Bölüm 1.58

501 58 7
                                    

Şimdi kontrol kimde?

.................

God damn right, you should be scared of me. 

Who is in control?

.................

Yağmur durmuş olmasına rağmen havada hala insanın içini ısıran ıslak bir soğuk vardı. Levent cebinde olduğu halde buz kesmiş ellerini bir kez daha ağzına götürüp sıcak nefesiyle ısıtmaya çalıştı. Kendine neden bu işkenceyi yaptığını bilmiyordu, ama tüm duvarlar üzerine yıkılacakmış gibi hissederken ne eve ne de ofise sığabilmişti. Beklediği telefon bir türlü gelmiyor, zaman geçtikçe sabrı da planlarıyla birlikte tükeniyordu.

Montunun iç cebinden bir sigara daha çıkarıp yaktı. Dudaklarından süzülen dumanın ardında görünen dünya onunla alay ederce eğilip bükülmüştü. Zaten tüm hayatı deforme bir gerçekliğin içine sıkışmamış mıydı? En başta ona ait olması gereken ama asla gerçekten onun olmayacak sahte bir varlığın keyfini sürüyordu yıllardır. Etrafını saran balon patlamak üzereydi ve o an geldiğinde Levent parçalarının zar zor inşa ettiği hayatıyla birlikte dört bir yana dağılacağını biliyordu.

Bir şeyler yapmak zorundaydı. Kaderin hiçbir zaman ondan yana olmayacağını yıllar önce kabullenmişti zaten. Bu ölümcül oyunda yönetmen de oydu, aktör de. Bir kez daha hayal ettiği geleceği yazacak, gerçekleşmesi için kötü karakteri oynamaktan çekinmeyecekti. Cebi titremeye başladığında sonunda diye düşündü. Derin bir nefes alıp yeşil tuşa basmıştı.

"Aramanı beklemiyordum."

Karşı taraftaki adam güldü. "Öyle mi?"

"İzini epey iyi kaybettirmişsin."

"Amaç da bu değil miydi zaten?"

Levent'in dudağının sağ tarafı yukarı kalktı. "Ölümden dönmeye hazır mısın peki?"

Bir an için telefonda sessizlik oldu. Adamın sigarasından bir fırt daha aldığına şüphe yoktu. "Bu ne için olduğuna göre değişir." dedi çok içmekten çatallaşmış sesiyle.

Sözleri Levent'i keyifle gülümsetmişti. Bir hayaleti hayata geri çağırmak her zaman kolay olmazdı, ama adamın sorduğu soru bile bir umut olduğunu gösteriyordu. "Seninle bitmemiş bir işimiz var." dedi. "Kalan yüklerden kurtulmama yardım edeceksin."

"Hala aynı yerde misin sen?"

"En başta işini temiz yapsaydın bambaşka bir yerde olabilirdim."

Yeniden sessizlik. Adam düşünüyordu. Düşün bakalım diye geçirdi Levent içinden. Bu işi çirkinleşmeden halledebileceğini umuyordu, ama konu farklı bir yöne giderse diye hazırlıklıydı. "Eee?" dedi sonunda. "Ne diyorsun?"

"Ne zaman?"

Levent gülümsedi. "Bu hafta."

Adam sıkıntıyla nefes verdi. "Çok erken."

Tam tersi, çok bile geçti. Levent bir saniye daha beklerse boğulacağını hissediyordu. "Bir saate her şey elinde olacak." dedi onu duymazdan gelip. "Bu işi nasıl halledeceğini biliyorum. Senin için çocuk oyuncağı."

"Ödeme?"

Levent gülümsüyordu. Anlaştıklarına artık emindi. "Kapadığın anda yarısı sende. Kalanı iş bitince."

Ve telefon kapandı. İkisinin de başka bir şey söylemesine gerek yoktu ne de olsa. Ticaret yapmanın güzel yanı da bu değil miydi? Herkes işine bakacak, iki taraf da günün sonunda mutlu olacaktı. Levent günlerdir üzerinde dolaşan kara bulutların sonunda dağılmaya başladığını hissediyordu. Arabaya binip yola çıktığında keyfi gerçekten yerine gelmişti. Son arananların tepesinde duran Yasemin'in ismine dokunup genç kadının içini gıdıklayan sesini duymayı bekledi.

BAHAR UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin