11.Bölüm ''Tesadüf"

476 36 9
                                    

Multimedya:Bazı karakterlerimiz❤️

••

"Peki şimdi ne yapacaksın?"

Dün geceden beri bu soruyu en az yüz kere duymuş, hatta defalarca kez ben de kendime sormuştum. Şimdi ne yapacaktım? Aklım da, kalbim de bir çıkmazın içindeydi. Doğru yola nasıl ulaşacağımı, benim için en iyi çözümün hangisi olduğunu bilmiyordum. Ağlamak istiyordum, sonra bunun iyi bir fikir olmadığını ve bana bir şey kazandırmayacağını anlıyordum. Sessizliğe sığınsam, çıldıracak gibi oluyor ve kendi kuruntularımda boğuluyordum.

"Bana bunu sormayın," diye fısıldadım ve yalnızlığıma çekildim. Bugün bütün gün yaptığım şeyi yapmaya devam edecek, kendi başıma takılacaktım. Günümü kendimi meşgul etmeye çalışarak geçirmiş ve yorulmuştum. Dün gece hiç uyuyamadığım için sabah saatlerinde uykuya dalmış ve öğlene kadar uyumuştum. Öğleden sonra da gelecek ay teslim edeceğim proje çizimi için pratik yapmış, hayal ettiklerimi kalemimle kağıda dökmüştüm. Öğleden sonra evi toparlayıp biraz temizlik yapmıştım. İşlerim bitince de televizyon karşısına uzanıp annemin gelmesini beklemekten başka işim kalmamıştı. Aslında sadece annemi bekliyordum ama hava karardıktan sonra kızlar da bize geldi. Hep birlikte akşam yemeği yedik. Annem Beliz'i severken, ben, Selin, Merve ve Miraç da dün geceyi konuşma fırsatı bulmuştuk.

"Ben biliyordum senin böyle durgun olduğunu," dedi Merve. "Telefonda da sesin hiç iyi gelmiyordu zaten."

Kızlarla dün gecenin ayrıntılarını konuşmaktan gerçekten yorulmuştum ama onlar bir türlü pes etmiyordu. "Bu kadar üstüme gelmeyin," diye sızlandım. Sorulardan sıkılmıştım. "Olan oldu, biten bitti. Konuşacak ne kaldı ki?"

Merve yüzünü buruşturdu. "Bunu gerçekten sen mi söylüyorsun? Bittiğini düşünüyorsun. Ondan vazgeçiyorsun yani öyle mi?"

"O benden çoktan vazgeçmiş," dedim, ardından kahvemden bir yudum aldım. Sıcak kahve boğazımdan geçerken rahatlıyor ve gevşiyordum. "Çınar bana karşı hiçbir şey hissetmiyor."

"Sanki Çınar'ı tanımıyorsun," dedi Selin. Elini çenesine dayamış, söylediklerimin doğruluğunu tartmak istercesine beni izliyordu. "Onun söylediğiyle hissettiği ne zaman aynı oldu ki?"

Sol elimle alnımı ovdum, ardından sıkıldığımı belirtmek için gözlerimi tavana diktim. "Kızlar, gerçekten bu kadar yeter. Ben gerçekten çok yoruldum. Çınar'ın söylediklerinin altında yatan gerçekleri kurcalayacak gücüm yok. O bir kadınla birlikte. Düğünde gayet mutlu görünüyorlardı ve ben artık Çınar'ın peşinden koşmayacağım."

"Tatlım biz sana peşinden koşmanı söylemiyoruz ki," dedi Selin. Uzandı ve elimi tuttu. "Çınar daha yeni geldi. Belki zamana ihtiyacı vardır, belki kafası karışmıştır. Onun hislerinden emin olmadan pes etmemen gerektiğini düşünüyorum."

"Bence de," dedi Merve.

İkisine de baktım, ardından kollarımı masanın üstüne koydum ve başımı kollarımın üstüne yasladım. "Onu düşünmek istemiyorum," dedim boğuk bir sesle.

"Sen canını sıkma," dedi Miraç. Uzun süredir sessiz kaldığını konuşunca fark ettim. "Ben seni neşelendirmenin bir yolunu bulacağım. Haydi, git hazırlan. Hep birlikte dışarı çıkacağız."

"Anlayamadım. Dışarı mı çıkacağız?" Ah, evden çıkmak şu an isteyeceğim son şey bile değildi. Kendimi bir kafese kapatmak ve her şey yoluna girene dek o kafesten çıkmak istemiyordum. "Ben hiçbir yere gitmiyorum."

Miraç, "Senin fikrini sormayacağız," diyerek mutfaktan ayrıldı. Arkasından öylece bakakaldım, ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. "O masayı terk edin artık, buraya gelin!" diye seslendiğini duydum. Ciddiydi.

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin