Bölüm 2.15

462 53 4
                                    

Beni bu aptalca oyunlardan kurtarmanın zamanı gelmedi mi?

*****

Save me from this pain
These stupid games we play

*****

Leylim kendinde bir anormallik olduğunu yalanlayacak değildi. Her sıradan liseli gibi pazartesi sabahına lanetler savurarak uyanması gerektiğinin farkındaydı. Türlü bahanelerle okuldan kaçmanın yollarını aramalı, sırf kendi için değil dünyanın tüm problemleri için üzgün, asabi ve depresif olmalıydı. Ergen olmak bunu gerektirirdi, evet. İsyaaaan... diye bağırsa kimsenin ona ne yapıyorsun diye soramayacağı altın yaşlarındaydı ne de olsa.

Oysa Leylim hayatında hiç sahip olmadığı bir enerjiyle erkenden gözlerini açmıştı o pazartesi sabahına. Daha annesi bile kapısını çalmadan hazırlanmış, kendine yolluk bir sandviç hazırlayıp bisikletine atlamıştı. Hafta sonu boyunca yağan yağmurun ardından gelen tertemiz güneşli hava onun cıvıldayan ruhuna selam eder gibiydi o an. Bahar hala birkaç adım ötelerinde olsa da kelebekler çoktan Leylim'in midesine yerleşmiş, durmak bilmeyen şarkılarına başlamışlardı. Ve Leylim o kelebekleri de kalbinde yeşermeye başlamış karşılıksız duygularını da ilk kez hor görmüyordu.

Hem cumartesi hem de pazarı hastanede geçirdikten sonra biraz olsun kendini yorgun hissetmesi gerekirdi. Fizyoterapi Can'ın durumunda bir hasta için emek ve sabır isteyen sancılı bir tedaviydi sonuçta. Cemre bile yer yer moralini kaybediyor, abisinin acısını işittikçe kendini koy verdiği anlar oluyordu. Ama Leylim'in gözleri aşktan öyle bir kapanmıştı ki, baktığı hiçbir yerde gözleri pembeden başka renk seçmiyordu. Yorgunluk yoktu, umutsuzluk yoktu. Can yanında olduğu sürece içini sıkabilecek tüm olasılıklar kendiliğinden kayboluyor gibiydi.

"Günaydın tatlı kız."

Leylim okulun önüne gelmiş, bisikletini bağlıyordu ki Ece'nin bukleleri gözlerine girdi. Üzerine eğilip yanağına sulu bir öpücük bırakan arkadaşı verdiği rahatsızlıktan memnun görünüyordu.

"Bu muhteşem karşılamayı neye borçluyum?" dedi Leylim merakla. Bir yandan Ece'yle parka doğru ilerlemeye başlamışlardı.

"Şu suratına bak." diye kıkırdadı Ece. "Bu okula bu kadar güler yüzlü gelen tek öğrenci olabilirsin. Hafta sonu işler iyi gitti anlaşılan..."

Leylim sırıtarak onu izleyen Ece'ye haylaz bir bakış attı. "Can'ın daha gidecek epey yolu var. Ama denemesi bile öyle önemli ki. Doktor bu şekilde devam ederse eninde sonunda iyileşme göstereceğini söylüyor."

"Ben onu demiyorum şapşal." dedi Ece kendini banka bırakıp. "Aranızdaki işleri soruyorum herhalde."

Leylim dudaklarını aşağı sarkıttı. "Hala telefonuna bakıyor ara ara. Zeynep'in mesajlarını okuduğunu görüyorum. Onu unutabilecek mi hiç bilmiyorum ama..."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin