Bölüm 1.5

1.2K 108 14
                                    

Nefes al, içinde tut, devam et, yeniden başla. Bırak gitsin, geçmişe sarılmak için hiçbir nedenin yok ki...

*******

Breathe in, hold it hold it
Go on, begin
To let go, cause there's no
Reason

*******

Koca bir gün kapkaranlık bir tünelin içinden akmaya devam ediyor, Toprak camdan başını uzatıp yolun sonundaki ışığı görmeye dahi çalışmıyordu. Salonda misafirlerle oturmuş, hava almak için bahçede dolanmış, mutfağa kaçmış, Su'yun odasında saklanmış ve tekrar tekrar kendini aynı köşeden etrafında kontrolsüzce akan dünyayı izlerken bulmuştu.

Ne çevresini saran sahte hüznün bir parçası olabilmiş ne de özgürlüğüne uçmayı bekleyen içindeki kuşu serbest bırakabilmişti. Babaannesiyle yaptığı veda konuşmasından sonra hayatının neredeyse tamamına hakim, karanlık bir dönemin sona erdiğini biliyor; yine de yeni yaşamına uzanan o ilk adımı atamıyordu. Farkında olmadan bilmem kaçıncı defa dağıtılan çaylardan aldı ve midesinden gelen isyan çığlıkları eşliğinde etrafı izlemeye devam etti. Kendi düşüncelerinde öyle kaybolmuştu ki annesinin hemen yanında dikildiğini kadın onun koluna girene dek fark etmedi.

"Yuvaya dönmek kolay değil ha?"

Toprak annesinin hüzünle burkulmuş dudaklarındaki tebessümün milyonlarca duyguyu aynı anda anlattığını düşündü. "Hayır pek kolay değil" dedi gülümsemeye çalışarak. Geniş salondaki uğultunun arasında annesinin sesini işitmek ruhunu yumuşatmıştı.

"Baban yine gelmeyeceğini düşünmüştü." dedi annesi haylaz bir neşeyle. "Ama ben bu kez onu yanıltacağını biliyordum."

Toprak gözlerini devirdi. "Pek fazla şansım yoktu değil mi?"

"Oh, elbette vardı. Bunca yıl, bir kez bile bu eve ayak basmamayı başarmış inatçı bir keçisin sen. Ama bak, şimdi buradasın. Yanı başımda. Nihayet."

Toprak ancak omzuna gelen annesinin güzel yüzünü inceledi. Kadından yayılan bahar kokusu sıcak gülüşüyle birleşip insanın dilini damağını tatlandırıyordu. Toprak onu kırmamak için susmayı da duygularını içinde yaşamayı da öğrenmişti. Annesi sık sık Su'yu da yanına alıp şehre onu ziyarete gelir, birlikte geçirdikleri kısıtlı zamanın tek bir anını kirletmeye kıyamayan Toprak ise geçmişin tozlu sayfalarını asla açmazdı. Doğrusunun bu olduğunu, değiştiremeyeceği şeyler için gerçekten onu seven tek insanı üzemeyeceğini, bu yüzden de susmaya devam etmesi gerektiğini biliyordu.

Ama o an, kalbine hücum eden tüm gizli kalmış duyguların baskısıyla kendini tutamadı. "Bu evden gitmeyi ben istemedim." deyiverdi. "Hem de bir an bile..."

Annesi elbette bunu biliyordu. Gözleri salonun diğer köşesinde eş dostla sohbet eden kocasını ve onun her hareketini taklit eden büyük oğlunu takip ederken başını hüzünle salladı. "Ben de seninle tam olarak bunu konuşmak istiyordum."

"Sorun değil anne." dedi Toprak hızlıca. Konuşmanın gittiği yer hoşuna gitmediğinden olduğu yerde kıpırdanmaya başlamıştı. Gerçek hislerini dillendirecek cesareti de annesine yalan söyleyecek gücü de yoktu. "Sadece özel bir durum olduğu için geldim." dedi. "Büyütülecek bir şey yok. Ortalık biraz durulsun okuluma da hayatıma da geri döneceğim ve her şey yine eskisi gibi olacak."

Annesi hayal kırıklığına uğramış gibiydi. İtiraz ederce başını sallarken bakışları Toprak'a çevrildi. "Onca zaman sonra buraya gelmenin, bu havayı yeniden solumanın seni biraz olsun değiştireceğini düşünmüştüm ama..." Kadın sıkıntıyla nefesini bıraktı. Şimdi bir adım daha oğluna sokulmuştu. "Sen artık bu evden minik bavuluyla ayrılan o oğlan çocuğu değilsin Toprak. Genç bir adam gibi davranmanın zamanı geldi."

BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin