2. Bölüm "Umut"

533 43 1
                                    

Not: Bu harika kapak için Beyzanur Yavuz'a teşekkürler ve kucak dolusu sevgiler💖

Bundan böyle yeni bölümler 'pazartesi' günleri gelecek, bilginiz olsun.

••

Yağmur damlalarının pencerede çıkardığı tok sesleri hayranlıkla dinliyordum. Gök, öyle bir gürlüyordu ki sanki yeryüzüne tüm varlığını boşaltmak istiyordu. Bir ara pencereleri açıp yağmur kokusunu içime çektim, ardından Tuna'yı üşütmemek için geri kapattım. Son iki saatte yaşadıklarımız inanılmazdı, kabus gibiydi sanki. Tuna'ya çarpmış, onu yaralamıştım. Hastaneye gelene kadar zaman öyle bir geçmişti ki, gözümü kapatıp açmak bile sanki yıllarımı aldı.

"Abim hayatta."

Bütün hücrelerimi sarıp sarmalayan bir karanlık vardı. İki kelime. Sadece iki kelime, insanı nasıl böyle sarsabilirdi ki? Gerçek olmadığını biliyordum, Tuna'nın bilincini kaybettiğinin farkındaydım. Ama yine de huzursuz olmuştum, kendimi iyi hissetmiyordum.

Doktorlar Tuna'yı sadece bu gece gözetim altında tutacaklarını söylemişlerdi. Önemli bir şeyi yoktu, sadece bilincini kaybettiği için önlem almak istiyorlardı. Başındaki yaranın durumu da ciddi değildi. Geriye kalan tek şey, onun gözlerini açmasını beklemekti. Bu süre içinde Selin'le en az on kez telefonda konuşmuştuk. Selin ve Beliz'i bıraktığım yere geri dönemediğim için, onlar eve kendi başlarına dönmek zorunda kalmışlardı. Ne zaman eve döneceğim konusunda bir fikrim yoktu, Tuna ne zaman uyanacak bilmiyordum. Kafamın içi öyle karışıktı ki, kendimi düşüncelerin arasına hapsedilmiş hissediyordum. Tuna'nın buraya gelmesinin mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Beni tatmin edecek bir sebep bulmalıydım. Neredeyse yarım saat daha sessizce bekledim. Tuna'nın kendine geldiğini görünce derin bir oh çekerek yatağın yanına koştum.

"Tuna?" Elini tuttum. Teni buz gibiydi ama alnındaki ter damlacıklarını görebiliyordum. "İyi misin canım?"

Gözlerini sıktı ve nefesini toparlamaya çalıştı. "Nisan?" Sesi yorgun ve inceydi. Boynuna yapışan saçlarını çektim ve ona bir bardak su içirdim.

"Hiçbir şeyin yok," dedim gülümsemeye çalışarak. "Yaran da ciddi değilmiş. Sadece bu gece kalacaksın, o da önlem amaçlı."

Tuna elini boğazına götürdü ve yutkunmaya çalıştı. Yutkunmak onun için çok zor bir işlemmiş gibi çaba sarf ediyordu. "Konuş-mamız lazım," dedi sakince. "Gerçekten. Hemen konuşmamız lazım Nisan."

"Sonra konuşabiliriz," dedim ve anlayışlı bir şekilde gülümsedim. Elimle Tuna'nın alnına hafifçe dokunup ateşi olup olmadığını kontrol ettim. Ateşi yoktu. "Yarın sabah seni evimize götüreceğim. O zaman ne anlatmak istiyorsan anlatabilirsin."

Tuna başını sağa sola salladı. "Ama bu çok önemli Nisan. Sana söyledim, hatırlamıyor musun? Yoksa söylemedim mi? Bak, sana anlatmam gereken şeyler-"

"Tuna, lütfen," dedim onun konuşmasını yarıda keserek. "Yarın istediğin kadar konuşabiliriz. Bu halde olmanın tek sorumlusu benim. Çünkü düşünmeden davrandım ve hata yaptım. Daha kötü sonuçlarla da karşılaşabilirdik. O yüzden şimdi beni dinle, olur mu?"

Tuna tepki vermeden yüzüme baktı, ardından başını olumlu anlamda salladı. Ona biraz daha su içirdim ve yeniden uyumasını bekledim. Gerçekten hala şoktaydım. Aslında Tuna ile konuşmayı her şeyden çok istiyordum ama ona daha fazla zarar veremezdim. Yarın sabaha kadar bekleyebilirdim.

Hasta yatağının yanındaki sandalyeyi pencerenin kenarına taşıdım ve kaloriferin sıcağına sokulup biraz uyumaya karar verdim. Yarın her şeyin iyi olacağını kendime hatırlatıp duruyordum. Gözlerimi kapattığımda, Tuna'nın sözleri aklımın her köşesinde dolaşmaya devam ediyordu. Abim hayatta. Bir an için bu düşünce bir zehir gibi düşüncelerime karıştı. Çınar hayatta olsaydı, şimdi nerede olabileceğimizi düşündüm. İki yıldır sığındığım duvarlara ihanet ettim ve uykuya dalana kadar hayal kurup ağladım. Daha önce fark etmediğim bir şey fark ettim. Aslında benim gözyaşlarına da ihtiyacım vardı. Kendimden bile sakladığım gerçekleri içimden attığım zaman rahatlıyordum. "Mutlu olabilirdik," diye fısıldadım gökyüzüne bakarak. "Mutlu olabilirdik Çınar. Senin hiç öğrenemediğin hayallerim gerçek olabilirdi." Gözyaşlarımı sildim. "Seni özlüyorum. Seni gerçekten özlüyorum."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin