Voldemort Sesimi Alarak Gitti

351 31 16
                                    

Kendime geldim.... Boğazımda bir sargı, üstümde bir yorgunluk, bir acı ile kendime geldim. Gözümü araladım. Karanlık tavan. Yanımda bir siluet. Siyah saçlı bir siluet. Kolumu bir kaç santim oynattım. Siluet bana döndü. Riddle.
Tom : Diana.
Fısıldıyordu.
Tom : Kendini nasıl hissediyorsun?
Başımı iki yana salladım.
Tom : Hiç gücün yok? Peki. Dinlen güzelim.
Elini başıma atıp sevdi. Anlaşılan geceydi.
Tom : Uyu güzelim. Ben sırlar odasına dönüyorum. Seni her gece ziyaret edeceğim. Ama sen benim için uykusuz kalma.
Alnıma eğilip bir öpücük verdi. Gözümü eliyle kapattı ve yatağımdan bir ağırlığın gittiğini hissettim. Ardından bir kapı açıldı. Birisi gelip koluma bir şey bağladı. O şey şişti. Bir fıs sesi duydum ve sonra kolumdakini çıkardılar.
Barty : Ah!
Promfrey : İnleme Barty. Sana ağrı kesici verdik.
Barty : Ah! Benim acım içimde.
Promfrey : Kime aşıksın da? Offf.
Yeniden şişme sesi. Ve fısssss.
Barty : Kardeşim..... Ne zaman uyanır. Bilmem belki hızlanır ama son 8 gün ardından o kurt olacak.
Promfrey : Biliyorum Barty. Kapı sesine uyanmayı bırak. Ben hep kontrole geleceğim. Her gelişimde uyanırsan iyileşmezsin hatta Diana senden önce yataktan kalkar.
Barty : O kalkmadan kalkmaya niyetli değilim zaten.
Kapı ses yeniden geldi. Bir ayak sesi.
Barty : Baba.
Snape : Nasılsın oğlum. (olm snape tam olarak baba olmak için yaratılmış~yazar)
Barty : Daha iyi.
Snape : Güzel.
Yatağın kenarı çöktü ve alnıma bir el gitti. El yavaşça başımı sevdi.
Snape : Boynuna ne oldu?....
Barty : Yanık gibi... Ama değişik bir yanık.
Snape : Ses tellerine zarar gelmesinden korkuyorum. Bir daha onu duyamamaktan.
Barty : O kesinlike konuşacak. Hissediyorum.
Snape : Umarım Barty. Umarım.
Promfrey : Profesör uykusuz gibisiniz. Biraz uyku sıvısı alın ve dinlenin lütfen.
Snape : Birazdan Madam... Birazdan...
Ardından sessizlik oldu. Çünkü ben rüya alemine daldım.

Yeniden çimenlerdeyim. Aynı ağacın altında. Ayağa kalktım. En azından rüyada aktiftim. Uzaktan Riddle koşarak geliyordu. Yanım gelince kucağına atladım ve o da beni kucakladı. Başımı boynuna gömdüm.
Tom : Nasılsın Güzelim.
Konuşmaya çalıştım. Ağzımdan kelimeler çıkamadı.
Tom : Güzelim?
Beni indirdi. Başımı iki yana salladım.
Tom : Sesin..... Boğazın..... Yanık....
Başımı aşağı yukarı salladım. Gözümden bir damla yaş düştü ve hıçkırdım.
Tom : Şşşş!
Riddle bana sarıldı.
Tom : Eminim geçer Diana. Lütfen ağlama.
Riddle yere yattı ve beni de üstüne yatırdı. Saçımı okşadı. Uzun bir süre. Derken bazı sesler duyduk.
Tom : Uyanıyorsun. Gece geleceğim.
Gülümsedi. Biraz olsun sırıttım.

Promfrey : Tansiyonu normal. Nabız da öyle. Uyanabilir.
Barty : Sonunda....
Snape : Konuşmak yerine çorbanı bitir.
Barty : Besle beni babiş.
Snape : Offff. Diana'dan bir tane daha mı?
Kaşığın tabağa sürtme sesi geldi ve devam etti.
Snape : Bitti.
Bir yere tabak kondu. Hala yorgundum. Ama babam ve abim odadaydı. Gözümü açma kararı aldım. Açmamla beraber gözüme yaş geldi. Gözümü kırptım ve yanağımdan süzüldüler.
Barty : Yanağından yaş akıyor!
Görüş açıma siyah bir şey geldi. Göz yaşlarım tamamen gitti ve onun babam olduğunu gördüm.
Snape : DİANA! Uyandı.
Sağ tarafıma baktım. Abim bir yatakta yarı yatar yarı oturur pozisyonda bana bakıyordu. Bir kaç göz yaşı daha düştü.
Snape : Nasılsın Diana.
Ağzımı açtım. Ama ses çıkmadı.
Snape : Diana....
Barty :.......
Yeniden denedim. Çığlık atmayı. Hiç bir ses çıkmadı. Göz yaşlarım geldi. Hıçkırdım ve elimi yumruk yapıp yatağa vurdum. Babam elimi tuttu.
Snape : Şşşş! Bir şey yok! Yapma bunu kendine.
Hıçkırıklarım arttı. Konuşamayacaktım belki de.....

Ertesi gündü. Sabah akşam boğaz ağrımasından dolayı çorba ile besleniyordum. Babam 3 öğün gelip önce abime -abim karnı tokken keyifli oluyormuş ve beni izlemeyi seviyormuş- sonra bana çorba içiyordu. Sağ elimin altında bir kağıt ve kalem vardı. Boğazım sarılıydı. Hala neden öyle olduğunu düşünüyorduk. Her gece 3 te Riddle beni ziyaret ediyordu. Uyuyamazsam görüyordum. Onun dışında alnımı öpüp gidiyordu....

Bir gün kendimi iyi hissedip ayağa kalktım ve biraz zorlanarak olsada cam kenarına gittim. Babam nefes alması için abimi bahçeye çıkarmıştı. Başarılı şekilde cama ulaştım. Ellerimi yaslayıp şamarcı söğüte baktım. Bir zamanlar burada kaldığım ve babamın Snape olduğunu öğrendiğim aklıma geldi. Yine bir göz yaşı yanağımdan süzüldü. O sırada kapı açıldı.
Snape : Diana. Yatakta olman gerekiyordu.
Arkamı döndüm.  Babam abimin oturduğu tekerlekli sandalyenin arkasındaydı. Abimi sürerek bana yaklaştı. Abim uyumuştu. Onu -anlamadığım bir güçle- kucağına aldı ve yatağına yatırdı. Sandalyeyi kenara çekti ve benim yanıma geldi. Bacaklarım biraz titriyordu. Bana sarıldı.
Snape : Gittikçe iyi oluyorsun Diana.
Başımı salladım. Bende ona sarıldım. Yorulmaya başlamıştım.
Snape : Yatağına dönmek ister misin?
Başımı salladım. Beni kucağına alıp yorganımın altına yerleştirdi.
Snape : Dinlen bakalım. Ben derse gidiyorum.
Alnımı öptü. Gözlerimi kapattım.

Sıcak olduğu için gözümü açtım. Karşımda kırmızı gözleri ile Voldemort duruyordu.
Voldemort : Sesin yerinde mi?
Ona baktım.
Voldemort : Aptal aptal bakmayı kes! Cevap ver!
Başımı iki yana salladım.
Voldemort : Ah. Demek o kadar güçlü. Sana bu büyüyü öğreteceğim. Ama önce ben çözmeliyim. O kadar sıcak ki ses tellerine zarar veriyor. Hmmm. Biraz kötü bir öğrenme yöntemi oldu ama dersini almışsındır.
Elime kalemimi ve defterimi alıp yazdım : Ben dediğini yapmıştım.
Voldemort :  Ama ben ne dedim?
"Pekala" der gibi bir bakış attım. Yeniden gözümü kapatıp uykuya dalmak istedim. Voldemort beni sarstı.
Voldemort : Başka bir sözün yok mu?
Başımı iki yana salladım. Ona baktığım zaman gülerek ağlayacak gibi oluyordum. Bana zarar vermişti ve hala karşımda ona iyi tavır sergilememi istiyordu.
Voldemort : Ama bu tekrar olabilir. Senaryo böyle değildi. Bir Melek gelip abisini kurtarmıyor.
Yazdım : Artık sana çalışmak istemiyorum. Peşimi bırak.
Voldemort : Sana ihtiyacım var Diana. Sen görmesen bile.
Beni değil gücümü istiyorsun.
Voldemort : Neden seni istememi sağlamıyorsun.
Çünkü bunu istemiyorum.
Voldemort : Hasta halini seviyorum. Canını yakmak için fazla uğraş gerekmiyor.
Başıma gelip elini boynuma attı ve yanığı sıkmaya başladı. Sadece gözümden yaş akıyordu. Sesim çıkmıyordu.
Voldemort : Sessiz acı ha?
Ona yalvarır gibi baktım. Yazdım : 
Lütfen bana biraz zaman ver. Seninle çalışmak istemiyorum çünkü beni yoruyorsun ve karşılığı neredeyse abimi kaybetmek.
Voldemort : Ben iyi biri değilim Diana.
Ama kişilere tavrın farklı. Bana yakın davranıyordun.
Voldemort : Ve sende bunu kullanmaya başlamıştın.
Başımı iki yana salladım. Voldemort geri çekildi.
Voldemort : Malesef Diana...
Ardından yaklaştı.
Voldemort : Beni inandır Diana. Beni sevdiğine dair kanıt sun. İnandır beni.
Canım yanıyorken çok zor.
Voldemort : Sesini biraz olsun getirebilirim. Sonra bana dönecek misin?
Düşündüm. Yazdım.
Korkuyorum.
Voldemort : Neden? (kaplumbağa deden ~yazar)
Senden. Yapacakların ve yapabileceklerinden.
Voldemort : Doğru şeylerden korkuyorsun Diana.
İçinde olduğum şeyden korkarsam kendimi ona nasıl adıyacağım. Seninle bir iş içindeyiz. Ama ben korkuyorum ve bunun için doğru kişi değilim.
Voldemort : O kişi kim o zaman?
Draco Lucius Malfoy....
Voldemort : Draco?.....
Evet.
Voldemort : Pekala. O zaman bir daha görüşmemek üzere.
Gerçekten peşimi bırakacak mısın?
Voldemort : Evet Diana. Artık herhangi bir öğrenci benim için neyse osun.
Voldemort bunu dedi ve kayboldu. O an her şeyin bittiğini düşündüm. Rowan.... Hala aklımda.... Öldürdüğüm çocuk.... Başıma gelen belalar... Hepsi gitmişti. Tavana baktım. Derin bir nefes aldım. Draco'ya bütün yükü tek bir cümle ile yüklemek doğru değildi ama ben bunu biliyordum ve yanında olacaktım. Gülümsedim. Son bir damla göz yaşı gözümden düştü ve gözünü kapattım. Voldemort gitmişti. Ama Voldemort sesimi ve daha çok şeyi alıp gitmişti....

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin