Yazarken ben çok üzüldüm :( Bakalım siz okurken neler hissedeceksiniz...
Bölüme yorum bırakmayı lütfen unutmayın :)
Sevgiler
******
Forsaken, I have come for you tonight...
******
Cemre hıçkırıkları duyulmasın diye elini ısırıyordu. Kimseye görünmeden içeri girmek için evden kaçmak için kullandığı paslı tellerin arasından geçmesi gerekmişti. Fark edilmemeyi başarmıştı başarmasına, ama bedenini sarsan panikten kurtulamamıştı henüz. Hücreleri titriyordu sanki korkudan. Ruhu daralıyor, kalbi sıkışıyordu.
En büyük kabusunun içinde gözlerini açmıştı hiç ummadığı bir anda. Düşmanı onca yıl pusuda bekledikten sonra yeniden karşısına çıkmıştı apansız. Cemre hazırlıksız, Cemre savunmasızdı. Aklının bir köşesinde hep tutmuştu bu ihtimali ya, gerçekleşeceğini beklememişti. Belki de ondan tamamen kurtulduğunu sanmıştı saf bir kız çocuğu gibi. Kurtulamamıştı. Zaman zaman boynunda hissettiği görünmez eller şimdi onu boğuyordu.
Birkaç gün önce geceliği kir pas içinde uyandığında gerçekleri görmezden gelmiş, hayatına bu sevimsiz sürpriz hiç yaşanmamış gibi devam etmeyi seçmişti. Niye inansaydı ki? Sorunsuz geçen onca yıl vardı arada. Tek bir kez nüksetmemişti rahatsızlığı. Peki o halde bu gece olanlar neydi? İlki bir yanlış anlaşılmaydıysa, bunu nasıl izah edecekti Cemre? Nasıl kandıracaktı bu kez kendini?
Parmak ucunda mutfağa girip evi dinledi. Ahali derin bir uykuda olmalıydı. Son pişen yemeğin kokusu havada asılı kalmış, açık camdan içeri dolan gece mutfağın sıcaklığına dokunmamıştı. Cemre karanlıkta el yordamıyla temiz havlu bulup ayaklarını sardı. Tenindeki kesiklerle sonra ilgilenebilirdi. Şimdiyse ardında iz bırakmadan odasına ulaşmak zorundaydı. Çamurun yeterince temizlendiğine emin olunca derin bir nefes alıp parmak ucunda koridora çıktı. Bir kuş misali süzüldü karanlık odaların önünden.
En büyük zorluk yılların yükünü omuzlarında taşıyan merdivenin çığlıklarından kaçmaktı. Cemre neredeyse tek parmağıyla dokunarak tırmandı basamakları. Üst kata vardığında iyice ter içinde kalmıştı. Az kaldı diye düşündü. Kendini yatağına attığında tüm yaşananlar geride kalacaktı. Önceki gün olanlar ve bu gece yaşadıkları tamamen bir rastlantıydı. Öyle olmalıydı. Cemre iyiydi. Yıllardır hiç tekrar etmemişti hastalığı. Şimdi neden bir anda ortaya çıksındı ki?
Cemre Can'ın odasının önünden geçerken gözlerindeki yaş kontrolsüzce boşalmıştı. Bir kez daha kendi sesini bastırmak için parmağını ısırdı. Nasıl anlatacaktı? Nasıl söyleyecekti abisine? Diğerleri öğrenirse ne olacaktı peki? Kontrolü kaybettiğini bilseler yine de evlerinde tutarlar mıydı onu sahiden? Hele de geçmişinde yaptıklarından sonra...
"Cemre!"
Cemre iliklerine kadar dondu. Olduğu yerde çakılı kalmıştı. Abisinin sesiyle kasılan bedeni titremekten bile vazgeçmişti. Koridor karanlık, bir şey görmek imkansızdı, ama Cemre biliyordu. Arkasını döndüğü an abisinin anlayacağını biliyordu. Zaten böyle bir şeyi bir tek o anlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR UYKUSU
RomanceDaha beş yaşındayken uykusunda evini yakan bir kız. Bir uyurgezer. Beş yıl sonra eve dönen genç bir adam. Ege. Zeytin bahçeleri. Lise hayatı. AŞK. AŞK. AŞK. Arkadaşlar. Dostlar. Düşmanlar. Büyük bir sır. Korkunç bir entrika. Kırılan kalpler ve kırı...