Promfrey : O iksir elinden düşmüştü. Hiç bir şeye benzemiyordu.
Snape : Hmm... İki farklı kokusu var. Kurtboğan ve açlık iksiri. İkisini karıştırmış. Hangi kafayla yaptı acaba?
Babamın sesi? Öteki kim?
Remus : Kütüphanede nasıl kalmış ki? Her tarafa bakılıyor.
Snape : Diplere gittiyse kimse onu bulamamıştır. Tırnakları eski haline döndü.
Promfrey : Güzel. Ağzına biraz uyku sıvısı verelim.
Snape : Hayır. Fazla iksir içti. Daha fazlası daha da zararlı. Veremeyiz. Sadece su.
Promfrey : Hafif bir şeydir uyku sıvısı.
Snape : Ne olursa olsun hayır.
Bir gong sesi geldi. Gittikçe arttı. Başımın tam tepesinde. Kurtulmak için elimi salladığım an her şey parçalandı ve evren sustu...Gözümü zorla açtım. Karanlık. Göz yaşlarım yavaşça aşağı düştü. Onları sildim. Koluma bir şey bağlıydı. Tavan bembeyaz ve alçaktaydı. Hogwarts'ta değildim. Ağzıma bir şey takılı. Sesler çıkaran bir makine var. Yavaşça doğruldum. Başka bir odada yalnızdım. Burası neresiydi? Yeniden kaçırılmış mıydım? Yoksa rüyada mı? Kolumdaki şeyi inceledim. Bir boru ile bir torbaya bağlıydı. Ağzımdaki şeyden buhar geliyordu. Işık açıldı ve beyaz kıyafetli, tepsi tutan bir kadın göründü.
Hemşire : Uyanmışsın. Serumun bitmiş. Yenisini takmamız gerekli.
Diana : Ne? Neredeyim ben? Serum ne? Ne verdiniz bana? Ağzımdaki ne?
Ağzımdakini sonunda çıkardım.
Hemşire : Ağzındaki daha rahat nefes alman için. Serum bir çeşit ilaç. Hastanedesin. Sana sakinleştirici, ateş düşürücü bir ilaç verdik. Bu sabah 12'de getirildin. Gözüne bir damla damlatacağız ve yeniden uyuyacaksın.
Diana : Uyku sıvısı ile mi?
Hemşire : Uyku ne?
Diana : Ah. Pardon. Yani demek istediğim. Uyku ilacı alabilir miyim?
Hemşire : Yorgun olduğunu düşünüyorum. Uyuman zor olmamalı.
Diana : Peki. Saat kaç?
Hemşire kolumdakinin borusunu çıkardı ve boş paketi alıp çöpe attı. Tepsideki serumu alıp içine küçük kahverengi şişelerden bir şeyler kattı. Biraz sallayıp borusunu koluma bağladı ve bir düğme ile damla hızını ayarladı. Serumu tepeye astı. Tepsideki damlayı alıp yanıma geldi.
Hemşire : Saat gece 3.30. Uyku rekoru kırdığın için serumla yemek bile verdik.
Gözümü tutup damladan damlattı.
Hemşire : Gözün 1 aydır uyumamış gibi kırmızı. Çok kötü duruyor. Ellerine ne oldu? Çok sıcaklar. Ama vücut ısına göre aşırı fazla.
Elime baktım.
Diana : Bilmiyorum. Hep öyleler.
Hemşire : Kolunun altına bunu koyalım.
Kol altıma bir derece kondu. Soğuk metal aniden gelince beni titretmişti. Bir süre sonra derece öttü. Hemşire alıp baktı.
Hemşire : 38.9. Sabaha göre aşırı iyi.
Diana : Midem çok kötü.
Hemşire : Evet mideni temizledik.
Hemşireye baktım.
Diana : Ne? Onu nasıl yaptılar?
Hemşire : İlaçlar ile her şeyi kusturduk. Çok değişik bir şey kustun. Çamur gibi.
Diana : Ne?
Hemşire : Neyse. Bir ateş düşürücü daha. Sonra maskeyi takıp uyuyorsun.
Kadın bir şişe daha ilaç ekledi. Ağzıma maskeyi taktı ve üstümü hafif örttü. Kıyafetimin değişmiş olduğunu o an fark ettim. Önlük gibi bir şey vardı. Daha önce hastaneye hiç gitmemiştim. Hastane hayatım Hogwarts'ta başlamıştı. Gerindim ve gözümü kapattım.Hemşire : Gece bilinci yerindeydi. Yine de fazla zorlamayın. Dinlenecek. Birazdan bir doktor gelip kontrol edecek. Serum biterse haber verin. Ateşi az kaldı ama işi sağlama almak en iyisidir.
Snape : Anladım. Teşekkürler.
Kapı kapandı. Birisi bir yere oturdu ve iç çekti.
Snape : Ne diye iksirleri karıştırıyorsun ki? Lav mantarı ve su mantarı yanyana gelmemeli onu da biliyorsun. Hala içinde oldukları iksirleri karıştırıyorsun. Hiç mi hissetmedin bu ağır diye?
Uyanmama kararı aldım çünkü anlaşılan bu kişi babamdı ve uzun bir ders ve azar nutuğu işitmek istemiyordum. Öylece yattım. Hiç hareket bile etmedim.
Snape : Uyanıp beni kandırma Diana. Seni ben ezberledim bile. Gözlerin uyurken ya sağda ya solda. Yukarı asla çıkmazlar.
Gözümü hafifçe açıp babama baktım. Ellerini kenetlenmiş beni izliyordu.
Diana : Yok artık...
Snape : Beni kandıramayacağını sana bir kez daha mı anlatmam gerekli? Bu arada sen uyandığın zaman sıçrıyorsun. Hemşire içerideyken zıplamandan anlamıştım zaten.
Gözümü geri kapattım ve başımı diğer yana yatırdım. Ağzımdaki çok rahatsız ediyordu. Onu çıkarmaya uğraştım.
Snape : Hayır. O duracak. Ciğerlerin kötü durumda. Fazla çıkarır kalırsan krize girersin.
Diana : Ciğerime ne oldu ki?
Snape : İçtiğin iksirlerdeki alev ve su mantarı birleşip bir duman yarattı ve bolca karbondioksit soludun. Hatta mideden de soludun. Rengin griye gidiyordu. Mideni yıkadılar. Muggle hastanesindeyiz.
Onaylar bir ses çıkarıp yeniden uyumak için bütün seslere kulağımı kapattım.Büyük bir rüzgar vardı. Geriye toz ve toprağı atıp görüşü engelliyordu. İlerlemek için büyük çaba sarf etmem gerekliydi. Hemen sağda bir mağara gördüm. İçeri adımımı atar atmaz aşağı düştüm ve tam Hogwarts arazisine giriş yaptım. Göle ilerledim. Karşıdaki gölde 10 adet renk ışık vardı. Beyaz, kırmızı, koyu mavi, gri, yeşil, siyah, pembe, açık mavi ve mor. Elimi oraya uzattığım an uçmaya başladım. Hızla ışıklara ilerledim. Suyun üstünde durdum. Suyun içinde bir kutu vardı. Işıklar bundan çıkıyordu. Onu almak için suya daldım. Ancak uyandım.
Elimi yüzüme attım ve ıslak, soğuk şeyi itmek için hamle yaptım.
Snape : Şşş! Ateşin gene yükseldi.
Gözümü araladım. Babam elindeki bezi alnıma bıraktı ve yan tarafa oturdu.
Snape : Birazdan akşam yemeğin gelecek. Serum olarak tabi ki.
Diana : Baba.
Snape : Ne?
Diana : Yüzme öğrenmem gerekli.
Snape : O nerden çıktı?
Diana : Lütfen...
Snape : Başka bir zaman.
Diana : Ama baba...
Snape : Şşş. Hayır dedim. Daha yataktan kalkamıyor, serumla yemek yiyor ama yüzeceğim diyor.
Moralim bozulmuştu. Başımı diğer tarafa çevirdim. Yatmaktan sıkılmıştım. Oturmak için hamle yaptım. Babam elini göğsüme koyup engelledi. O an göğsüme bir şeylerin takılı olduğunu hissettim.
Snape : Oturmana gerek yok. Sedyenin başını kaldıralım.
Babam sedyeyi ayarladı. Önlüğün içine baktım. Göğsüme bir şeyler bağlanmıştı.
Snape : Kalp atışın ve diğer şeyleri söylemek için. Elleme hiç bir şeye. Fazla hareketlisin.
Karşıdaki duvara baktım. Başımı öne eğdim. İçeri hemşire girdi. Elindeki 3 parça ilacı bir araya getirdi ve koluma taktı.
Hemşire : Akşam yemeğin. Bitince seslenin. Gelirim.
Başımı salladım. Seruma baktım. Babam gitse diyordum. Biraz yalnız kalmak istiyordum. Varlığı beni rahatsız ediyordu.
Snape : Aşağı inip biraz kahve alacağım.
Babam çıktı. Biraz bekledim. Tamamen sessizlik çöktüğü zaman göz yaşlarımı ve hıçkırıklarımı bıraktım. Bir süre sonunda ciğerim ve gözüm yanmaya başladı. İçeri babam elinde kahvesi ile girdi.
Snape : Ne oldu? Gene gözün kızarmış.
Diana : Yanıyor. Ciğerim de....
Babam önlüğümün önünü tutup içine baktı.
Snape : İğnelerden ikisi çıkmış. Nasıl başardın merak ediyorum. Tek yapman gereken yatmaktı. Bekle burada.Hemşire : Bir daha çıkmaz. Çok hareket etme.
Diana : Hareket etmedim ki?
Hemşire : Göğsünü hareket ettirdin mi? Derin nefes almak? Hıçkırmak gibi?
Başımı iki yana salladım. Ağlamıştım evet. Hemde hıçkırarak.
Hemşire : Bunları bir arkadaşım bağlamıştı. Mavi olanlar ona yeşil olanlar bana ait. Sağlam olmamış anlaşılan. Bir daha olmaz.
Hemşire serumu çıkardı. Yenisini taktı. Gözümü kapattım ve içime ağlamayı tercih ettim...
![](https://img.wattpad.com/cover/281818051-288-k400066.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Snape'in Kızı
FantasySize baba diyebilir miyim? Profesör dondu. Bana döndü. Gözü yaşlı gülümsedi. Tabi ki öyle diyeceksin. Diana 11 yaşına geldiğinde Hogwarts'tan kabul mektubunu alır. Küçüklükten beri aradığı babasının Snape olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda bir k...