Bu testin bitmesi için bekliyorum. Peki ya sonunda kendimi senin kalbinde kaybedersem?
***
I'm waiting for this test to end...
****
Toprak bisikletini bağladığı halde ne okula ne de parka yönlenmiş, yaslandığı ağacın başında güle oynaya okul bahçesine giren öğrencileri izlemeye dalmıştı. Nasıl olmuştu da kısacık bir ara tatilde kendini okuldan ve çevresindeki her şeyden bu kadar uzak hissetmeye başlamıştı bilmiyordu, ama tanımadığı bir gezegene bırakılmış zavallı bir uzaylıdan farksızdı o an. Ona selam verip önünden geçen arkadaşları bile yabancı geliyordu gözüne.
"İçeri girmeye niyetin yok galiba?"
Toprak Kerem'in yanına geldiğini işittiği halde gözlerini okul binasından ayıramamıştı. "Sana da garip gelmiyor mu?" dedi. "Okul, bu insanlar, her şey..."
Kerem sesli bir nefes verdi. "Okul çoktan bitmiş de üzerinden yıllar geçmiş gibi değil mi?"
"Daha çok okul her şeyle birlikte yerin dibine batmış ve bizi de beraberinde götürmüş gibi." dedi Toprak kendi kendine. Sözlerinin ne kadar karamsar olduğunun farkındaydı ama elinden daha iyisi gelmiyordu. Harun'dan almayı beklediği haber bir türlü gelmemiş, Cemre'yle düzelmesini umduğu ilişkisi artık kurtaramayacağı bir noktaya ulaşmıştı. Can'ın uyanması bile karanlığa saplanmış hayatına ışık olamadıysa başka ne olacaktı? Umut edilecek daha ne kalmıştı? Babasının hala bir suçlu gibi evde saklanıyor olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştirmiyordu ve Toprak eli kolu bağlı sevdiklerinin acı çekişini izlemekten yorulmuştu.
"İstersen bugün asalım okulu." dedi Kerem umutla. "Nasılsa ders işlenmez ilk gün diye."
Toprak omuz silkti. "Bugün olmasa yarın geleceğiz nasılsa."
"E, hadi o zaman."
Toprak sırtını ağacın güven verici gövdesinden ayırıp Kerem'in yanında okula doğru ilerledi. Neyse ki Kerem onun yerine de onlara selam verenlere elini sallıyordu. "Asma suratını oğlum bu kadar ya!" dedi bekleşen öğrencilerin arasına karıştıklarında. Soğuğa rağmen açılış konuşması için herkes okul bahçesinde toplanmıştı.
"Mert nerede?" diye sordu Toprak ilgiyi üzerinden başka bir yere çekmek için.
Kerem omuz silkmişti. "Gelmedi herhalde daha. Ya da Duru'yu görebileceği bir yerlerde dolanıyordur."
Toprak istese de sırıtan arkadaşına karşılık veremedi. Bakışları kendi hallerinde gülüşüp eğlenen insanlar üzerinde dolaşırken kendini daha da uzak hissediyordu kontrolü dışında akıp giden bu hayata. Birinin ona seslendiğini işittiğinde önce yanlış duyduğunu düşünmüştü, ama hemen sonra Kerem koluna dokunup başıyla ileriyi işaret etti.
"Toprak, Toprak!"
Leylim diye düşündü Toprak. Aynı anda kızın gülücükler saçan yüzünü de görmüştü. Eğer gözleri anında Cemre'nin hüzünlü bakışlarına takılmamış olsa Toprak kızın gülüşüne karşılık bile verebilirdi belki. Oysa Cemre tüm iyi ihtimalleri, umutları ve mutlu sonları bir bakışıyla yok ediyordu. Az sonra Leylim'in zoruyla yanlarında durduklarında Toprak'la göz göze gelmemek için özellikle yüzünü başka yöne çevirmişti.
"Ne yapıyorsunuz?" dedi Leylim neşeyle. Havadaki buzları güzel gülüşüyle eritebileceğini düşünüyordu şüphesiz ama Kerem'in Ece'ye takılan gözleri de Cemre'nin bir anlığına Toprak'a çarpan bakışları da bu ihtimali doğmadan yok etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR UYKUSU
RomanceDaha beş yaşındayken uykusunda evini yakan bir kız. Bir uyurgezer. Beş yıl sonra eve dönen genç bir adam. Ege. Zeytin bahçeleri. Lise hayatı. AŞK. AŞK. AŞK. Arkadaşlar. Dostlar. Düşmanlar. Büyük bir sır. Korkunç bir entrika. Kırılan kalpler ve kırı...