8.Bölüm "Mesafeler"

890 69 18
                                    

İçimden bir ses bunun doğru olmadığını söylüyordu. Zaten başıma ne geldiyse o sesi dinlediğim için gelmişti. Ama yine de susturamıyordum bu sesi. Yine ruhumu ele geçirmişti.

Çınar'ın evindeki misafir odasında gözlerimi açtığımda güneş doğmak üzereydi. Yanımda uyuyan Miraç'a baktım. Çok derin bir uykuda olduğu kesindi.

Sağa döndüm, sola döndüm, masadaki sudan bir bardak içip geri yattım ama boş! Tekrar uyuyamıyordum işte. Bir süre yatakta bacaklarımı karnıma doğru çekip oturdum. Dün hayatımın en kötü gününü yaşamıştım. O kara günü unutarak yoluma devam etmeye kararlıydım. Önüme çıkan engeller beni bu yaşıma kadar hayallerimden uzaklaştıramamıştı. Bundan sonra da beni durduramazdı. Bu kolejde okumak benim için bir şanstı. Üniversiteyi de Yücetan mirasının ortağı olduğum için değil, çok çalıştığım için kazanacaktım.

Uyumak için yaptığım şeylerin fayda etmediğini görünce aklıma yapmamam gereken birşey geldi. Herkes uyuyordu ve sessizce odadan çıkıp Çınar'ın evini dolaşabilirdim. Onun nasıl biri olduğunu, ailesini, evini öyle çok merak ediyordum ki daha fazla dayanamadım. Yataktan yavaşça kalktım ve Miraç'ın yanına gidip uykusunun derinliğini test ettim. Kesinlikle ölü gibi uyuyordu.

Kapıyı mümkün olduğunca yavaş açıp kapattım. Odadan çıktıktan sonra da tekrar kapıyı dinledim. Miraç'dan ses yoktu.

Misafir odasının bulunduğu kat zemin kattı. Büyük bir salona açılıyordu. Etrafta ne var ne yok doğru düzgün göremiyordum bile. Yine de ışıkları yakamazdım. Biraz ilerledikten sonra mutfağı gördüm. Mutfak, neredeyse bizim evin tamamı kadardı. Mutfağın büyüklüğü beni şaşırtırken bahçedeki lambaların ışığı sayesinde etrafı daha iyi görmeye başladım. Mutfaktan çıktıktan sonra yan tarafta büyük merdivenler vardı. Zaten asıl önemli olan üst kattı. Bu katta sadece salon, mutfak ve misafir odası vardı. Benim öğrenmek istediklerim bu katta olamazdı.

Merdivenlerden usul usul çıkarken arkama dönüp salonu tekrar kontrol ettim. Hiç hareket yoktu. Merdivenler de iki kattan oluşuyordu. Merdivenlerin ilk 10 basamağını çıktıktan sonra küçük bir düzlüğe ayak bastım. Burada da bir balkon vardı. Pencereden baktığım zaman dışarıda duran devasa havuzu ve onu çevreleyen ağaçları gördüm. Hayatımda gördüğüm en güzel bahçeydi.

Merdivenlerin ikinci kısmından çıkarken heyecanım iki katına çıkmıştı. Bu yaptığımın doğru olmadığını bilmeme rağmen kendime engel olamıyordum. Güneşin tamamen etrafı aydınlatmasına az kalmıştı ve bir an önce merakımı gidermeliydim.

Nihayet ikinci kata ulaştığımda bu katın da çok büyük olduğunu düşündüm. Burası alt kata göre daha aydınlıktı. Bu katta neredeyse 10 tane kapı görünüyordu ve bu kapıların arkasında ne olduğunu bilmiyordum. Sonuçta bu eve gelir gelmez misafir odasına girmiştik ve yemek bile odaya gelmişti. Etrafı görme fırsatım neredeyse hiç olmamıştı.

İlk kapıya doğru yaklaşırken nefesim bile titriyordu. Kapıyı açarken hiç ses çıkarmamaya özen göstermiştim. Bu odanın da bir misafir odası olduğunu anlamam uzun sürmedi. Cenker burada uyuyordu. Onu uyandırmadan tekrar kapıyı kapattım. İkinci odanın kapısını açmaya çalışırken bu odanın kilitli olduğunu farkettim. Bu odada ne olabilirdi ki? Belki de gizli şeyler vardı. Ya da kullanılmadığı için kilitliydi. Üçüncü odanın kapısını açınca içerinin çok aydınlık olduğunu farkettim. Beni asıl şaşırtan şey bu odada bulunan kupalar, madalyalar ve başarı belgeleriydi. O kadar fazlaydı ki bunların hepsi bir kişiye mi aitti anlayamıyordum. Masaya yaklaşıp kupalardan birini elime aldım. Bu kupa, Çınar'ın atletizmde birincilik kupasıydı. Tarihe bakılırsa 4 yıl önce almıştı bu kupayı. Sonra başka bir kupaya baktım. Bu da tenis dalındaydı. Neredeyse her sporda madalyası vardı ve hepsi birincilikti.

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin