16. Bölüm "Beyaz Yalan"

444 36 5
                                    

ÖNEMLİ!!! Arkadaşlar bundan sonra her bölüm başında bir etkinlik yapmaya karar verdim. Bazen bir fotoğraf hakkında yorumlarınızı isteyeceğim, bazen de sorular sorup fikirlerinizi alacağım. Lütfen herkes katılsın...

O halde ilk etkinliğimizi yapalım: Yücetan Ailesini nasıl buluyorsunuz? En çok kimi ya da kimleri seviyorsunuz? Yorumlarınızı buraya yapabilirsiniz.

O halde ilk etkinliğimizi yapalım: Yücetan Ailesini nasıl buluyorsunuz? En çok kimi ya da kimleri seviyorsunuz? Yorumlarınızı buraya yapabilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

••

Havaya, içime işleyen, önüne geçilemez, keskin bir rüzgar hakimdi. Belki de bu yalnızca Çınar'ın rüzgarıydı. Onun hayatıma kattığı sert, soğuk ve keskin rüzgar yüzünden bir duygudan başka bir duyguya sürüklenip duruyordum. Kalbim, onun ellerinin arasında hayatta kalmaya çalışıyordu ve ben onun darbelerine karşı bağışıklık kazanmaya çalışıyordum. "Canımı acıtıyorsun," dedim, onun beni çektiği yönün aksine doğru adım atarken. "Kolumu bırak, lütfen! Ne söyleyeceksen söyle, tamam mı? Ben buradayım, yeter ki beni zorlama. Bu...bu şekilde olmasın."

Bileğimi kavrayan güçlü parmakların yavaşça gevşediğini hissettim. "Tamam," dedi başını hızlı hızlı sallayarak. "Senin istediğin gibi olsun. Gidiyoruz, tamam mı? Seninle konuşacaklarımız var."

"Nisan hiçbir yere gitmiyor."

Gözlerimi kapattım. Yapma Özgür. Bunu sakın yapma. İşleri daha fazla zorlaştırmak istemiyordum. Bu geceyi bu şekilde noktalamak istemiyordum. Çınar'ın arabasının yanındaydım, bakışlarımı Özgür'e çevirdim. "Sorun yok Özgür," diye fısıldadım. Sesim titriyordu. "Gerçekten sorun yok. Sadece onunla konuşmam gerekiyor. Arabamı almaya döneceğim, tamam mı? O zaman bütün bunları konuşuruz."

Özgür'ün gözlerini öfke bürümüştü. "Onu bu şekilde götüremezsin," dedi Çınar'a bakarak. "Sen kim oluyorsun ki? Ona böyle davranamazsın!"

Çınar arabanın kapısını açmak üzereyken durdu ve Özgür'e döndü. Yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirerek arabaya yaslandı. "Sen mi karar vereceksin?" diye sordu. "Nisan'a nasıl davranacağıma sen mi karar vereceksin?"

Özgür Çınar'ın tam karşısında duruyordu. Elleri kolları sürekli hareket halindeydi, öfkeden gözü dönmüştü. "Kimse kimseye böyle davranamaz," dedi soluyarak. "Sen kendini ne sanıyorsun?"

Çınar işaret parmağını ona doğrultarak, "Sen bu işe karışma," dedi. Bu sesi iyi tanıyordum. Bu ses, Çınar'ın sabrının tükendiğini dışa vuran sesti. Bu ses, Çınar'ın gözlerindeki nefretin dudaklarında şekil bulmuş haliydi. "Burnunu daha fazla şeye sokmadan arkanı dön ve buradan hızla uzaklaş. Aksi takdirde olacaklardan ben sorumlu değilim."

"Senin tarzın da bu ha?" diyerek öne atıldı Özgür. İstemsizce harekete geçtim ve ikisinin arasına girdim. Ellerim Çınar'ın göğsüne dayanmıştı ama gözlerim Özgür'ün gözlerini bularak ondan anlayış bekliyordu. "Lütfen Özgür," diye fısıldadım. "Bu gece kavga istemiyorum. Onu dinleme tamam mı? Onu dinlemek zorunda değilsin."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin