Hepimizin farklı zamanlarda hayata yeni başlangıçları vardır. Acıdan, ayrılıktan ya da mutluluktan esinlenir hayata yeniden doğduğumuza inanırız. Benim hayata yeniden doğuşum da bu gündü..
Bir süre sadece koyu kahverengi gözlerine baktım. Bir cevap veremedim. Kulaklarım işittiğinie, kalbim hissettiğine inandırmıyordu kendini. Saniyeler sonra cevap verebilecek gücü buldum kendimde.
"Bizi sen mi kurtardın?"
Çınar, bana bakmıyordu. Soruma yanıt da vermedi. Ellerini arabanın direksiyonuna koymuş, gözlerini boşluğa dikmiş sadece susuyordu. Arabanın camından gelen kuvvetli ses yüzünden irkildim. Miraç, Çınar'ın tarafındaki cama vuruyordu.
"Aç şunu pislik herif!"
Çınar en sonunda bana doğru döndü. Bakışlarındaki yoğun kahveyi tekrar üzerimde hissettim. Sesi de görüntüsü gibi güçlü ve sertti.
"Şu arkadaşını gönder,öyle gel."
Tek kelime etmeden arabadan indim ve Miraç'ın yanına gittim.
"Miraç, sorun yok tatlım."
Miraç aniden bana sarıldı.
"Canım benim, polise haber verelim. . Sen hiç merak etme. Seni zorla arabasına bindirmek neymiş görsün."
Merve de hızlı adımlarla yanıma gelip beni sakinleştirmeye çalıştı. Bakışlarımı, arabada hala tepki vermeden oturan Çınar'a çevirerek kızlara durumu anlattım.
"Bir sıkıntı yok kızlar. Bulut'u ve beni yangından kurtaran kişi Çınar'mış. Bu yüzden konuşmak istiyor. Siz gidin."
Miraç, önce bana sonra Çınar'a baktı."Ne konuşacaksa konuşsun. Burada bekleyeceğim ben de."
Ellerimi Miraç'ın omuzlarına koydum."Miraç lütfen, siz gidin. Sana sonra herşeyi anlatacağım."
Miraç bu durumdan hoşnut olmasa da kabul etmek zorunda kaldı."Beni hemen arayacaksın tamam mı? Hemen!"
"Tamam dedim ya."
Miraç, Merve'nin koluna girdi ve içinin hiç rahat olmadığını bilmeme rağmen isteğimi yerine getirip yanımdan ayrıldı. Arabaya dönüp Çınar'a ne söyleyecektim bilmiyordum.
"Benim gitmem gerekiyor."
Çınar'ın sesini duyunca birden korkup sıçradım. Neden korktuğumu anlamadığı için bana çok tuhaf bakıyordu.
"Şey, sen öyle birden gelince, yani ben arabadan indiğini görmedim."
"Sonra konuşacağız seninle."
Ona teşekkür etmem gerektiğini biliyordum. Ama konuşması, bakışları beni ürkütüyordu.
"Sen hep böyle misin Çınar?"
Ona ilk defa ismiyle hitap etmek bana tuhaf hissettirmişti. Duygusuz bir şekilde yüzüme baktı."Nasıl?"
"Soğuk."
Çınar bana hiçbir cevap vermeden tekrar arabaya bindi. "Nereye gidiyorsun şimdi?" diye bağırdım. Sanki varlığımı ezip geçmişti. Hem beni zorla arabaya getiriyor, hem de böyle aniden bırakıp gidiyordu. Arkasından boş gözlerle baktım. Ellerimi hırkamın ceplerine soktum. Bir süre canım hiçbir şey yapmak istemedi. Banka oturdum ve rüzgarın sesini dinledim. Fazla yoğun bir gün geçirmiştim. Kendimi yorgun hissediyordum. Farklı duygular da besliyordum içimde. Çınar'a büyük bir teşekkür borçlu olduğumun da farkındaydım. Onunla iletişim kurabilsem edebilirdim ama zaten sorun iletişim kurmaktı. Birden bana cesur yürek deyişi aklıma geldi. İstemsiz olarak gülümsedim. Aslında cesaret edemediğim ne kadar da çok şey vardı.