42. Bölüm ''Yanımda Kal"

541 41 13
                                    

Adımlarımı hızlandırıp acele etmeye çalıştım. Peşimde beni takip eden karanlık bir gölge vardı. Arkama bakamıyordum. Sanki bakarsam yok olacak, o karanlıkta kaybolup gidecektim. Nefes nefese kalmıştım. Rüzgarın etkisiyle saçlarım uçuşuyor, ara sıra gözlerimi kapatıyordu. "Yeter," diye seslendim arkama dönmeden. "Git buradan, lütfen git!"

Gölge beni dinlemedi ve peşimi bırakmak yerine bana daha çok yaklaştı. Sırtımdan inen ter damlacıklarını hissediyor, nefes almak istiyordum. Nasıl durabilirdim? Beni takip eden bu gölgeden nasıl kurtulabilirdim?

Koşmaya başladım. Elimden geldiği kadar hızlı koşmaya başladım. Çığlık atıyordum. "Bana zarar verme, lütfen bana zarar verme!"

Sonra onu gördüm. Yemyeşil bir ormanın içine uzanıyordu koştuğum yollar. "Çınar!" diye bağırdım içimde çoğalan umudun sesiyle. "Kurtar beni Çınar, yardım et!"

Beni duymuyor muydu? Yanıma gelmek yerine dev bir ağacın altında durmuş öylece beni izliyordu. Defalarca bağırdım. Çınar'a yaklaştıkça gölge de bana yaklaşıyordu. Çınar'ın elini uzattığını gördüm. Uzanmaya çalıştım. Başaramıyordum, ona yetişemiyordum. Son bir çabayla ileri atıldım ve parmaklarımı Çınar'ın parmaklarına kenetledim. Gözlerimden yaşlar boşanıyordu. Kollarımı boynuna doladım ve derin bir nefes aldım. "Geldin," diye fısıldadım. "Beni kurtarmaya geldin."

Geri çekildiğimde gözlerime tuhaf bir şekilde bakıyordu. Soğuk, hatta acımasız gözleriyle karşı karşıyaydım. Ne olduğunu anlamak için ellerimi yüzüne koydum. "Ne oldu?" dedim.

Boğazıma dolanmış elleri fark etmem uzun sürmedi. Biri beni boğuyordu. Nefes alamıyordum. Çırpındım, Çınar'ın ellerini sıktım ama o hiçbir şey yapmıyordu. Ölüyordum. Hiç tanımadığım ellerde can veriyordum. Gözyaşlarım aktıkça yüzüm yandı sanki. En sonunda gözlerim karanlıkla buluştu. Yere yığıldımı ve boşluğa düştüğümü hissettim...

Yok oluyordum.

"Nisan?"

"Uyanıyor, Allah'ım sana şükürler olsun."

"İyi misin? Nisan? İyi misin yavrum?"

Gözlerimi araladım. Göz kapaklarımdaki yorgunluk yıllardır uyuyormuşum gibi hissettirdi. Neredeydim? Birkaç kez açıp kapattım gözlerimi. Annemi ve ablamı gördüm. Gözlerindeki korkuyu, telaşı, hüznü gördüm. Dudaklarımı araladım. "An-ne," Sesim çatallanmıştı. Birkaç kez yutkundum. Konuşmak beni yoruyordu. "Anne?"

Elimi tuttu ve dudaklarına götürüp öptü. Ağlıyordu. "İyisin," dedi diğer eliyle gözyaşlarını silerken. "İyisin güzel kızım benim, daha da iyi olacaksın."

Hastanede olduğumu fark ettim. Yanımda duran makineden kalp seslerimi duyuyordum. Burnumda ne olduğunu bilmediğim bir plastik vardı, nefes almama yardımcı oluyordu sanırım. Annem ve ablam da önlük ve bone giymişlerdi. "Yoğun bakımdasın," dedi ablam. Diğer elimi tuttu. "Dün bir kaza geçirmişsin," dedi sanki o anı gözünde canlandırmak istiyormuş gibi. "Sana araba çarpmış. Dün ameliyat oldun, şimdi çok iyisin," Buna beni de inandırmak istercesine kararlı söyledi. "Çok çok iyisin!"

"Çok yorgunum," diye fısıldadım. Gözlerimi kapattım ve olanları hatırlamaya çalıştım. Zihnim de en az bedenim kadar yorgundu.

"Benim Nisan'a hissettiklerim farklı, çok farklı duygular. Ben onun masumiyetini seviyorum. Hayatıma kattığı iyilikleri seviyorum. Onun yanındayken iyi bir insan olmak için bir şansım olduğunu hissediyorum. Geçmişimdeki karanlıktan sıyrıldığımı hissediyorum."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin