Beni hayal kırıklığına uğratayım deme sakın. Kollarını bana dola ve çek beni bu karanlıktan...
******
Don't fail me now
Put your arms around me and pull me out******
Burak belki yüzüncü defadır telefonun ekranına bakıyordu. Sayısız kez Cemre'yi arayıp onlarca mesaj attıktan sonra kızdan hala bir cevap alamamış olmaktan deliye dönmüştü.
"Kesin bir şey oldu." dedi sıkıtıyla. Telaşlı parmakları masanın üzerinde tempo tutuyordu. "En azından onu rahat bırakmamı söyler ya da aksi bir mesaj atardı. Aradığımı görmüş olmalı. Mesajlarımı da... Ters bir durum olmasa Cemre bana dönerdi. Biliyorum."
Leylim iç çekti. Burak'ı sakinleştirebilecek tüm bahaneleri tükenmişti. İlk defa, gerçekten o da bir sorun olabileceğini düşünüyordu. Önceki gün sözleştikleri gibi Cemre'nin en geç sekizde Alper Abi'nin barında olması gerekirdi. Saat neredeyse onu geçiyordu ve Cemre ne gelmiş ne de arkadaşlarının aramalarına cevap vermişti. Aslına bakılırsa o sabahtan beri ondan haber alan tek bir insan yoktu. Ece'yle konuşmamış, zeytinliğe uğramamış, kumsala gelmemişti.
"Can'a mı sorsak?" dedi Burak bir anda.
Bu düşünce Leylim'in zaten bulanmaya başlamış olan midesinde çalkalandı. "Ailesini panikletmek doğru mu sence? Henüz ne oldu bilmiyoruz. Belki de sadece yalnız kalmak ve düşünmek istemiştir. Sonuçta zor bir karar vermeye çalışıyor."
"Saçmalama! Cemre en azından bana bir şey söylerdi. Sana diyorum, bir gariplik var bu işte."
Burak öfkesini önündeki bardaktan çıkarabilirmiş gibi kolayı kafasına dikti. Aynı anda gözleri masaların arasında tanıdık bir sima yakalamış, kola boğazında takılıp genzine kaçmıştı. Öksürükleri arasında ölümcül bakışlarıyla masalardan birine yerleşen düşmanını kesti. "Bu yine ne arıyor burada?"
Leylim daha arkasını dönüp Kerem ve Toprak'ı görmeden sıkıntıyla nefes verdi. Elbette Burak'ın kimden bahsettiğini daha ilk anda anlamıştı. "Şu kıskanç sevgili modundan çıkar mısın hemen?" dedi sıkıntıyla. "Yersiz öfkeni Cemre'yi bulduktan sonraya sakla."
"Sensin yersiz." diye söylendi Burak.
O sırada kendi halinde şakalaşan çocuklar Burak'tan da onun içinde büyüttüğü apansız nefretten de habersiz görünüyorlardı. Toprak yanlarına gelen Alper Abi'ye samimi bir selam verdiğinde Burak'ın yüzü iyice kasıldı. "Sence Cemre'nin kaybolmasıyla bir alakaları olabilir mi?"
"Saçmalama Burak!" dedi Leylim inanmayan gözlerini yeniden Burak'a dikip. "Cemre'nin kaybolup kaybolmadığını bile bilmiyoruz. Kendine gel!"
Burak sinirden saçlarını yolacaktı nerdeyse. "Gelemiyorum!" diye bağırdı. "Cemre kayıp ve ben kendime gelemiyorum!" Toprak dahil diğer masalardaki insanların bakışları ona çevrildiğinden utançla kızarmıştı. "Lanet olsun." diye mırıldandı dikkatini önündeki bardağa verip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR UYKUSU
RomanceDaha beş yaşındayken uykusunda evini yakan bir kız. Bir uyurgezer. Beş yıl sonra eve dönen genç bir adam. Ege. Zeytin bahçeleri. Lise hayatı. AŞK. AŞK. AŞK. Arkadaşlar. Dostlar. Düşmanlar. Büyük bir sır. Korkunç bir entrika. Kırılan kalpler ve kırı...