Selamlar!
Bölümü tamamlayana kadar göbeğim çatladı!
Ama efsane bir bölümle geldim.
1200 oy ve 1000 yorum sınır.Kitabı beğeneceğinize inandığınız arkadaşlarınızı etiketleyin ki ailemiz büyüsün.💙
Keyifli okumalar...
🖤💜Bölüm 42: "Kucaktaki Cesetler"
Saat 05.07.
Karanlık havaya rağmen gecenin içinde şafak gibi kanayan telefonun sesi irkilerek uyanmama neden oldu. Kendini boynumdaki damara bağlayan sızı boğazımı düğümleyerek kanıma korku pompalamaya başladığında kör gözlerle ellerimi yatağın içerisinde gezdirdim ve için için inleyen telefonu buldum.
Arayan Zülal'in hemşiresiydi.
Zihnim de kalbim de tutuşarak içimde dört dönmeye başladıklarında bu inleyişin sebebini artık biliyordum. Parmağımı ekranda kaydırarak telefonu açtım ve Kıvanç'ın da uyandığı anlarda telefonu kulağıma yaslandım. Gözlerim kendini yağmak için hazırlandığında kalbim çoktan elindeki bıçağı ana damara saplamıştı.
"Alo?" Boğuk çıkan sesimde korku kol geziyordu.
"Berfin Hanım, Zülal Hanım kötüleşti. Onu hastaneye kaldırmak zorunda kaldık. Biz şimdi ambulanstayız." Arka fondan kulağıma dolan siren sesi algımın ortasında bir çınar ağacının kökleri gibi yıllandı ve devasa bir çığlık attı.
"Hangi hastane?"
"Medipol."
Telefonu kapattığımda Kıvanç yattığı yerden doğrularak çoktan nemlenmiş gözlerime baktı. Annemi hastaneye kaldırmışlardı. Yıllar sonra bulduğum annemi... "Zülal'i hastaneye kaldırmışlar." Karanlık odanın içerisinde, sadece ayın bize bahşettiği kısık ışığın altında Kıvanç'ın gerilen yüzünü gördüm. Konu Zülal olduğunda ikimizin de beli bükülüyordu. Ne birbirimize güç verebiliyorduk ne de birbirimizden güç alabiliyorduk.
Konu Zülal olduğunda ikimiz de bir köşede sevginin böyle zamanlarda insana verdiği acının bedelini çekiyorduk.
Zaman kaybetmeden hazırlandık ve evden ayrıldık. O an ne giydiğime dahi dikkat edememiştim. Zülal'in durumu kötü değildi. Kıvanç ve ben bizzat takip ediyorduk. Hemşiresi kesinlikle çok iyi bir kadındı. Beslenme düzeni kusursuz ayarlanmıştı, ilaçları dakikası dakikasına veriliyordu. Neydi sorunu? O kadar direniyordu ki bu hastalığa, nasıl hastaneye kaldırılabilecek duruma geldiğini anlamıyordum.
Kıvanç'ın son sürat kullandığı araba durduğunda tek saniye beklemeden arabadan inip koşar adımlarla hastanenin girişine ilerledik. Zülal'in doktoru da bu hastanede çalışıyordu. Şu an onunla birebir ilgileniyor olmasını ummaktan başka çarem yoktu. Nöbetçi hemşireden Zülal hakkında bilgi aldıktan sonra yanına gitmek için harekete geçtik.
Zülal'i hemen bir odaya almışlardı. Onun için en iyisi olmasını isteyen yanım dudaklarında dualar ile Tanrı'nın önüne diz çökmüştü. Gözlerinden akan yaşlar avuçlarını nemlendirirken dua ona huzur veriyordu. Odanın önüne geldiğimizde içeri girmeye korktum. Neyle karışacağımı bilmiyordum. Ya Tanrı artık onu yanına almak istiyordu? Ya ben ikinci kez anne kaybı ile sınanacaksam?
Kapıya kadar çok hızlı olan adımlarım kapının önüne geldiğinde bedenim görünmez bir engele çarpmış gibi birden durdular. Yanımda duran Kıvanç benim aksime hemen içeri girmek istiyor gibi görüyordu. Başımı sol omzumun arkasına çevirdiğimde yardım dilenen bakışlarım onun tedirginlik ve merak ile kaynayan sularına battı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK •Tamamlandı•
Teen FictionBerfin, abisinin ne iş yaptığından habersiz liseyi iyi derece ile bitirmek isteyen bir öğrencidir. Bir gün abisini polislerin götürmesinin ardından abisinin gerçek işini öğrenir. Kurye. Uyuşturucu kuryesi. Abisini kurtarmak için o dünyaya girmesi ve...