25. Bölüm "İtiraflar"

805 55 23
                                    


"Nereye gittiğimizi söyleyecek misin artık?"

Cevap vermedi. Yüzünde en ufak bir ifade yoktu. Arabaya bindiğimizden beri de konuşmuyordu. Kollarımı göğsümde birleştirdikten sonra homurdanarak arkama yaslandım. Bencil. Herşeyi zorla yaptıracaksın hep değil mi?

Yaklaşık 5 dakika geçtikten sonra arabayla girdiğimiz sokaklar bana tanıdık gelmeye başladı. Duvarları, köşeleri, parkları.. Çocukken bahçesinde koşturduğum, kırmızı renkli okul binasını gördükten sonra emin oldum; burası benim mahallemdi.

Daha birkaç ay geçmesine rağmen uzun zamandır buralara uğramamış, yüz çevirmiş gibi hissediyordum. Oysa bu sokaklar benim kendimi en huzurlu hissettiğim, istediğim gibi davranabildiğim yerlerdi.

"Buraya neden geldik Çınar?"

Çınar biraz daha gittikten sonra büyük bir ağacın altına arabayı park etti. "Burayı hatırlıyor musun?"

Başıyla işaret ettiği yöne baktım. Eski evimizin birkaç sokak altıydı burası. Çınar'ı ilk gördüğüm gece, bu durakta çaresizce otobüs bekliyordum. "Hatırlıyorum."

Sesim, neredeyse kendim bile duyamayacağım kadar kısık çıkmıştı. Tabi bir yandan da buradaki varlığımızı sorgulamaya devam ediyordum.

"Burası, seni ilk gördüğüm yer." dedi Çınar. Başıyla durağı işaret etmişti. "Ve seni tanımıyordum." diye ekledi.

"Sana inanmıyorum."

"İnanıp inanmamak sana kalmış."

"Sana inanıp inanmamam umrunda değilse beni neden buraya getirdin Çınar?"

"Ben sadece sana gerçeği söyledim. Hiçbir zaman seninle oyun oynamak istemedim. Peşimden gelen, yanımda olmak için can atan sendin, unuttun mu?"

İçimde giderek büyüyen öfke belki de taşma noktasına gelmişti. Sesim titriyordu. "Ben, ben mi senin yanında olmak için can atıyordum?"

"Öyle."

Sanki boğazıma bir kıvılcım yapışmıştı ve Çınar konuştukça bu kıvılcım canımı yakıyordu. "Seni önemsediğin falan yok. Ben.. sana güvenmiştim. Seninle uyuduğum için pişman olmamıştım. Ya sen? Sen ne yaptın? Beni kirli bir oyuna alet ettin."

Çınar, dakikalardır yumruk yaptığı elini sert bir şekilde cama geçirdi. Beklemediğim anda gelen bu tepki beni hem korkutmuş hem de şaşırmıştı.

"Bu yüzden mi kendini başkalarının kollarına attın?"

Söylediği her kelime, her cümle sanki beni incitmek için çıkıyordu dudaklarından. Dudaklarımın titremeye başladığını hissettim ve gözlerimi sıkıca kapattım. "Senden gerçekten nefret ediyorum. Ama en çok.. en çok kendimden nefret ediyorum. Senin gibi birine inandığım için.."

"İn arabadan."

"Ne?"

Çınar gözlerini büyük bir umursamazlıkla yüzümde gezdirdi. Bakışlarıyla beni küçümsüyor, yaralamaya devam ediyordu. "Arabadan in dedim." diye tekrarladı. Gerçekten bu kadar vicdansız olabilir miydi?

"Beni buraya sen getirdin Çınar. Gelmem için zorladın. Şimdi de kovuyor musun?"

"Herşeyi başa alıyorum diyelim. Birbirimizi tanımıyoruz anladın mı? Bu gece seni kurtarması gereken ben değilim. Artık hayatında olmayacağım."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin