Bölüm 1.53

537 59 4
                                    


Ve sonunda tamamen kaybolmuştu...

It's gonna take a miracle to bring me back
And you're the one to blame

................

"Aa Cemre!"

"Cemre nereye?"

"Dursana kızım!"

"Cemre duymuyor musun bizi ya!"

Cemre duyduğu halde durmayı düşünmüyordu. Yolun kenarına kurulmuş dedikodu yapan Ece'yle Leylim'in yanından fişek gibi geçtikten sonra arkadaşlarını beklemeden bisikletine atlamıştı. Son anda onu fark eden Ece olmasa kimseye görünmeden eve sürecekti, ama kızlar arkasından öyle bir yaygara koparıyordu ki sonunda pes edip ayağını pedaldan çekti.

"Zeytinliğe gidiyorum." dedi arkasına yarım dönüp. "Hasada yardım edemedim ne zamandır. Yarın okulda görüşürüz sizinle olur mu?"

Tam yine hareketlenmişti ki kızlar koşup yanında bittiler. "Ne bu acele ya? Önce ne oldu anlatsana?"

"Konuştunuz mu Toprak'la?"

"Ne dedi? Kızmış mı sana çok?"

Cemre ağlamayı kesmiş, yüzünde kalan son damlaları da montunun koluna silmişti. Toprak'ın isminin midesinde yarattığı yanma hissini göz ardı edip "Bir şey konuşmadık." dedi. "Konuşacak bir şey yoktu zaten."

Ece ve Leylim kaygılı gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. "Nasıl konuşacak bir şey yoktu?" dedi Ece kuşkuyla.

Cemre söylemek istediği, söylediği ya da söyleyemediği ne varsa ardında kalan kumsalda bırakmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cemre söylemek istediği, söylediği ya da söyleyemediği ne varsa ardında kalan kumsalda bırakmıştı. Boş hissediyordu. Bomboş... Duyguları çalınmış, sesi kısılmış gibiydi. Mutluluk da aynıydı o an mutsuzluk da. Tüm olasılıklara eş mesafede havada asılı duruyordu ruhu. Kalbinin yerinde kara bir delik kalmış olmalıydı. Umursamıyordu.

"Ben eve gidiyorum." dedi omuz silkip.

Kızlar peşinden gelmeye yeltendilerse de bu kez durmamıştı. Yağmur giderek hızlanırken temposunu hiç bozmadan zeytinliğe çıkan patikayı tırmandı. Islak toprağın kokusu bile içindeki soğukluğa derman olmuyordu artık. Damlaların sesi yaprakların hışırtısına karışıp ona huzur vermeliydi aslında. Vermiyordu. Hafızası kaybolmuş bir seferi kadar amaçsızdı Cemre. Eve vardığında bisikleti bırakıp doğrudan zeytin ağaçlarının arasına dalması bu yüzdendi. Onu terk eden duygularını en aşina olduğu yerde bulmaya çalışıyordu. Umut yoktu.

Yağmurdan kaçan köylüler ağaçları da zeytinleri de ona bırakmışlardı. Bu damlaların altında gönlünce haykırsa, doya doya ağlasa kimse ona ne yapıyorsun demezdi. Ağlayamıyordu. Yaşlar gözünde kurumuş; sevinci, öfkesi, nefreti kursağında düğümlenmişti. Düşünceleri bile artık sahipsizdi sanki. Gözünün önünden yüzlerce görüntü aksa da bir tanesini bile hangi duyguya bağlayacağını bulamıyordu.

BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin