Barty'nin Doğum Günü

272 23 4
                                    

Ertesi gün sabah olduğunu düşündüğüm bir anda gözümü açtım. Abim önümde pijamasını çıkarmış normal kazağını giyiyordu. Andrew da aynı şekilde koltukta üstünü değiştirmek için üstünü çıkarmıştı. Andrew'ın gerçekten yapılı bir vücudu vardı. Abim onu görüp ıslık çaldı.
Andrew : Ne?
Barty : Eskiden beri bu vücut için ölüyorum.
Andrew : Eeee?
Barty : Keşke benim olsan.
Andrew : Öz kardeşine yürümenden sonra senden her şey beklenir.
Andrew ayağa kalktı ve kemerini takmaya uğraştı. Abim ise gidip perdeleri açtı. Sesli olacağını düşünmeden inledim. Andrew bana döndü. Ardından hızla arkasını döndü.
Andrew : Evet Diana gerçekten sana çekmiş.
Barty : Ah hayır yakışıklı birini görürse bakar.
Andrew : Hah.
Barty : Perdeyi geri örteyim.
Işık azalınca gözümü açtım. Andrew bana bakarak gülüyordu.
Andrew : Ne kadarını gördün?
Başımı yavaşça iki yana salladım.
Barty : Şey pantolonunu çıkarırken görüp görmediğini soruyor. Ben gördüm. Hehehe.
Başımı yine iki yana salladım.
Andrew : İyi. Git abine bak. Bana değil.
Gülerek başımı iki yana salladım.
Andrew : Yaaa? O zaman abine bakma.
Başımı tekrar iki yana salladım.
Barty : Kimi beğenirse ona bakar.
O sırada banyonun kapısı açıldı ve altında havlu ile babam çıktı.
Snape : İki dakika gittim diye hemen uyandırdınız mı?
Andrew : Aslında... Neyse...
Snape : Hey? Noluyor? Barty?
Barty : Diana kendisi uyandı. Andrew'ı keserken yakaladık.
Snape : Ne?
Abim bir kahkaha patlattı. Onu Andrew devam ettirdi.
Snape : Kızımı birinden daha korumam gerekli.
Andrew : Şey kızınız bana yiyecekmiş gibi bakıyor da... Acaba onu değilde beni korusanız. Ya da ona bir şeyler yedirseniz.
Kıkırdadım. Ancak göğsüme gelen acı ile ardından inledim.
Snape : Bir süre şaka yok. Canı acıyor. Üstümü giyineyim yemek yediririm.
Babam arkasını döndü.
Andrew : Barty gözünü kapatsana?
Barty : Bende erkeğim? Ve o benim babam.
Andrew : Kendinin değil. Diana'nın. Babasını bile kesecek sanırım.
Abim gözümü kapattı.
Snape : Hepsi Barty'nin suçu. ( Bartygül'ün suçu neydi?) Diana masum biriydi.

Biraz daha süt içip geri yaslandım.
Snape : Yoruldun mu?
Başımı salladım.
Snape : Dinlen.
Gözümü kapattım.
Andrew : Uyu değil dinlen.
Reddeden bir ses çıkardım.
Snape : Pekala bu kadar yeter.
Babam beni yeniden yatırdı. Uyumak için pozisyon aldım.
Barty : Andrew Eyfel Kulesine gidelim mi?
Andrew : Ne yapacağız?
Barty : Oraya çıkan kişiler birbirine aşık olurmuş.
Andrew : Yavşa-
Bir şak sesi duydum.
Snape : Kızımın yanında böyle konuşmanızı yasaklıyorum.
Andrew : Ama dudağım acıdı.
Barty : Öpeyim de geçsin.
Bir şak sesi daha.
Snape : Şimdi sana öpücügü gösteririm.
Barty : Göster babacık.
Snape : BARTY!
Bir şak sesi daha duydum.
Barty : Iska! Iska!
Andrew : Kaç!
Kapı açıldı ve ardından hızla kapandı. Gözümü açıp baktım. Babam elinde kemeri ile duruyordu. Kemerini yere attı. Bana döndü. Dondu.
Snape : Aynı şeyleri yaşamayacağız değil mi?
Başımı iki yana salladım ve gülümsedim. Babam yanıma uzandı.
Snape : Dinlen bakalım.
Kapı açıldı.
Andrew : Gelebilir miyiz?
Snape : Saçma konuşmayacaksanız evet.
Abim ve Andrew odaya döndü. Koltuğa ard arda oturdular.
Snape : Uslandınız mı?
Başlarını salladılar. Abim yatarak oturdu. Andrew da aynı şekile geçti.
Andrew : Canımız sıkılıyor.
Snape : Eeee?
Barty : Öyle işte. Canımız sıkıldı.
Snape : Çok iyi bildiğim bi oyun var.
Andrew : Neymiş o?
Snape : Kovalamaca ama kemer ile. Baba kovalar, evlat kaçar. Nasıl oyun?
Barty : Aman kalsın. Yeterince koştuk zaten.
Abim aniden Andrew'ın dizine yattı.
Andrew sesini çıkarmadı.
Snape : Diana'nın uyuması gerek. En iyisi hepimiz çıkalım ve uyusun. Hadi.
Andrew : Peki.
Üçü beni yalnız bırakıp çıktı. Ama artık yorgun değildim. Sıkılmıştım. Bir kaç dakika bekledim. Ardından doğruldum. Göğsümü tutarak ayağa kalktım. Yavaş adımlarla cama ilerledim. Aşağı baktım. İnsanlar. Eyfel Kulesi. Geri döndüm. Kapıya gittim ve kapıyı açıp koridora baktım. Kimse yoktu. Aniden nereye gitmişlerdi. O sırada Andrew koridorun ucundan gülerek çıktı. Beni görünce durdu. Bana doğru koştu.
Andrew : Yatakta olman lazımdı. Neyse. Seni alıp aşağı inmem lazım. Gidince ne olduğunu anlarsın.
Andrew beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna dolayıp başımı omzuna koydum. Andrew bahçeye çıktı ve bir çardağa ilerledi. Çardak kırmızı süslerle kaplıydı. Babam etrafa balon asıyordu. Herkes oradaydı. Andrew beni bir sandalyeye bıraktı ve sonra masada duran bir şeyi gösterdi. Bu bir pastaydı ve üzerinde iyi ki doğdun Barty yazıyordu.
Andrew : Bugün 8 Mart. Abinin doğum günü. Abin çocuk ruhlu olduğu için saklambaç işini hemen yedi. Şuan bizi arıyor. Seni biraz yalnız bıraktık ama. Biz gider gitmez ayaklanmış.
Babam bana döndü.
Snape : Daha değil. Sonra. Şimdi dinlenme zamanı. Hazır olunca ayağa kalkarsın.
Diana : P-pek... Peki!
Andrew : Konuşman geldi!
Gülümsedim.
Narcissa : Her şey hazır.
Voldemort : Diana. İyisin değil mi?
Başımı salladım.
Andrew : Ben o zaman Barty'i getiriyorum.
Andrew koşarak uzaklaştı.
Lucius : Ah. Biz küçükken ne koşardık Severus değil mi?
Snape : Evet. Hatırladım.
Lucius : 25 yaşında değildik ama.
Snape : Çünkü Barty denen bir arkadaşımız yoktu.
Herkes bir kahkaha patlattı. Bense önüme baktım. Babam yanıma gelip oturdu. Alnımı öptü.
Snape : Asma suratını. Eski zamanlardan konuşuyoruz. Dışlanmış hissetme.
Elimi tuttu. Derken uzaktan abimin gözleri bağlı, Andrew tarafından kontrol edilerek bu tarafa geldiğini gördük. Dikkatle geliyorlardı.
Barty : Andrew ciddiyim. Ne yapıyoruz? Beni gözüm kapalı Eyfel'in tepesine çıkarmayacaksın değil mi?
Andrew, Abimin gözünü açtı. O an konfetiler patladı. Yerimden sıçradım.
Herkes "sürpriz" diye bağırdı. Abim şok olmuş gibiydi.
Hep birlikte abim için doğum günü şarkısı söylediler. Abim durdu. Ardından hızla Andrew'a sarıldı. Andrew da ona sarıldı.
Snape : Noldu Barty?
Andrew : Duygulandı. Fazla çocuk ruhlu.
Abim geri çekildi. Gözleri kızarmıştı. Süslere ve masaya baktı. Sonra bana baktı. Yanıma gelip beni kucağına aldı ve sarıldı. Bende ona sarıldım.
Diana : İ-iyi ki D-doğdun.
Abim beni uzunca alnımdan öptü.
Barty : Teşekkür ederim meleğim.
Ardından beni bırakıp babama sarıldı.
Snape : İyi ki doğdun.
Barty : Saol baba.
Bir yandan burnunu çekti. Andrew bana bakıp gülümsedi. Sırayla herkes abimin doğum gününü kutladı. Sıra hediyelere geldi. Barty'e önce Andrew yanaştı ve kollarını iki yana açtı.
Andrew : Senin hediyen benim lan!
Abim gülerek sarıldı. Andrew arkasından bir paket çıkardı ve abime verdi. İçinden kırmızı bir kazak çıktı.
Andrew : Üstümde görüp bana evlenme teklifi ettiğin kazak. Senin artık. Aynanın önünde kendinle evlenirsin.
Abim gülümsedi ve tekrar sarıldı. Babam elime bir paket verdi. Kulağıma eğildi.
Snape : Emin ol sevecek.
Başımla onayladım.
Herkes abime hediyesini verdi. Voldemort bile. Ona bir kılıçlı kolye almıştı. Abim en son beni kucağına alıp oturdu. Gülerek hediyesini verdim. Açınca bir kutu ortaya çıktı. Kutunun içinden ise bir küre. İçinde dört tavşan vardı. Biri bir el arabasına oturmuştu ve kulağındaki kurdeleden kız olduğu anlaşılıyordu. El arabasını iten iki tavşan vardı. Biri kırmızı, öteki mavi ceket giymişti. Onların arkasında ise siyah kazaklı bir tavşan vardı. Abim küreyi biraz çevirdi. Duygusal bir müzik çalmaya başladı.
Snape : Tavşanların kim olduğunu anlarsınız artık.
Abim burnunu bir kez daha çekti. Bana sıkıca sarıldı. Babam ve Andrew da bize katıldı. Ayrılınca abim diğerlerine baktı.
Barty : Herkese çok teşekkürler. Gerçekten... Bugüne kadar benimleydiniz. Ailem oldunuz hatta. Beni korudunuz kolladınız. Her zaman yanımda olduğunuz için teşekkürler.
Başlarıyla onayladılar.
Narcissa : Eee. Yanyana geçin bir resim çekelim.
Narcissa fotoğraf makinesini gösterdi. Abim pastanın arkasına geçip beni kucağına yerleştirdi. Yan tarafa babam, diğer tarafa Andrew geçti.
Narcissa : 3...2...
Barty : Dur!
Abim küreyi pastanın önüne koydu.
Barty : Evet. Hazırız!
Narcissa : 3..2..1..Peynir diyin!
Snape, Diana, Andrew, Barty : PEYNİRR!

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin