Multimedya: Bazı karakterlerimiz❤️
••
Özgürlük...
Hissettiğim şey tam olarak buydu. Özgür olduğumu hissediyordum. Çınar'a meydan okuyarak, bir yabancıya sığınarak kendi sınırlarımı aşmıştım ve bu beni hafifletmişti. Ellerini tuttuğum kişi Özgür değil de bir başkası olsaydı, aynı şekilde rahatlar mıydım, emin değildim. Özgür bana güven veriyordu, beni geri çevirmemişti. Ellerim Özgür'ün boynundaydı, ona sarılmıştım. Özgür de belimi nazikçe tutmuş beni yönlendiriyordu. Dans ediyorduk, hepsi bu kadardı. Tanıdığım, tanımadığım, kaçtığım ya da alıştığım gözlerin önünde bir yabancıyla dans ediyordum. Ne tiyatro ama, diye düşündüm. Özgür'ü buna mecbur bırakmış, sırf Çınar'a meydan okumuş olmak için Özgür'ü kullanmıştım.
"Bir iyilik daha," diye fısıldadım. Ağlamamak için yüzümdeki tüm kasları sıkıyor, kendimi gülümsemeye zorluyordum. "Benim için bir iyilik daha yaptın Özgür. Teşekkür ederim, yani şey...özür dilerim. Seni böyle bir duruma düşürdüğüm için-"
"Ben halimden memnunum Nisan. Alt tarafı dans ediyoruz, bunda ne var ki? İki arkadaş dans edemez mi?"
Bizin gibi dans eden birkaç çift daha vardı ama bütün gözler bizim üstümüzdeydi, bundan emindim. Aslında beni rahatsız eden şey tam olarak bu değildi. Etrafımdaki kalabalığın ne yaptığını pek önemsemiyordum. Sadece Çınar vardı, sadece onu görüyordum. Gözlerimi kaçırsam bile baktığım her noktada onun yüzü beliriyordu. Şu an ne hissediyordu? Beni önemsiyor muydu? Dans ettiğim adamın kim olduğunu merak ediyor muydu? Tabi ki hayır aptal, diye karşılık verdi iç sesim. Çınar beni umursamıyordu. Eğer onun umrunda olsaydım, bütün bunlara seyirci kalmazdı. Eğer bana karşı hala hisleri olsaydı, şimdi bana sarılıyor, ayrı geçirdiğimiz iki yılın her saniyesini anlatıyor olurdu. Belki de söylentilerin hepsi doğruydu. Çınar'ın yangından nasıl sağ çıktığını bilmiyordum ama geri dönmeyişinin sebebi yanındaki kadın olabilirdi. Neden olmayacaktı ki? Çınar ilk görüşte aşık olup o kadınla beraber yaşamaya karar vermiş olabilirdi. Evet, bu mantıklıydı. Bu düşünceye alışmalı, bunu kabullenmeliydim. Ama aklımı kurcalayan iki şey vardı ve ben kendimi o iki düşünceden kurtaramıyordum. Çınar iki yıldır o kadınla mutlu bir hayat sürüyorsa, neden şimdi geri dönmüştü? Ve en önemlisi, neden birkaç gün önce evime gelmiş, beni görmek istemişti? Bu düşüncelerden sıyrılmayı başaramıyordum.
"Bu kadar yeterli," dedim ve bir-iki adım geriledim. Özgür anlayışlı bir şekilde başını salladı, gülümsedi. Uzattığı elini tuttum ve onu arkadaşlarımla oturduğum masaya davet etmeye karar verdim. Özgür ile birlikte ilerlerken gözlerim tekrar Çınar'ı buldu. Artık bana bakmıyordu. Belki de hiç bakmamıştı. Belki de Özgür ile dans etmemi önemseyeceğini düşünerek aptallık etmiştim.
Arkadaşlarımın yanına geldiğimde herkesin gözü Özgür'ün üstündeydi. Onlara ne açıklama yapacağımı bilmediğim için panik yapmıştım. "Biz geldik," dedim yapmacık bir gülümsemeyle. Özgür yanıma oturdu ve başıyla herkesi selamladı.
"Bizi arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" diye sordu Cenker. Ses tonu beni rahatsız etmişti. Özgür'ün yanımda oturuyor olmasından memnun olmadığı da belliydi. Ne bekliyordu ki? Çınar dışında bir erkekle dans edemeyecek miydim?
"Şey," dedim ve hafif öksürerek boğazımı temizledim. "Bu Özgür." Özgür'e döndüm ve arkadaşlarımı işaret ettim. "Benim liseden arkadaşlarım."
"Memnun oldum," diye karşılık verdi Özgür. Benim aksime rahat ve sakin görünüyordu. Bunu nasıl başarıyordu, hayret etmiştim. Masadaki erkekler- Çınar'ın saz arkadaşları- Özgür'ü hiç sıcak karşılamamışlardı. Buna rağmen Özgür onlara gülümsüyor, samimi görünmeye çalışıyordu.