1. Bölüm "Gölge"

624 44 6
                                    

(Nisan Akın&Mert Parlak)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Nisan Akın&Mert Parlak)

••

Gözlerimi açtığımda kan ter içinde kaldığımı fark ettim. Gördüğüm kabusun etkisiyle yatağımda hızlıca doğruldum ve kendime gelebilmek için derin bir nefes aldım. Odamın içi karanlıktı, anlaşılan akşam olmuştu. Yatağımın yanındaki komodine uzandım ve gece lambasını yaktım. Kaç saattir uyuduğumu bile bilmiyordum. Tek bildiğim başımın korkunç derecede ağrıdıydı.

Gözlerimi ovuşturarak odamdan çıktım ve salona doğru yürümeye başladım. Beliz'in kahkahaları televizyonun sesine karışmıştı. Keyfi çok yerindeydi. Sanırım yine aynı çizgi filmi izliyordu. Salonun kapısına gelince onlara görünmeden bir süre dikildim. Selin, Beliz'in televizyona dalmasını fırsat bilmiş ona meyve yedirmeye çalışıyordu.

"Aç ağzını anneciğim. Hammm! İşte böyle! Aferin benim güzel kızıma."

Beliz ellerini birbirine vurarak alkış yaptı. Sonra aynı anda ikisi de beni fark etti. "Uyanmışsın," dedi Selin. İçeri girip pencerenin önündeki tekli koltuğa oturdum ve başımı arkaya yasladım. "Kaç saattir uyuyorum ben?"

"On altı saat falan oldu."

İç çektim. "Ciddi misin? Oldu mu o kadar?" Doğrulup dizlerimi kırdım ve karnıma doğru çektim. "Başım çatlıyor."

"Uykuya ihtiyacın vardı," dedi Selin. "Günlerdir doğru düzgün uyumuyordun. Toparlanacaksın, merak etme."

Ona buruk bir gülümsemeyle baktım ve başımı yavaşça salladım. Annemi kaybedeli tam sekiz gün olmuştu. O kadar zor bir sekiz gün geçirmiştim ki doğru düzgün uyumamış, yiyip içmemiştim. Babam dört gün önce Türkiye'ye dönmüştü. Burada dört gün geçirmiş olması bile mucizeydi. Neyse ki cenazeye katılma nezaketini göstermişti(!)

Annem beni uzun zaman sonra ilk kez aramıştı iki gün önce. Çok tuhaf değil mi? Annemi kaybettiğimi, ardından da annemin beni başsağlığı için aradığını söylüyordum. Bu o kadar zor geliyordu ki bana, işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Bir anda kendime yeni bir hayat kurmuştum. Ama uzun zaman sonra beni büyüten, beni bu yaşıma getiren kadının sesini duymak canımı yakmıştı. Eminim ki onun canı daha fazla yanıyordu. Yokluğuma alışması ne kadar zor olmuştu kim bilir? Peki ya ben alışabilmiş miydim? Annemi, ablamı, arkadaşlarımı kaybetmek beni etkilemiş miydi? Elbette etkilemişti. Ben değişmiştim. Kayıplar, insanı başka biri olmaya zorluyordu. Artık geçmişten, acı çekmekten, yalandan korkan o kız çocuğu değildim. Artık ayaklarım yere daha sağlam basıyordu. Güçlü olduğumu hissedebiliyordum. Belki bu yüzdendir bilmiyorum, annemin cenazesinde ağlayamadım. Çoğu zaman kalbimin bir buz kütlesine dönüştüğüne inanıyordum. Yanımda olan insanları sevsem bile, eski Nisan'ın hissettiği sevgi gibi değildi bu sevgi. Sonsuza dek bu şekilde mi yaşayacağım, emin değildim.

"Bir mail geldi sana uyurken," dedi Selin. Göz ucuyla kırmızı koltuğumuzun üstünde duran diz üstü bilgisayarımı işaret ediyordu. "Açıp okumadım ama. Bir bak istersen. Belki önemlidir."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin