Zaman geçtikçe Cemre yeni sınıfına da bir liseli olmaya da alışıyordu. Okulun ilk günü dedikodu listelerine bomba gibi düşen havadisinden sonra kendinden küçükler, büyükler ve yaşıtları arasında yersiz bir saygı kazanmıştı. Kulaktan kulağa yayılan olaylar bir yerden sonra Cemre'nin oğlanları nasıl dövdüğüne kadar varmış, Toprak'ın onun tarafında yer almış olması bu pozitif algıyı iyice güçlendirmişti. Koridorda yürürken çekemeyen kızlar ondan gözlerini kaçırıyor, oğlanlar suratına bakarken ilgiyle gülümsüyorlardı. Tüm bunlar olurken Doruk ve evcil hayvanları uslu birer kediye dönüşmüş, müdür o gün odasında her ne dediyse hepsi kendi halinde derse girip çıkan öğrenciler oluvermişlerdi.
"Nasıl oluyor da bir günde böyle değişiyorlar?" diye sormuştu Leylim olayın ertesi günü merakla. Burak daha da kuşkucuydu. Nasıl olup da Toprak'ın olayın tam ortasında olmayı başardığını bir türlü anlamamış, Cemre'nin açıklamalarına inanmadığından olayı görenlerle tek tek konuşmuştu. Cemre Doruk şimdiki gibi sessiz kaldığı sürece onun tavırlarını neyin değiştirdiğiyle ilgilenmiyordu. O günden sonra bilerek davranışlarına dikkat etmiş, çocuğun bir daha ona musallat olmayacağına emin olduğunda da o defteri kapatmıştı.
Günler hızla geçerken dersler yavaş yavaş da olsa ağırlaşıyordu. Perşembe sabahını matematik ve fizikle geçirdikten sonra bir enkaz gibi kendini yemekhaneye atan Cemre günün ikinci yarısına nasıl katlanacağını düşündü elinde olmadan. Buraklar henüz gelmediğinden masada Leylim'le yalnızdı. Az ileride oturmuş Mert'le didişen Duru'yu izliyorlardı. Kız sevgilisiyle aynı sınıfta olmadığından tüm teneffüslerini çocuğa zulmederek geçiriyordu. Duru Toprak ve Kerem'le fen okurken Mert seçimini Türkçeden yana kullanmıştı. Belki de hayatı boyunca verdiği en kötü karar olduğunu düşünüyor olmalıydı.
"Canına okuyor oğlanın." dedi Leylim kıkır kıkır, ama dikkati Toprak'a kayan Cemre ona cevap verememişti. O malum günden sonra bir daha hiç konuşmamış olsalar da devamlı göz göze geliyorlardı. Toprak bir iki defa yanına gelmeye yeltendiyse de Burak her seferinde tam zamanında aralarına girip düşmanı uzaklaştırmayı başarmıştı. Mert'le Duru'nun tartıştığını gören Toprak o öğlen de Cemrelerin masasına yönelmişti ki Burak aniden Cemre'nin yanında bitti.
"Çok acıktım." dedi sanki Toprak'ı fark etmemiş gibi rol yaparak. "Hımm.. Fasülye... En sevdiğim! Leylim o yoğurdu yiyecek misin?"
"Hayır." dedi Leylim ters ters kutuyu uzatırken. "Maşallah iştahına."
Cemre Toprak'ın gülümseyerek arkasını döndüğünü gördü. Elbette Burak'ın bu tavırlarını komik buluyordu. İlgisi o sırada yanına gelen Zeynep'e kayınca kızla birlikte masaya oturup konuşmaya daldı.
"Karışmayın çocuğa." dedi Ece kendi yoğurdunu kaşıklarken. "Biz yemek yemeyi seviyoruz. Değil mi Burak? Beynimiz fazla enerji tüketiyor. Yapacak bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR UYKUSU
Любовные романыDaha beş yaşındayken uykusunda evini yakan bir kız. Bir uyurgezer. Beş yıl sonra eve dönen genç bir adam. Ege. Zeytin bahçeleri. Lise hayatı. AŞK. AŞK. AŞK. Arkadaşlar. Dostlar. Düşmanlar. Büyük bir sır. Korkunç bir entrika. Kırılan kalpler ve kırı...