Ertesi sabah gözümü açmamıştım ama uyanmıştım. Kapının açılma sesini duydum.
Snape : Barty? Diana!
Barty : Şşş! Uyuyor.
Snape : Özür dilerim. Dün madem onu buldun neden haber vermedin.
Barty : Dün onu bulduğumda Diana çok iyi değildi. Beni yanına çağırdı. Sarıldı ve sonra ağladı. Sadece sarılmak istediğini söyledi bende istediğini yaptım. Haber vermeyi unutmuşum.
Snape : Ağlıyor muydu?
Babam yatağın kenarına gelip oturdu. Elini başıma koydu ve yavaşça sevmeye başladı.
Snape : Diana için bu aralar çok endişeleniyorum. Ortadan fazla kaybolmasını istemiyorum ama onu hapsetmek de istemiyorum.
Barty : Fazla merak etme baba. Hogwarts Gringotts'tan sonra en güvenli yer.
Snape : Haklısın ama Hogwarts'a hangi ne zaman ne olacağını nasıl bileceğiz?
Barty : O da doğru.
Gözümü yavaşça açtım.
Snape : Diana. Nasılsın?
Diana : Biraz yorgun. Acıkmışım.
Snape : Tamam. Hadi seni giydireyim. Yemeğe inelim.
Abim doğruldu. Gerinip ayağa kalktı ve alnıma öpücük verip banyoya girdi.
Snape : Hadi bakalım.
Babam askıdaki kıyafetlerimi alıp yanıma geldi. Üstümü çıkarıp gömleğimi giydirdi. Altımı çıkarınca dizimdeki yarayı gördü.
Snape : Bu ne?
Diana : Düşmüştüm.
Snape : Hmm... Bu kendince iyileşir. Bir şey yapmaya gerek yok.
Giyinince yatağa oturup babamın sandığıma pijamalarımı koymasını izledim. Abim o sırada banyodan çıktı ve üstünü çıkardı.
Snape : Barty!
Barty : Ne? Kardeşim değil mi?
Snape : Şov yapıyorsun.
Barty : Hayır yapmıyorum.
Diana : Yooo bence gayet güzel gösteri.
Snape : Diana! Sen hala gözünü kapatmadın mı?!
Diana : Yooo.
Babam ayağa kalkıp önüme geçti. Pelerinini iki yana açıp görmemi engelledi.
Snape : Çabuk ol Barty!
Barty : Ehh peki.
Aşağıda babam profesörlerin masasına gitti. Abimle bense Slytherin masasının ucuna oturup yemek yemeye başladık. Bundan sonra benim Uçuş dersim vardı. Abim ise yine her zamanki gibi okulda gezip tozacaktı. Kendi yemeğime dalmışken abim çatalına bir parça peynir batırıp bana uzattı. Gülerek uzattığı peyniri kaptım.
Barty : Bende zeytin istiyorum.
Zeytini çatala takmak için bir süre cebelleştikten sonra çatala batırdığım zeytini abime uzattım. Abim zeytini kapıp gülümsedi. Abim sol tarafına biraz baktı. Sonradan öksürüp gülerek yemeğine döndü. Baktığı tarafa baktığım sırada babamın öfkeli gözlerle bizi izlediğini gördüm. Güldüm ve yemeğime döndüm.Uçuş dersinin başlamasına daha 20 dakika vardı. Çantamdan Tom Marvolo Riddle'ın günlüğünü çıkarıp içine iyice baktım. Tüm sayfalar kesinlikle boştu. Daha fazla buna kafa yormak istemiyordum. Derken zihnime yine bir ses geldi.
Ses : Bir şeyler yaz.
Durdum. Yazarsam Riddle ortaya falan mı çıkacaktı? Yavaşça çantamdan tüy kalemimi aldım. İlk sayfayı açtım. Yazdım.
Merhaba?
Yazım bir süre durduktan sonra silindi. Bu nasıl bir günlüktü ki yazılar siliniyordu? Riddle buraya ne yazdıysa silinmesi onun için önemliydi demek ki. Başka bir yazı belirdi.
Merhaba Diana.
Cevapladım.
Riddle sen misin?
Bana Riddle deme. Evet.
Ya ne diyeyim?
Tom:)
Hayır Riddle diyeceğim.
Peki...
Küstün mü Riddle? Ağlıyor musun?
Hiç ağlamadım Diana.
Demek ilk kez ağlatan benim.
Hayır ağlamadım. Derslerden sonra buraya gel. Sana çatal dili öğretmeye başlayacağım.
Bura dediğin yer neresi?
Sırlar Odası salak.
Bana salak deme Riddle. Sadece bir anısın unutma.
Peki Diana :)
Hooch : EVET TOPLANIN HADİ BAKALIM GENÇLER!
Hooch'un seslenmesi iler hızla günlüğe "görüşürüz" yazdım. "Görüşürüz:)" yanıtını alınca günlüğü kapatıp cantama koydum. Lara yine bana pis pis bakmıştı. Ama bence o dersini almıştı. Artık eşyalarıma dokunmazdı. Draco yanıma geldi ve bana sarıldı. Lara büyük ihtimalle şuan çatlıyordu.
Draco : Seni çok merak ettim. Neredeydin? Neden gittin?
Diana : Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Hooch : Güzel kare kardeşler ama şuan derse odaklanalım hadi!
Ayrıldık. Süpürgemi alıp yerime geçtim.
Hooch : Evet. Bugün manevra çalışacağız. Şimdi hepiniz beni izleyin. Ve söyleceğim sıra ile deneme yapın.
Hooch havalandı. Hızlanıp dönmeye başladı ve Hogwarts bayrağının asılı durduğu iki direğin önüne doğru gidip bayrağa dokunmadan keskin bir manevra yaptı. Yanımıza yumuşak bir iniş yaptı.
Hooch : Bu şekilde. Hmmm.... Edyth! Önce sen.
Edyth süpürgesine bindi. Havalandıktan sonra hızla dönmeye ve daha çok hız kazanmaya başladı. Hogwarts bayrağına doğru gitti ve bayrağa çarpmadan keskin bir dönüş yaptı.
Hooch : İşte böyle! Tebrikler! Sıradaki..... Hmm... Draco. Hadi bakalım!
Draco : Şans dile.
Diana : Bol şans.
Draco süpürgesine bindi. Yuvarlak çizmek yerine sahayı turlayarak hızlandı. Bayrağa doğru uçtu ve tam bayrak önünde sert bir dönüş yaptı.
Hooch : Çok güzel! Sıradaki Diana!
Öne çıktım. Süpürgeme binmeden önce Lara'nın bileğinin ardına sakladığı asayı fark ettim. Belki sadece yanında taşıyordu. Havalandım. Etrafı turlayarak hız kazandım. Bayrağa doğru uçarken aniden yere doğru yöneldim. Evet Lara büyü yapıyordu. Gizli cebimden asamı çıkarıp süpürgeyi büyü ile koruma altına aldım. Yeniden yükselip hızlandım ve bayrak önünde manevramı yapıp aşağı indim.
Hooch : Güzel Diana. Sıradaki Cedric...Derslerin sonuncusu iksirdi ve babam şuan tahtayı yazdırıyordu. Bir tahtayı yazarken biz diğerini yazıyorduk ve o ötekini bitirince onu yazmaya başlıyorduk. Babam son noktayı koydu ve oturup bileğini diğer dizinin üstüne koyup kollarını bağladı ve bizi izlemeye başladı. Hızla yazıyordum. Tüm tahta bitmişti. Gülümseyip notu kenara koydum ve günlüğü çıkardım. Bir mesaj vardı. Doğrusu binlerce...
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Daha çok sıkıldım.
Dalga mı geçiyorsun Riddle?
Ama sıkıldım. Hiç yazmadın?
Çünkü sadece asa çalışıyorduk.
Pfffff.
Ne?
Sadece.... Sıkıldım..
Anladım onu.
Snape : Yazmaya devam ediyoruz Bayan Snape.
Günlükten başımı kaldırdım.
Diana : Efendim. Bayan Snape değil. Bayan Crouch Snape.
Sınıfta bir kahkaha dalgası yayıldı. Banam kötü bir bakış atıp önüne döndü.
Sonra görüşürüz Riddle.Aynı tuvalete gelip kendimi aşağı attım. Yollardan koşarak geçtim ve Salazar Slytherin'in heykelinin olduğu odaya geldim. Riddle yere yatmış tavana bakıyordu.
Diana : Gerçekten sıkıldın mı Riddle? Yoksa blöf müydü?
Bana baktı.
Tom : Evet sıkılmıştım.
Riddle bağdaş kurdu.
Tom : Eee dersler nasıldı? Çatal dil dersini kaldırabilir misin?
Diana : Ahh! Hayır! Artık ders istemiyorum.
Tom : Peki. O zaman düello atalım!
Diana : Sadece 1 asamız var.
Tom : Ah! Bir asa daha alamaz mısın?
Diana : Ve onu sana verip tehlike mi yaratayım? Olmaz Riddle.
Tom : Peki demek bana güvenmiyorsun.
Diana : Malesef Riddle. Güvenemiyorum.
Tom : O zaman böyle düello atarız.
Riddle asamı kaptı ve çantama koydu. Ayağa fırlayıp ellerini yumruk yaptı.
Diana : Birbirimizi mi döveceğiz?
Tom : Sadece bir düello. Korktun mu yoksa?
Diana : Hayır.... Ama korkmalısın Riddle!
Hızla ayağa fırlayıp ellerimi yumruk yaptım.
Tom : 3...2...1...Başla!
Riddle'ın etrafında hızla dönmeye başladım. Riddle ne olduğunu anlamamış gibi bana bakıp kendini savunmak için bekliyordu. Aniden ona fırlayıp çelme taktım. Yere düştüğü sırada üstüne çıktım.
Tom : Güzel pozisyon.
Diana : Ne?
Beni döndürüp altına almaya çalıştı. Bende onu döndürdüm ve yuvarlanarak ilerlemeye başladık. Bir anda kenardaki sulardan birinin içine düştük. Ama ben yüzme bilmiyordum...Bölüm atma çabamı derslere verseydim okul 1.si olmuştum :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Snape'in Kızı
FantasiSize baba diyebilir miyim? Profesör dondu. Bana döndü. Gözü yaşlı gülümsedi. Tabi ki öyle diyeceksin. Diana 11 yaşına geldiğinde Hogwarts'tan kabul mektubunu alır. Küçüklükten beri aradığı babasının Snape olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda bir k...