Leylim limonatasından bir yudum daha alıp barın girişini izlemeyi sürdürdü. Nerede kalmıştı? Daha doğrusu nerede kalmışlardı? Belki birinden biri gelmekten vazgeçer ve böylece gün sorunsuz bir şekilde devam ederdi. Leylim bilmiyordu. Hala doğru olanı yaptığına emin olmadığından midesi alaycı kuşlarla dolmuştu. Aslında bu soğuk Pazar sabahına gözlerini açtığında evde sakin bir gün geçirmekten başka planı yoktu. Sıcak çayı, güzel bir kitap, pencerede kurulacak hayaller... Tabi tüm bunlar Toprak'tan gelen mesajı görmeden önceydi.Yardımına ihtiyacım var yazmıştı çocuk. Konunun Cemre'yle ilgili olduğunu sözlerine eklemese de Leylim anlardı ya Toprak'ın ondan istediği şeyi tahmin etmesi mümkün değildi.
Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin? diye sormuştu Leylim defalarca. Toprak bu kadar kendinden emin konuşmasa belki onu planından caydırmayı deneyebilirdi. Yapamamıştı. Anlaştıkları zamandan nerdeyse bir saat önce Alper Abi'nin barına gelmiş bekliyordu. Kış aylarında Dolunay hep boş olurdu zaten. O gün de ilk buluşmalarına çıkmış yeni yetme bir çift dışında barda kimse yoktu.
"Seninkilerin geleceğine emin misin?" diye takıldı mutfaktan çıkan Alper Abi. Leylim telefonuna dokunup saati kontrol ettiğinde aslında buluşma vaktini sadece birkaç dakika geçirdiklerini fark etti.
"Gelirler herhalde birazdan." dediği sırada Toprak da girişte belirmişti.
"Mutlu görünüyor." dedi Alper Abi onun gülerek üzerlerine doğru geldiğini fark edince. Muhtemelen Leylim'in oturduğu ilk andan beri yaşattığı gerilimden dolayı kendini derbeder bir Toprak'la karşılaşmaya hazırlamıştı. Ama gerçekten de Toprak Leylim'in hayal ettiği gibi değildi o an. Bir şeyler olmuştu belli. Sonradan Leylim'in Cemre'ye anlatmadığı için hesap sorması gereken bir şeyler...
"Selam." dedi Toprak Leylim'e. Sonra Alper Abi'ye döndü. "N'aber abi?"
"Eyvallah koçum. Sen?"
Toprak "İyi abi." derken Leylim'e dönmüştü. "Yardım etmeyi kabul ettiğin için çok sağ ol."
"Doğru mu yaptım yanlış mı onu göreceğiz." dedi Leylim dürüstçe. "Sahi nerden çıktı bu fikir bir anda?"
Toprak bar sandalyelerinden birine tırmanıp dirseğini bankoya yasladı ve ona döndü. "Cemre iyi değil Leylim. Bunu sen benden daha iyi biliyorsun zaten. Bir sürü sorunla aynı anda, tek başına mücadele etmeye çalışıyor ama başaramıyor."
"En büyük sorunun sen olduğunun farkındasındır herhalde." dedi Leylim kendini tutamayıp. Toprak'a hala Cemre'ye söylediklerinden dolayı kızgındı. Bir de sarıldığı kız vardı tabi.
"Biliyorum." dedi Toprak sıkıntıyla. "Zaten o yüzden buluşmak istedim. Bu gerginliğe bir son vermemiz lazım. Cemre'nin hepimize ihtiyacı var. En çok da sana, Burak'a..."
"Sonunda bunu anladın demek?"
Leylim de Toprak gibi bir anda arkalarından gelen sese döndü. Burak az ileride durmuş elleri cebinde onları izliyordu. Yüzünde bir seri katilin soğukluğu, dudaklarında tiksinti vardı. "Geldim işte." dedi. "Derdin neyse söylemek için on saniyen var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR UYKUSU
RomanceDaha beş yaşındayken uykusunda evini yakan bir kız. Bir uyurgezer. Beş yıl sonra eve dönen genç bir adam. Ege. Zeytin bahçeleri. Lise hayatı. AŞK. AŞK. AŞK. Arkadaşlar. Dostlar. Düşmanlar. Büyük bir sır. Korkunç bir entrika. Kırılan kalpler ve kırı...