Belki de kabullenip yola devam etmenin zamanı gelmiştir. Ne de olsa bazı dualar asla duyulmaz.
******
It's everything you wanted, it's everything you don't
It's one door swinging open and one door swinging closed
Some prayers find an answer
Some prayers never know
We're holding on and letting go******
Kerem ateşe biraz daha çer çöp atıp yerine oturdu. Bir süredir dışarıda olduklarından herkes gibi o da üşümeye başlamıştı. Pek konuşan olmasa da belki iki saattir Toprakların evinin bahçesinde oturuyorlardı. Alevlerin buz kesmiş kalplerini çözmeye yetmeyeceğini hepsi biliyordu ya fırtınaya katlanmak birlikte daha kolaydı.
"Sence abinin yardımı olacak mı?" dedi Mert ellerini ateşe uzatıp. Önceki gece İstanbul'dan döndüğünden beri babasıyla odalara kapanmış olan Ateş'ten bahsediyordu. Gelip giden avukatlar dışında onların ne konuştuğunu, ne planladığını bilen yoktu. Odaya ne Toprak'ı almışlar ne de annesinin konuya dahil olmasına izin vermişlerdi. Önemli değildi.
"Hayır." dedi Toprak düşünmeden. İkinci bira şişesinin de dibini yudumlayıp yanına bırakmıştı. Mert gibi öne eğilip ateşe yaklaştığında alevler gözlerinde parladı. Ateş'in varlığı babasını rahatlatmış olsa da abisinin bulduğu mantıklı çözümlerin onları saplandıkları bu bataklıktan çıkarmaya yetmeyeceğini biliyordu Toprak. Bu deliliğe sadece daha delice bir düşünce son verebilirdi. Delice, kapkaranlık ve tehlikeli bir adım...
"Aklında ne var?" diye sordu Kerem dikkatle onu izlerken. Tedirgindi.
Toprak telefonuyla oynarken sıkıntıyla nefes verdi. "Ateş bu işi çözemez. En iyi avukatlarla bize zaman kazandırır belki ama gerçek suçluyu bulmadıkça bu iş kapanmaz."
"E ne olacak o zaman?"
Mert hala anlamamış olsa da Kerem'in yüzü kasılmıştı. "Sen bu olaya karışmayı düşünmüyorsun abi değil mi?"
Toprak ne diyebilirdi ki. Düşünmek bir yana harekete bile geçmişti. Attığı adımdan sonra huzurlu olduğunu söyleyemezdi elbette ama eli kolu bağlı beklemektense sevdikleri için ateşe yürümek daha kolaydı.
"Böyle bir pisliği üzerimize atanlar sıradan insanlar değil Kerem." dedi. "Planlı bir şekilde babamdan kurtulmak istediler ve bunun için bir insanı öldürmeye kalkacak kadar da gözleri kara. Onlarla mücadele etmek istiyorsam onlar gibi düşünüp, beklemedikleri şekilde davranmalıyım."
"Oğlum çocuk oyuncağı mı bu?" dedi Kerem sinirle. "Sen niye kafana göre hareket ediyorsun ki? Ne planlıyorsan anlat Allah aşkına. En azından biz bilelim, biz yardım edelim. Başına bela açacaksın bak."
Toprak hüzünle gülümsedi. "Bundan daha büyük bir bela olursa tabi..."
Mert kafası karışmış gibi bir Kerem'e bir Toprak'a bakıyordu. "Avukatların çözemediği işi Toprak kendi başına nasıl çözecek ki anlamadım ben." dedi merakla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR UYKUSU
RomanceDaha beş yaşındayken uykusunda evini yakan bir kız. Bir uyurgezer. Beş yıl sonra eve dönen genç bir adam. Ege. Zeytin bahçeleri. Lise hayatı. AŞK. AŞK. AŞK. Arkadaşlar. Dostlar. Düşmanlar. Büyük bir sır. Korkunç bir entrika. Kırılan kalpler ve kırı...