Ben Diana SNAPE

905 56 4
                                    

Babam gülümseyerek yaklaştı. Gözümden akan yaşı sildi.
Snape : Artık döktüğün son göz yaşı bu olacak. Kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim.
Kendi göz yaşını da silip sol gözümü açtı.
Snape : Görebiliyor musun?
Diana : Açamıyorum bile.
Gözümü açtığını hissettim. Ancak her taraf simsiyahtı. Gülümsemem silindi.
Diana : Hayır..... Her taraf simsiyah.
Babam durdu. Gözümü kapattı. Bezi değiştirip yavaşça yanıma uzandı.
Snape : O kurtadama yaptıklarının cezasını vereceğim. Onunda gözünü kör edeceğim hemde ikisini de.
Alnımı öptü.
Snape : Ama şimdi senin güvende olduğunu bilmek istiyorum. Remus burada kalacak. Ve sen uyuyacaksın. Bakanlıkta davaya gireceğim. Kurtadamlar Azkaban'a gidecek ve yanına döneceğim. Tamam? Şimdi gözünü kapat ve ben dönüp seni  uyandırana kadar sakın açma.
Başımı salladım. Gözümü kapattım. Yavaşça yanımdan kalktı ve çıktı. Söz verdiğim gibi. Gözümü kapatıp uyudum.

Sesler ve Remus'un söylenmesi ile uyandım. Ama gözümü açmadım. Saat kaçtı bilmiyorum. Ama burnuma yemek kokusu geliyordu. Remus duyduğum kadarıyla zıplayarak (ayağını vurdu ultra zeki) yanıma geldi.
Remus : Diana. Uyan yemek geldi.
Diana : Hayır. Babam gelene kadar gözümü açamam.
Remus : Ama yemek yemezsen seni bırkatığına pişman olur ve üzülür.
Gözümü açtım.
Diana : Peki.
Doğruldum. Kollarımın bağlı olduğunu fark ettim.
Diana : Hey! Bunlar ne! Çıkarın! İstemiyorum!
Remus : Şşs! Sakin ol. Bu gece dolunay var. Kurtadam olacaksın. Bağlı kalman gerekli.
Diana : Ama.. Ama. Babam! Babam nerde!
Panikle kolumu çekip kurtulmaya çalışmaktan çarem yoktu. Zincirle bağlıydım. Kapı açıldı. Babam içeri gülümseyerek girdi. Beni görünce gülümsemesi soldu.
Diana : Baba! Çıkar bunları! Nolur!
Remus : Uzak dur Severus! Iksir vermeyecek ve dönüşüp dönüşmediğine bakacağız.
Snape : Asla! Bırak kızımı Remus!
Remus : Eğer ki kontrolsüz şekilde durursa bakanlık onu alır. Unuttun mu!
Babam koşarak geldi ancak Remus geçilmez bir duvar yaptı. Babamın sesini bile duymuyordum. Camdan duvara vurup duruyordu. Ve bağırıyordu. Remus bana döndü.
Remus : Biraz tehlikeli ama gerekli.
Beni cama çevirdi. Dolunay vardı. Titrediğimi hissettim. Kurtulmaya çalıştım. Kollarımı oynattım. Ancak başaramadım. Camın ötesinde babamın korkulu bakışlarını gördüm. Gözüm kızardı. İçimden gelen hisle bağırdım ancak güçlü bir uluma duydum. Remus önüme geldi. Elinde tuttuğu şeyi boğazımdan boşalttı. Gözüm kapandı. Bilincimde.

Yanımda yatan birisi saçımı okşuyordu. Nefesini yüzümde hissediyordum. Konuşmalar.
Dumbledore : Bunu yapacağınızı hiç düşünmezdim Bay Malfoy. Bir günde iki kez okula gelmeniz ve Diana'yı bakanlık tarafında korumanız. Çok iyi bir davranış.
Lucius : Ah tabiki Severus'un kızı hepimizin canı öyle değil mi? Onun için her şeyi yaparım. Kesinlikle. Şimdi bakanlığa gidip işleri halledeyim izninizle.
Bay Malfoy çıktı.
Dumbledore : Bu hiç iyi değil.
Snape : Uyanmadı. Uyanmadı. Hala. Remus neden yaptın bunu? İksiri başta vermeliydin.
Remus : Üzgünüm ancak bunu yapmalıydım.
Dumbledore : Diana şuan fazlasıyla büyük yükler altında. Son olayı bilmeyecek kesinlike. Duydun mu Severus? Kesinlike ne kadar yalvarsın ya da ağlasın asla bir şey deme.
Snape : Peki Profesör. Uyan kızım hadi.
Dumbledore : Ben odama gidip düşünmeliyim. Size iyi geceler.
Kapı kapandı. Gözümü açtım. Babam hızla doğruldu.
Snape : Kızım! İyi misin?
Diana : Baba.....Çok yorgunum.
Snape : Uyu meleğim. Kapat gözlerini.
Diana : Yanımdan gitme tamam mı? Sarıl bana.
Snape : Buradayım canım.
Sarıldı. Asla bırakmayacak gibi.

Sabah yine sesler ile uyandım. Anlaşılan hiçbir sabah sessiz bir şekilde uyanamayacaktım. Sargılı olan gözüm, ağrıyan boynum ile ben,hastane kanadında yatmaktan başka bir şey yapmıyordum. Babam uyumam gerektiğine inanıyordu bu yüzden iki gözümü kapatmıştı. Her ne olursa olsun uyumamı söyledi. Kendisi ise beni Remusla bırakıp ders vermeye döndü. Gilderoy Lockhart'ın kaçışı ile Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine Remus bakmaya başladı. Bir hafta sonunda hastane kanadından sol kolum sargılı şekilde ayrıldım. İlaç almamak için kaçarken yataktan düşmüştüm. Tamamen dağılmıştım. Gece hastane kanadından ayrıldım ve ilk iş banyo yaptım. Kolumu ıslatmamaya özen göstererek. Odama dönüp giyindim ve uzun aradan sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım. Perişan halde bir kolum kırık, sol gözümde göz bandı, alnımda küçük bir çizik ve yara, gözlerim kızarmış şekildeyim. Aynadan cama döndüm ve dışarıyı izledim. Kapım çalındı.
Diana : GİR!
Draco çekinerek odaya girdi.
Draco : Nasılsın?
Diana : Uyuman gerekmiyor mu? Saat gece 3?
Draco : Uyku tutmadı. Geldiğini gördüm. Kurt adam olmadın değil mi?
Diana :...........
Ona güvenebilir miydim?
Draco : Bana döner misin?
Babam aklını silebilirdi gerekirse. Arkamı döndüm. Draco beni incelemeye başladı. Yaklaşıp elini sol gözüme koydu.
Draco : Acıyor mu?
Diana : Hayır dokunduğunu bile hissetmiyorum.
Draco : Şey.... Vaftiz kardeşim olduğunu bilseydim sana asla kötü davranmazdım.
Diana : Vaftiz kardeş?
Draco : Snape benim vaftiz babam. Yani vaftiz kardeşiz. Benim babamda senin vaftiz baban.
Diana : Bundan bahsetmemişti.
Draco bir adım geri çekildi. Cebinden bir bileklik çıkardı. Bana uzattı.
Draco : Bir kardeşim olmasını isterdim. Vaftiz yada değil. Ona bunu verecektim. Şimdi kardeşim olduğuna göre. Bu senin için.
Bilekliği uzattı. Biraz durduktan sonra alıp bileğime taktım. Tahta boncuklardan yapılmıştı. Ortada ise yılan şeklinde bir boncuk vardı.
Draco : Umarım seversin.
Diana : Çok sevdim.
Draco yaklaştı. Daha sonra ise kollarını boynuma dolayıp sarıldı. Bende ona sarıldım. Kardeşini özlemiş gibi derin bir nefes çekti.
Snape : Draco?
Sarılmayı bırakıp kapıya baktık. Babam gelmişti.
Draco : Profesör....
Snape : Vaftiz kardeş olduğunu artık biliyor ha? Peki.
Babamın elinde bir set vardı. Zümrüt taşlardan yapılma bir set. Kırmızı cam kutu içinde. Babam onu masaya bıraktı ve kolunu kaldırıp altına girmemi bekledi. Yanına gittim. Kolunu omzuma indirdi.
Snape : Annenin seti. Seni evden çıkarmadan önce gözüme ilişti. Bilekliği bileğine taktım. İleride belki beni bulursun diye.
Sandalyede asılı duran çantamdan bilekliği çıkarıp yerine yerleştirdim.
Snape : Odanda durmasını ister misin?
Diana : Hayır. Senin odanda daha güvenli.
Gülümsedi. Seti eline aldı.
Snape : Odana dön Draco. Sende dinlen Diana. İyi geceler.
Draco ve babam odadan çıktı. Kapı kapandı. Kendimi yatağa bıraktım. Rowan hiç aklıma gelmemişti. Neden beni merak etmemişti. Belki de izin verilmemişti. Beni o halde görmesine izin vermemişlerdi. Sabah ilk iş onu bulmaktı.

Çantamı omzuma astım ve hemen odamdan çıktım. Yolda bana bakanlara takmadan yemek salonuna gittim. Gryffindor masasına göz attım. Harry ve diğerleri oturmuş düşünüyordu. Hermione'nin gözü yaşlıydı. Erika, Edyth ve Amelia ayrı masada mutsuz şekilde yemek yiyorlardı. Hermione geldiğimi gördü ve yüzünü gizledi. Aynı anda Ron ve Harry bana döndü. Gülümsediler.
Ron : Diana! Gel!
Yanlarına gidip oturdum.
Harry : Diana. İyi görünüyorsun.
Diana : Rowan nerede?
Harry : Rowan mı? Eeeeee...
Hermione : Onun anne babası bulunmuş ve Fransa'ya götürmek istediklerini söylediler. Bu yüzden bakanlıkta işleri var. Prinz olmaya..... Ama sen yalnız kalacaksın?
Diana : Hayır. Ben bir Prinz değilim.
Ron : Değil misin?
Diana : Evet değilim. Tanışalım.
Elimi Ron'a uzattım.
Diana : Ben Diana. Diana SNAPE.
Ron şaşkınlık içinde elimi sıktı. Harry ardından biraz daha sevecenlikle elimi sıktı. Hermione ise şaşıp kalmıştı.
Hermione : Snape senin baban?
Diana : Evet. Öyle. Şimdi. Soruyorum. Rowan nerede?
Sustular.........

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin