Barty : Ne?
Snape : Ne?
Diana : Ben..... Abimin sesini duyunca üçgendeki abim konuştu sandım. Ona koşup sarıldım. Ateşe düştük. Beraber....
Abim doğruldu. Beni yere bırakıp geri çekildi.
Barty : Ölecek miyim?...
Snape : Barty.....
Barty : Baba!
Abim hızla babamın bacağına sarıldı.
Barty : Baba ben ölmek istemiyorum! Hayır! Nolur bir şeyler yap! Ben ölmek istemiyorum!
Kenara çekilip dizlerimi karnıma çektim. Her şeyin sorumlusu yine bendim. Abimi ateşe iten bendim.
Snape : Seni koruyacağız Barty. Korkma. Diana. Soruma cevap ver. Karanlık Lord seçtiklerini kendi ateşe attığı zaman mı öldürüyor?
Diana : Bu ilk defa o-oldu.
Abim hala ağlıyordu. Babam yere diz çöküp ona sarıldı. Ayağa fırlayıp odadan çıktım.
Snape : Diana! Nereye gidiyorsun! Dışarısı şuan çok tehlikeli! Geri dön!Merdivenleri hızla çıkıp en üst kata gittim. Buralar tamamen boştu. Koridora gelince yavaşladım. Ağlayarak yürümeye devam ettim. Yorulmuştum. Kendimi bir sütunun yanına bırakıp dizlerimi karnıma çektim. Başımı dizime koyup sakinleşmeye çalıştım. Derken bir gürültü koptu. Başımı kaldırıp ayağa fırladım ve asamı çıkardım. Karşıdaki duvara bir şeyler oluyordu. Duvarda kapıya benzer ortaya çıktı.
Flashback
Voldemort : Oda gerçekten ona ihtiyacın olduğu zaman belirir.
Şimdiki zamanİhtiyaç odası olmalıydı. Bu demek ki diademi bulursam abimi kurtaracaktım. Hızla kapıyı açtım ve içeri girdim.
Harry :
Harry : Bakın! İsmi kayboldu! Haritada ismi kayboldu!
Hermione : Bunu nasıl yapabilir?
Diana'yı Voldemort ile gördüğümden beri onun bütün adımlarını takip ediyordum. Bazen bir tuvalete giriyordu ve adı kayboluyordu. Çapulcu haritasından bunu izliyorduk. Tuvalete gitmeden adı kaybolmuştu şimdi ise.
Ron : Belki Kim Olduğunu Bilirsin Sen ona bunu yapabileceği bir büyü öğretmiştir. Bir yere ışınlanıyordur.
Hermione : Hogwarts'ta ışınlanma sadece müdüre özel Ron. Bu imkansız.
Harry : Snape sizce bunu biliyor mu?
Ron : O Diana'nın babası. Onu gerçekten önemsiyor.
Hermione : Onu önemsediği onun hakkında her şeyi bildiğini açıklamaz.
Harry : Dumbledore'a iletelim. Hadi!Beklediğimden daha değişik bir yerdi. Her taraf eşyalarla doluydu. Eğer diadem buradaysa bütün günüm burada geçecek demekti. Etrafa bir göz attım. Sadece eşyalar. Etrafta gezinmeye başladım ve bir yandan geldiğim yolu unutmamak için asamla arkamdan parlayan bir iz bıraktım. Etrafta çok değişik eşyalar vardı. Acaba bunlar neden buraya getirilmişti. Derken gözüme oldukça büyük bir dolap çarptı. Yanına gittim. Tahtadan simsiyah bir dolaptı. İçini yavaşça açtım. Hiç bir şey yoktu. Neden bu dolap beni kendine çekmişti bilmiyordum. Diademi bulduğum zaman abim affedilir miydi onu da bilmiyordum. Dolabı kapatıp geri çekildim. Derin bir nefes alıp kendimden emin bir şekilde konuştum.
Diana : Hey Voldemort!....
Ses yoktu. Deliriyor muydum? Dışarıdan öyle gözüktüğüm kesindi.
Diana : Ah peki ımmm...Riddle! Riddle buraya gelebilir misin?
Keşke ilk önce Riddle'a gitseydim diye düşündüm.
Diana : Voldemort!
Yine sessizlik. Arkamı dönüp uzaklaşmak üzereyken bir ses duydum.
Voldemort : Evet Diana?
Yeniden arkamı döndüğümde Voldemort'u gördüm.
Voldemort : Sorun ne Diana? Bir ölüm senaryosu yazmaya çalışıyorum.
Gözlerine baktım. Ardından yere. Yavaşça önüne yürüdüm. Aramızda çok az bir mesafe bıraktım. Neden yaptığımı biliyordu buna emindim. Daha zihnbend'e alışamamıştım. O sadece yalvarmamı istiyordu.
Diana : Eğer diademi bulursam....
Gözlerim yaşarmıştı. Gözlerine baktım.
Diana :...Abimi kurtarabilecek miyim?
Sessiz kaldık. Voldemort soğuk gözlerle gözlerime bakıyordu. Duygu sömürüsü yapmıyordum. Çünkü Voldemort zaten duygusuzdu.
Voldemort : Diadem normal görevin için seçtiğim bir şey. Başka bir şey yaparsan bunu düşünürüm belki.
Diana : Nedir o?
Voldemort : Düşünürüm dedim Diana yapar değil.
Diana : Ben her şeyi yapmaya hazırım. Emrinizi bekliyorum.
Göz yaşlarım düşüyordu ama ben hiç ses çıkarmadım. Onun önünde dimdik durdum. Voldemort gözlerini kıstı.
Voldemort : Anka kuşunun bir tüyü....
Diana : Ne?
Voldemort : Anka kuşu.... Ve onun tüyü...
Diana : Anka kuşunu nerden bulacağım ve nasıl bir kuş onu bilmiyorum!
Voldemort : Neden bu kadar bilgisizsin?
Diana : Ben.... Görebiliyorsun.... Ben evlatlık şekilde büyüdüm... Normal olarak... İnsan gibi....
Voldemort : İnsanlar bile Anka Kuşu hakkında filmler çıkarıyorlar ve efsaneler yazıyorlar Diana.
Diana : Benim onlara ulaşacak gücüm yoktu.
Voldemort : Bu tarz şeyler için artık gücün var Diana. Ve daha fazlası. İlerleyen zamanlarda....
Voldemort yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Voldemort :....Çok daha fazlası.....
Geri çekildi.
Voldemort : Anka kuşu kırmızı bir kuştur ve Dumbledore birine sahip. Dumbledore soyundan herkese gelen bir kuş.
Diana : Dumbledore.....
Voldemort yavaşça buhar olurken bende tüm hızımla onun buharının arasından koşarak izi takip etmeye başladım. Çıkışı bulup son hızla ihtiyaç odasından çıktım.Geride dolabın olduğu yerde
Aniden bir buhar ortaya çıkar. Simsiyah bir buhar.
Tom : Diana!
Tom etrafına bakar.
Tom : Eeee? Beni çağırmamış mıydı? Ya da..... Bir şeyler mi kaçırdım? Diana?
Tom etrafta yürümeye başlar. Derken karşısına cam bir dolap çıkar. İçinde kayıp diadem vardır. Tom dolabın içinden onu alır. Henüz onun kayıp diadem olduğunu bilmemektedir.
Tom : Ah... Diana bunu sever kesin.
Tom yeniden buhar olup sırlar odasına döner.Son hızla tuhaf kuşun olduğu heykelin önüne geldim.
Diana : Limon Şerbeti!
Heykel dönerek bir merdiven oluşturdu. En üst basamağa atlayıp hızla yukarı çıktım. Kapının önünde nefeslendim. Kapıyı çaldım.
Dumbledore : Girin!
Kapıyı açıp içeri girdim ve yeniden kapattım.
Diana : Profesör biliyorum değişik bir geliş ama acilen konuşmamız gerekli ve sizden bir şey istemeye....
Arkamı döndüğümde Harry, Hermione, Ron, Abim ve babam oradaydı. Abim tam tamına bir zırh giymişti. (hayal edin ayol çok iyi) Babam sandalyede oturmuş Harry ve diğerlerini dinliyordu. Ben gelince susmuşlardı.
Diana : Şey..... Yanlış zaman mı acaba.... Ama acil de?....
Dumbledore : Gel Diana.
Yavaşça onlara yaklaştım. Abime daha bakamazdım. Onu kurtarmadan olmazdı. Babam da aynı şekilde.
Diana : Profesör. Konuşmamız gerekli. Şey... Özel olarak.
Hermione : Özele saygı tabi ki!
Hermione'nin sesi gerçekten yüksek ve kızar şekilde çıkmıştı. Onlara ne oluyordu.
Ron : Şey neden ona sormuyoruz?
Harry Ron'un karnına dirseğini sertçe indirdi.
Diana : Neyi sormuyorsunuz?
Harry : Seni pek ilgilendirmez!
Ron : Onunla ilgiliydi hani?
Hermione Ron'un kafasına elinde tuttuğu değişik kağıtla vurdu.
Dumbledore : Konuşalım Diana.
Harry : Ama Profesör anlatacaklarımız bitmedi!
Dumbledore : Profesör Snape'e anlatmaya devam edin ve tabi ki Barty'e de.
Dumbledore merdivenlere doğru yürüdü ve yukarı çıkmaya başladı.
Dumbledore : Eee Diana gelmiyor musun?
Donmuştum. Bu sözle kendime geldim ve Profesörün peşinden koştum. Merdivenin başında pelerinime basıp dizlerimin üstüne düştüm. Babam başını kaldırıp baktı ve abim zırhın hareket kapasitesini zorlayarak bana döndü.
Dumbledore : Oppss! Dikkatli ol!
Diana : Tamam geldim!
Aynı hızla yukarı emekleyerek çıktım.
Dumbledore balkonun kenarına gitti ve bana döndü.
Dumbledore : Dinliyorum Diana ama önce biraz buraya gel ve manzaraya bak.
Dumbledore'un yanına gittim. Manzara gerçekten güzeldi. Göl, orman her şeyiyle harikaydı.
Dumbledore : Eee Diana?
Diana : Şey.. Yani. Nasıl anlatsam. Kısaca.... Bana bir Anka Kuşu tüyü lazım.
Dumbledore : Bu ne için gerekli Diana?
Diana : Bunu.... Söyleyemem.... Siz beni anlıyorsunuz... Sebebini yani.... Lütfen.... Buradaki tek Anka kuşu sizinmiş. Biliyorum biraz bencil bir istek gibi. Pat diye konuşmanızın ortasında dalmam, okula baskınların olması, kurt adamlar hepsi benim suçum ama gerçekten....
Dumbledore : Hayır Diana. Senin suçun değil. Tom'un suçu.
Diana : Tom Ri? Yani! Tom?
Dumbledore : Tom Marvolo Riddle, Voldemort'un asıl adı.
Diana : Ne?
Dumbledore : Evet. Voldemort'un asıl adı bu. O sonradan bir kodlama yaptı.
Diana : Tom.....
Dumbledore : Neyse. Ne istemiştin. Ah! Bir Anka Kuşu Tüyü. Al bakalım.
Dumbledore kolunu dışarı uzattı. Uzaktan bir kuş sesi geldi. Sonra uzaklardan kırmızı renkli bir şey belirdi. Gittikçe yaklaştı ve kuş görünümünü aldı. Kuş gelip Dumbledore'un koluna kondu. Gerçekten çok asil bir kuş gibi duruyordu.
Dumbledore : Diana. Anka Kuşum Fawkes.
Diana : Merhaba Fawkes.
Yavaşça Fawkes'ın gagasını okşadım.
Dumbledore : Sana Anka Kuşlarını uzun uzun anlatmak isterim. Pek şey bilmiyor gibisin. Lütfen bu gece odama gel. Konuşalım.
Diana : Tabi Profesör! Geleceğim.
Dumbledore yavaşça Fawkes'ın bir tüyünü çekti. Tüy kopup geldi ve Fawkes'ın canı hiç acımışa benzemiyordu.
Dumbledore : Acelen var gibi. Bunu al.
Fawkes'ın tüyü yeniden ortaya çıkmaya başladı.
Dumbledore : Bunu da akşama konuşuruz.
Diana : Harikasınız Profesör!
Dumbledore : Asıl sen harikasın Diana. Çok güçlüsün. Zorlukları nasıl atlatacağını iyi biliyorsun. Sadakat ve sevgi dolu bir kalbin var.
Gülümsedim. Dumbledore da gülümsedi.
Dumbledore : Eee hadi artık....
![](https://img.wattpad.com/cover/281818051-288-k400066.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Snape'in Kızı
FantasiaSize baba diyebilir miyim? Profesör dondu. Bana döndü. Gözü yaşlı gülümsedi. Tabi ki öyle diyeceksin. Diana 11 yaşına geldiğinde Hogwarts'tan kabul mektubunu alır. Küçüklükten beri aradığı babasının Snape olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda bir k...