36. Bölüm "Dağ Evi"

664 49 4
                                    

Arabanın camından gökyüzüne bakarken gözlerim kapanmak üzereydi. Yorgundum. Keşke inandığımız, önem verdiğimiz duyguları başkalarına da kanıtlayabilseydik diye düşündüm. O zaman herşey daha kolay olmaz mıydı? Ablam Çınar'ı ne kadar çok sevdiğimi anlamış olurdu ve ben böyle arada kalmamış olurdum. Şimdi ne olacaktı? Ablam ne diyecekti? Daha da önemlisi, ablam anneme söylediğinde annem ne tepki verecekti? Bilinmezlik.

Eve döndüğümüzde saat epey geç olmuştu. Cenker, ablamı, beni ve Miraç'ı eve bırakmıştı. Gerçekten bunu sürekli yapıyordu ve kendimi Cenker'e karşı borçlu hissediyordum.

Eve adım atana kadar ablam bu gece ile ilgili tek kelime etmedi. Çınar ve benim sevgili olduğumu öğrendikten sonra ona bir açıklama yapamamış, kem küm etmiştim. Ablam da en azından orada bizi daha zor bir duruma düşürmemek için üzerime gelmeyip çalışmaya devam etmişti. Zaten Çınar da şarkıyı söyledikten sonra yorgun olduğunu, bugün bu sürprizle idare etmem gerektiğini, yarın çok daha iyi şeyler olacağını söyleyip gitmişti. Eğer gitmeseydi ablam daha büyük tepkiler verebilirdi.

Odama adım attığımda sanki hiçbir şey olmamış gibi suratımda aptal bir ifadeyle dolaşıyordum. Çınar, "Yarın daha iyi şeyler olacak." derken neyi kastetmişti? Yarın yine kalbimi, içimi mi titretecekti? Daha ne yapabilirdi ki?

Ablam hiç vakit kaybetmeden peşimden geldiğinde Miraç da yanımızdaydı. "Annem uyumuş," dedi ablam odamızın kapısını kapatırken. "Dua et." dedi kaşlarını çatarak.

Yatağıma oturup sadece dinlemeyi, onu ikna edebilecek birşey söylemeyi düşündüm ama bulamadım. "Abla," dedim sıkıntıyla. "Önce beni dinlesen, olmaz mı?"

"Neyi dinleyeceğim?" dedi ablam. Sesini yükseltmişti. Sonra bunu fark edip biraz daha sessiz konuşmaya başladı. "O adamın sana ne yaptığının farkındasın değil mi Nisan? Bunu görebilecek mantığa sahipsin yani, değil mi?"

"Bunun mantıkla alakası yok," diyerek kendimi savundum. "Haklısın, Çınar iyi bir başlangıç yapmadı abla. Peki bilmeden etmeden onu yargılamaya devam etmek ne kadar doğru?"

"Sen delirdin mi Nisan? İnsan birkaç ayda ne kadar değişebilir ki?"

"Bana değer veriyor," dedim iç çekerek. "Beni önemsediğini hissettiriyor abla. Hem ben onu-"

"Sus," dedi ablam parmağını bana doğrultarak. "Sakın o cümlenin devamını getirme. O adamı bana savunmaya kalkma."

"Abla ben mutluyum anlıyor musun? Hayatımda ilk defa," dedim yutkunarak. "İlk defa aşık oldum. Bunu değiştiremem, değiştirmek de istemiyorum."

"Seni yine kandırıyor," dedi ablam kollarını göğsünde birleştirdiğinde. Kendinden emin bir şekilde başını aşağı yukarı sallıyor, odanın içinde oradan oraya yürüyordu. "Bulut sayesinde seni kandırmayı başaramadı, ailemize zarar veremedi. Sırf bu yüzden bir kez daha deniyor ve sen de bunu göremeyecek kadar aptalca davranıyorsun."

"Ben aptal değilim," diyerek ayağa kalktım. "Haklısın, kandırıldım. Sizi tehlikeye attığımın da farkındayım. Ama bu kez durumlar farklı. Çınar değişti, bunu görebiliyorum."

"Öyle şarkı söyleyerek, sürprizler yaparak benim saf kardeşimi kandırabilir ama beni kandıramaz. Yarın o pislikle konuşup bunun hesabını soracağım."

"Ona pislik deme abla," dedim. Sesim titremişti. Kendimi kanıtlamaya çalışmaktan yorulmuştum artık. "Lütfen ona böyle şeyler söyleme. Bana biraz olsun güvenseydin belki senden saklamak zorunda kalmadığım şeyleri öğrenirdin. O zaman Çınar hakkında yanılmış olduğunu anlardın."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin