Çınar arabasını Yücetan Şirketi'nin önünde durdurduğunda bana son bir kez bakış attı. "Şimdi," dedi başını sallayarak. "Sen gidip Kaya Bey ile konuşmaya, onu elinden geldiği kadar oyalamaya bak."
"Sen ne yapacaksın?"
"Aradığımı bulacağım."
Başımı salladım. "O zaman güvenliklere Kaya Bey ile konuşmam gerektiğini söylerim. Nasıl olsa ortağıyım değil mi?"
Çınar elimi tuttu ve uzanıp yanağımdan öptü. "Aynen öyle. Sana güveniyorum. Ve bu iyiliğin karşılıksız kalmayacak."
Arabanın kapısını açtım ve Çınar'a son kez baktım. "Bunu bir daha söyleme, o yeter bana."
••
Devasa büyüklükteki asansörden indiğimde beni takım elbiseli bir adam karşıladı. "Nisan Hanım?"
"E-evet," dedim biraz çekinerek. "Benim."
"Kaya Bey sizi bekliyor efendim. Bu taraftan."
Başımı sallayarak nazikçe gülümsedim ve adamı takip ettim. Kaya Bey'in odasının önüne geldiğimizde adam önce içeri girip geldiğimi haber verdi ve çıkıp içeri girmem için kapıyı açtı. Çekingen, ufak adımlarla içeri girdiğimde çok büyük ve lüks bir odayla karşılaştım.
"Küçük hanım?"
Etrafı incelemeyi bırakıp Kaya Bey'e döndüm. "Şey, merhaba."
Eliyle kırmızı renkli geniş koltukları işaret ederek "Otur lütfen," dedi. Sonra da "Sana ne ikram etsinler?" diye sordu.
"Sadece su."
Odanın içinde cam bir bölme vardı ve o bölmeyle ayrılan diğer odada Kaya Bey'in sekreteri olduğunu düşündüğüm bir kız duruyordu. Kız, Kaya Bey'in bir işaretiyle yanımıza geldi ve bana su getirmek için odadan ayrıldı.
"Evet," dedi Kaya Bey ellerini iki yana doğru açarken. "Seni dinliyorum, küçük hanım."
Cesaretimi topladım ve Çınar'ın söylediklerini anımsayıp sakin kalmam gerektiğini düşündüm. "Miras," dedim sıkıntılı bir ifadeyle. "Bu konuşmayı yapmayı uzun zamandır istiyordum Kaya Bey. Nihayet kendimi toplayabildim ve işte buradayım."
"Evet, dinliyorum."
"Tanımadığınız bir kızın mirasınıza ortak olması sizi çok rahatsız ediyor, biliyorum. Ama şunu bilmenizi istiyorum ki bu benim karar verdiğim bir durum değildi. Olaylar öyle gelişti ve iş bu noktaya geldi. Eşinizin de geldiğimiz noktadan hoşnut olmadığının bilincindeyim."
"Ciddi misin?" dedi Kaya Bey koltuğuna yaslanıp gülümserken. "Buraya bunları söylemek için mi geldin?"
Şaşırmıştım. Sekreter kızın odaya girip su getirmesi dikkatimi biraz olsun dağıtmıştı. Suyumdan bir yudum içtikten sonra konuşmaya devam ettim. "Evet. Ben sadece," Eğer onu oyalama çalıştığımı anlarsa bu hiç iyi olmazdı. "Sadece sizin ve ailenizin bana bir para avcısı gibi bakmanızı istemiyorum."
"Oğlum Bulut senin hayatını kurtarmak isterken neredeyse yanarak can veriyordu. Kızım Selin de senden nefret ediyor. Eşimin hissettiklerini bilmek istemezsin. Buraya hiç gelmemeliydin küçük hanım."
Yüzüme acı bir gülümseme yerleştirdim. "Çocuklarınıza dair azıcık ilginiz olsaydı Selin'in benden nefret etmediğini, çok iyi arkadaş olduğumuzu, hatta Bulut ile de durumların karmaşık olduğunu bilirdiniz. Siz ve sizin gibilerin tek yaptığı şey o oturduğu koltuktan dünyayı yönetebileceğini sanmak, değil mi Kaya Bey?"