Bölüm 1.51

544 53 7
                                    

Kalbimi paramparça ettiğini kırıkları ellerini kanatana dek anlamamıştı...

Yeah, I'm guilty
Don't come near me
The one thing I'm good at is messing up somebody else
Baby, I'm guilty
Of turning sweet love into poison
And I got the scars, if you're talking 'bout hurting yourself
Baby, I'm guilty as hell

..................................

Cemre buzdan bir denizin ortasında hareketsiz kalmıştı. Etrafını saran kaosu görüyor, kalbinden yükselen çığlıkları işitiyor ama tepki veremiyordu. Sanki birileri gözleri önünde çılgınca bağıran Burak'ın sesini kısmış, sözlerinin önüne kurşun geçirmez bir duvar örmüştü. Bir zamanlar herkesten iyi tanıdığını düşündüğü oğlan her ağzını açtığında arkadaşlıklarının temellerini biraz daha sarsıyor, ama Cemre onun gözlerinde acıdan başka şey görmüyordu.

 Bir zamanlar herkesten iyi tanıdığını düşündüğü oğlan her ağzını açtığında arkadaşlıklarının temellerini biraz daha sarsıyor, ama Cemre onun gözlerinde acıdan başka şey görmüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Burak hadi gel." dediğini işitti Leylim'in. Etraflarına toplanan tüm arkadaşları gibi o da bir rezalet çıkmasını engellemeye çalışıyordu.

"Abi gel dışarıda konuşalım." diye üsteledi Adem sırtından iterken ama Burak Cemre'nin kollarını bırakmıyordu.

"Bir yere gitmiyorum!" diye bağırdı. "Cemre... Senin olmadığın hiçbir yere gitmiyorum. Duyuyor musunuz? Gitmiyorum!" Bu hareketiyle bir şeyler olduğunu henüz fark etmemiş meraklı yüzlerin de onlara çevrilmesine neden olmuştu.

Leylim şefkatle omzundan tutup "Burak herkes bize bakıyor." dedi. "Dışarıda konuşalım n'olur!"

"Hayır!" diye bağırdı Burak. "Kimin duyduğu umurumda değil. Duyması gereken tek insan var, o da beni dinleyecek!"

Elbette Cemre'yi kastediyordu. Tüm arkadaşları gibi Burak'ın gözleri de üzerine kilitlenmiş bir şeyler söylemesini beklerken Cemre hala tek kelime edememişti. Normalde olsa kızar, bağırır, tekmeler savurur, hislerini doğru ya da yanlış bir şekilde ifade etmenin yolunu bulurdu. Oysa o an yaşadığı duygu o kadar tarifsizdi ki... Hayatının temellerini oluşturan kolonların yıkılışını an be an cam bir akvaryumun içinden izliyor, yine de ağzını açıp öfkesini kusamıyordu. Ancak kıyametin bir fırtına gibi üzerlerine yaklaştığını fark ettiğinde kollarını Burak'tan kurtarıp öne atılabilmişti.

"Toprak dur!" dedi elleriyle oğlanı göğsünden itip. Hareketinin de sözlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Toprak alev alev yanıyor, kendiyle birlikte cehenneme yollayacağı günahkar bir ruh arıyordu. Cemre'nin elinden kurtulmasıyla Burak'ı yere sermesi bir olmuştu.

"Hayır!" diye cıyakladı Cemre. O an o kadar çok gürültü, öyle bir karambol vardı ki kendi sesini dahi işitememişti. Toprak önüne geçen insanlara rağmen Burak'ı bir kez daha eline geçirip yerden kaldırdı. Parçalayacakmış gibi yakasını tutan elleri sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Kulağına eğilip kimsenin duymadığı bir şeyler söylediğinde Burak'ın gözlerindeki karanlık onu yutmak ister gibi derinleşti.

BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin