Bölüm 1.12

970 85 27
                                    

Savaşmadan barış gelseydi, titremeden ateşi bulsaydın, karanlıktan geçmeden ışığa ulaşsaydın yaşamanın ne anlamı kalırdı?

*****

Let's go to war to make peace
Let's be cold to create heat
I hope in darkness we can see
And you're not blinded by the light from me

******

"Hayır!" dedi Cemre. "Hayır, istediğim bu değildi."  

Burak yerinde duramadığından bir ileri bir geri yürüyor, arada aklına gelen düşüncelere kafa tutarca başını sallıyordu. Sinirden neredeyse kıpkırmızı olmuştu. Leylim'le buluşmak için kızın annesinin eczanesinin arka sokağındaki parka gelmişlerdi. Cemre yeni havadisleri Leylim gelmeden vermeyi düşünmemiş, Burak çok ısrarcı olunca Can'la konuşmalarını üstün körü anlatıvermişti. Bunun ne kadar yanlış bir karar olduğunu şimdi gayet iyi anlıyordu.

"Bir saniye durur musun Burak?" dedi sinirle. "Zaten benim kafam yeterince karışık, işleri iyice zorlaştırıyorsun!"

Burak olduğu yerde aniden durup mavi bakışlarını Cemre'ye dikti. "Sen tamamen buradan gitmekten bahsediyorsun ve ben sakin mi kalmalıyım?"

"Gideceğim demedim!" diye bağırdı Cemre. Parktaki tek tük kafa ona dönünce utanmıştı. Bankın sırtında oturduğundan zaten yeterince dikkat çekiyordu. "Daha kararımı vermedim." dedi sesini alçaltıp. "Can o kadar istekliyken hayır diyemedim."

"Neye hayır diyemedin?"

Cemre ve Burak sesin geldiği yöne döndü. Onlara doğru yürüyen Leylim az sonra yanlarına ulaşmış, banka oturmuştu. "Ee, bu kez neden kavga ediyorsunuz?" dedi bıkkın bir ifadeyle. Can'ın gidecek olduğu fikriyle günden güne yüzü soluyor, normalde kelebekler uçuşan gözlerinde şimdi soğuk kış rüzgarları esiyordu.

Cemre zaten üzgün olan arkadaşına yeni gelişmeleri nasıl anlatacağını düşünüyordu ki "Can Cemre'yi de yanında götürecekmiş." dedi Burak pat diye.

Leylim anlamamıştı. "Can Cemre'yi nereye götürecekmiş?" dedi suratını büzüştürüp.

Bunu kolay yoldan anlatmanın bir yolu yoktu. Cemre ateş saçan gözlerini Burak'tan zar zor ayırıp Leylim'e çevirdi. "Dün Burak yanıma geldi." dedi. "Ayrılmamamız için bir çare düşünmüş."

"Ve?"

"Ve..." dedi Cemre derin bir nefes almak için durmadan önce. "Beni de yanında götürmek istiyor."

Leylim anlamamıştı. Hala sinirle başını sallamakta olan Burak'a, sonra da yeniden Cemre'ye baktı. "Sen de mi gidiyorsun yani?" dedi bu sözlerin ne anlama geldiğini idrak ettiğinde. Kırmızı gözlüklerinin arkasındaki bakışları ıslanmıştı. "Okul? Okul ne olacak? Bizimle okumayacak mısın yani?"

"Ya!" dedi Burak bir yandaş bulmuş olmanın heyecanıyla. Kollarını iki yana açmıştı. "Biz Can için üzülürken Cemre hanım da gidiyor şimdi!"

 "Biz Can için üzülürken Cemre hanım da gidiyor şimdi!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin