46.YİRMİ SEKİZ(28)

80.7K 3K 3.7K
                                    

Bataklık'ın en deli, dehşet, eğlenceli, manyak, romantik bölümüne hoş geldiniz.

Söz verdiğim gibi Bataklık'ın en uzun bölümünü yazdım.

Bu bölümden sonra Bataklık'ta araya gidiyoruz arkadaşlar. Bir hafta kadar bu kitap için bölüm atmayacağım. Niyetim SARIŞIN'ı bitirmek. Ama şu an attığım bölüm her yönüyle uzun ve doyurucu bir bölüm. Meraktan çatlamayın diye her zamanki fena sonlarımdan birsini yapmadım.
Beğeneceğinize eminim.

1450 oy ve 1500 yorum.
1 Ocak'ta görüşürüz.

Keyifli okumalar...
💙🖤

Bölüm şarkıları;

-Edis/ An/ Buz Krağı

-Sezen Aksu/ Belalım

-Elif Kaya/ Deliye Dön Gel

-Ariana Grande/ Into you

Bölüm 46: "Yirmi Sekiz"

Ay, bir gölge gibi bizimle gelirken başımı cama yaslamış, cama düşen seyrek yağmur damlalarına bakıyordum. Ankara'ya yağışlıydı. Bunu arada sırada cızırdayan radyodan duymuştum. Şehirler arası otobanlarda radyolar iyi çekmiyordu ama Kıvanç radyo dinlemeyi sevdiği için dinlemeye devam ediyorduk. Gözlerimin iyice ağırlaştığı anlarda her şey netliğini kaybetmeye başladı.

Biraz uzaklaşmak, diğer herkes gibi daha normal rutinlerle güne başlamak bize iyi gelecekti. Birbirimizin hayatına dahil olduğumuz anlardan itibaren günlerimiz günahkar bir beden tarafından doğulan şeytanlarla lanetlenmiş gibiydi. Kıvanç'ın benden önce de sıradan kaygılar taşıyan bir hayat yaşamadığını biliyordum ama onun bazen itiraf ettiği gibi hayatı benden önce, şimdiye nazaran daha sakindi.

Benden önce her şeyini sadece kendine adayacak bir adam varken benden sonra işler değişmişti. Her ne kadar beni yana eller beni işlediği mürekkebi zayıf vurgularla kaleme bırakıyor olsa da ikimiz de iyi biliyorduk ki ben Kıvanç'ın her şeyine odak olmuştum. Kim hayatınıza girip de her şeyinize ortak olduğunda onun o kadar önem taşımadığını söyleyebilirdiniz ki?

Araba aylar önce arkamızda bıraktığımız sokakta durduğunda boşlukta asılı kalmış zihnimin ayakları yere bastı. Gözlerim binanın eskimiş yüzeyinde dolanırken, içindeki anıları da eskitmeye başladığını hissediyordum içten içe. Emniyet kemerimi çözüp arabadan inerken binaya bakmayı kesmedim. Ankara'ya geldiğimizde her şeyin değişeceğini fısıldayan iç sesim bana haklılığını kanıtlıyordu. Ve şimdi, iç sesim yeniden fısıldıyordu:

Ankara'dan döndüğünüzde her şey değişecek.

Anılarımın ortağı benimle birlikte arabadan indi, aynı anda kapıları örttük. Burası kar topu oynadığımız yerdi, birkaç adım ötede onu başından vurmuştum. Biraz aşağıya doğru da o beni yere düşürüp her yerimi kara bulamıştı. Sanki anılar biz gittiğimizden beri oldukları yerde asılı kalmışlardı ve biz adım attıkça can buluyordu. Sanki gerçekmiş gibi geçti Berfin'in hayali gözümün önünden çığlık atarak. Sanki gerçekmiş gibi Kıvanç onun arkasından hınzır bir ifadeyle koşuyordu. Burada olmak tüylerimi ürpertmişti.

Elimi, avcunun içine aldığında irkilerek ona döndüm. Dün dediklerimde haklı olduğumu bir kez daha doğruluyordu burada oluşumuz. Konumumuz ve kalbimin altında tünemiş, köklenen bütün o hisler... Değişmiştik. Çok ama çok değişmiştik. Saplantılı, tutkulu ve ağır hislerle değişmiştik.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin