27. Bölüm "Rüya Gibi"

463 37 4
                                    

"Gözlerimi açtığım her sabah, yanına uzandığım her gece, nefes aldığım her saniye, hastalıkta, sağlıkta, tartıştığımızda, birlikte kahkahalara boğulduğumuzda, ağladığımızda, ikimizin bir parçası olan kızımızı seyre daldığımızda, ömrümün her saniyesinde... Hayatımın en büyük parçası sen olacaksın ve bu hiçbir zaman değişmeyecek. Seni ve kızımı sonsuza dek koruyacağım. Seni seviyorum, Selin Yılmaz... Sevgilim, eşim...İyi ki varsın..."

Alkış sesleri öyle içten ve kuvvetliydi ki, sanki ellerimizi her çırpışımızda Amsterdam'ın sokaklarına mutluluk salıyorduk. Cenker, kız kardeşimin ona aşkla bakan gözlerindeki yaşları silerken, ona bu cümleleri söylemişti. Sanki kendimi bir anda bir masalın içinde buluvermiştim. Her şey o kadar anlamlı ve olması gerektiği gibiydi ki... Uzun zaman sonra ilk kez her şeyin 'yolunda' olduğunu hissediyordum. Doğru yolda, doğru insanlarla birlikteydim. Selin'le geçirdiğim dolu dolu o iki yıla baktığım zaman, onun bir parçasının hep eksik kaldığını görebiliyordum. Ama artık öyle değildi. Artık sevdiği adamla birlikteydi, bir ailesi vardı. Tıpkı benim kalbimin yarısını yeniden bulduğum gibi, Selin de diğer yarısını bulmuştu. 'Şu an' tam da içinde olmak istediğim andı. Benim için artık olacak hiçbir şeyin bir önemi yoktu çünkü fazlaca bir beklentim de yoktu. Çınar'ın sevgilim olmasını, onun nişanlısını terk edip bana dönmesini, sürekli yanımda olmasını istemiyordum. Asıl istediğim şey, katlandığım tarifsiz acının bir anlamı olmasıydı. Çınar beni seviyordu ve bu kez bu gerçeğe hiçbir zaman inanmadığım kadar inanıyordum. Neden bir başkasıyla olduğu, neden geri gelmediği benim için önemli değildi. Evet, gerçekleri öğrenecektim. Bütün bunların sebebini öğrenecektim ama Çınar'ı geri getirmek için çaba sarf etmeyecektim. Göğsümü sıkıştıran yorucu ama bir o kadar vazgeçilmez olan bu his, bana yetiyordu. Bu öyle bir histi ki, dünyanın en yüksek noktasında durup asla düşmeyeceğini bilmek gibiydi. Korkuyu ve acıyı tüm saflığıyla hissetmek ama asla zarar görmemekti. Sarsılmak ama düşmemek...Yenilmek ama pes etmemek... Çınar Arslan'ın hayatımda olduğu üç yıl boyunca, bana hissettirdiği o eşsiz duygular bunlardı. Her şey birbirine tezat ama bir o kadar da netti. Dengemi kaybediyordum ama bu hoşuma gidiyordu. Çınar'a aşıktım ve onun beni sevdiğini bilmek, ölmek için yalvardığım her ana değmişti.

"Seni seviyorum Cenker. Seni her zaman çok sevdim. Seni her zaman herkesten daha çok sevdim.Kolejde oturduğun o sırayı sevdim. Ders dinlerken dirseklerini sıraya dayayıp uzaklara dalmanı, üniformanı, tek omzuna astığın çantanı, okuduğun Dan Brown kitaplarını, okul takımındayken defalarca kez vurduğun o topu sevdim. Bazen çocuk gibiydin, bazen fazla yetişkin... Benim için hiç gerçek olmayacak gibi gelen bir hayaldin. Kalbimin içinde bir yerde büyüdükçe büyüdün. Öyle çok doldurdum ki içimi seninle, benim için bir lise aşkından çok daha fazlası olduğunu anladım. Baktığım her yerde sen vardın ve hep bu günü bekledim. Sen de iyi ki varsın, sevgilim... Bana dünyanın en güzel hediyesini verdin ve şimdi de sen yanımdasın. Nefes aldığım sürece ben de senin her zaman yanında olacağım."

"Vay canına," diye fısıldadım, boğazım düğüm düğüm olurken. Yavaşça arkamı döndüm ve gözyaşlarımı kimseye göstermeden çabucak sildim. Selin, gözyaşlarımı fark edince kollarını iki yana açtı ve ona sarılmam için bana zaman tanıdı. Yüzümde buruk bir gülümsemeyle kollarımı Selin'e doladım ve ona sımsıkı sarıldım. "Çok mutlu ol," dedim, dudaklarımdan kaçan haylaz bir hıçkırığın ardından. "Yüzün hep gülsün, olur mu? Sen ihtiyacın olan o mucizeyi buldun. Kalbindeki o güzelliği hayatın boyunca kaybetme."

"Sen olmasan ne yapardım?" Selin de tıpkı benim gibi gözyaşlarını tutamıyordu. Narin parmakları saçlarımı okşarken, geri çekilip onun gözyaşlarını sildim. "Herkese yaptığın gibi, benim hayatıma girdin ve beni de değiştirdin. Sen benim başıma gelen en güzel şeylerden birisin. Benim kardeşim olduğun için öyle şanslıyım ki..."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin