Bölüm 2.23

406 48 17
                                    

Hellooo,

Size Cemre'nin kafasının içinde çalan muhteşem bir şarkıyla yepyeni bölümüzden merhaba diyorum. İtiraf edin, bu kadar çabuk beklemiyordunuz :D 

Hadi keyifli okumalar. 

E.Ç.

****

Bir kelime daha et ki bu kasabayı yakıp boğulmanı izleyeyim zevkle..

****

Now shut your dirty mouth
If I could burn this town
I wouldn't hesitate
To smile while you suffocate and die

****

Toprak hayatında hiç koşmadığı bir hızla koşuyordu. Lütfen gel demişti Cemre. Demeseydi de kızın o sesini duyduktan sonra duramazdı ya Toprak... Şimdi her adımıyla parçalanıyordu kasları. Derisini yırtıp çıkmaya çalışan bir canavar vardı içinde, etten bedenini bırakıp uçmak istiyordu sevdiği kıza.

Yan zeytinliğe vardığında kendini tellere attı doğrudan. Cemre'nin odasına defalarca kez gizlice girdiğinden yolu oldukça iyi biliyordu. Belki on dakika bile sürmemişti yatağından kalkıp kendini sokaklara atması, Cemre'nin penceresine uzanan ağacın altına ulaşması. Yine de dallara tırmanırken geç kalmışlık hissiyle yanıyordu tüm hücreleri.

Kız zaten onu bekliyor olmalıydı, çünkü cam sonuna kadar açıktı. İçeri atlayıp panikle etrafına bakındı Toprak. Cemre'yi göremediği her saniye kalbi iflasa sürükleniyordu ki sonunda dolabın yanına yere çökmüş kızı buldu gözleri. Anında kendini onun yanına atmış, gözyaşlarıyla sırılsıklam olan yüzünü avuçları arasına almıştı.

"Cemre..." dedi kızın yüzünün her karışını incelerken. Kendi de ağlayacaktı neredeyse. Hala dağılmamış olmasının tek nedeni gözleri önünde kıvranan kızdı. "Ne oldu Cemre?" diye yalvardı. "Konuş benimle lütfen. Ne oldu?"

Ama Cemre tek kelime edemeyecek kadar dehşet içindeydi. Başı yere düştü ve daha çok hıçkırdı. Sanki Toprak'ın onu bulmasıyla o ana kadar zapt ettiği duyguları da serbest kalmıştı. Toprak bir faydası olur umuduyla odayı taradı. Herhangi bir sorun, kötü bir şey yaşandığına dair tek bir iz görememişti ki kıpkırmızı bir leke tokat gibi çarptı suratına. Ve o lekenin ortasında duran bıçak...

Bedeninin buz kestiğini hissetti Toprak. En başta fark etmediği kan damlaları sanki bir anda tüm dünyayı kaplamıştı. Lekeleri takip eden gözleri sonunda Cemre'ye ulaştığında panikle geri sıçradı Toprak. Bir anda Cemre'nin eline düşmüştü bakışları. "Cemre!" diye inledi o an. Nasıl ilk anda görememişti? Nasıl fark etmemişti bunu Toprak? "Cemre bu nasıl..."

Devam edemedi Toprak. Kızın sıkıca diğer koluna bastıran elini kenara çektiği an tarifsiz bir öfke kalbine hücum etmiş, yaşamsal fonksiyonlarını durdurmuştu. Derin bir kesik vardı Cemre'nin bileğinde. Uyguladığı basınç kanın akışını durdurmuştu, ama bu Toprak'ın korkudan aklını yitirmek üzere olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

"Bunu kim yaptı Cemre?" dedi dehşet içinde. "Kim söyle ne olur? Lütfen konuş benimle." Cemre başını iki yana sallıyordu. Şokta olmalıydı o da. "Tanımadığın biri miydi? Biri evinize mi girdi? Cemre ne oldu, anlat, Allah aşkına!"

Biraz daha şiddetli salladı Cemre başını. Yaşadığı kötü anılardan kaçmak istercesine sıkıca yummuştu gözlerini. "Bendim." dedi hıçkırıkları arasında. "Uykumda oldu Toprak. Ben yaptım. Bunu kendime ben yaptım."

Toprak yumruk yemişti midesine sanki. Aklının içinde duyduklarıyla inatlaşan isyankâr bir ses vardı. Hayır diyordu. Onca zaman tek bir atak geçirmemişken neden şimdi böyle bir şey yaşamış olsundu ki Cemre? Yeniden taradı odayı gözleri, Cemre'ye döndü, yeniden uzaklaştı, yeniden geldi... Sonunda kızı kendine çekip göğsüne bastırmaktan başka bir şey yapamamıştı Toprak. Teselli edecek bir söz bile gelmiyordu dilinin ucuna.

BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin