Multimedya:Nisan Akın.
Etkinlik: Erkeklerimiz için de lütfen sıralama yapalım...Sizin en sevdikleriniz hangisi ya da hangileri?
••
Dün akşamki yumuşak hava, sabahın erken saatlerinde de etkisini sürdürmeye devam ediyordu. Uyku tutmamıştı, sıcacık yatağımı erken saatte terk etmiştim. Saat henüz 06:43'ü gösteriyordu, hava bile aydınlanmamıştı. Kendimi çok dinç hissettiğim söylenemezdi, ancak bedenim altı saatlik uykuyla yetinmesini bilmişti. Kalın örgü hırkamı ve şapkamı pijamalarımın üstüne geçirdim, sessizce mutfağa inip kendime bir kahve hazırladım. Dışarı çıkıp temiz havanın kokusunu içime çekmek, sessizliğin tadını çıkarmak istiyordum. Hiç vakit kaybetmeden kendimi bahçeye attım ve ağaçların altındaki salıncaklı koltuğa yayıldım.
Dün akşam Özgür ile yaşadıklarımı bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Onunla ilk defa bu kadar yakınlaşmıştık ve bu beni korkutuyordu. Özgür, Çınar'ın bizi izlediğini söyleyince, onun bana sarılmasına izin vermiş, hatta ben de ona sarılmıştım. O an, Çınar'ın bizi gözetleyip gözetlemediğinden emin olamamıştım, ama sonradan Özgür'ün haklı olduğunu anlamıştım. Odalarımıza çekildikten kısa süre sonra, Çınar'ın o noktada olduğunu, çitlerin arkasında oturduğunu görmüştüm. Yani bizi görmüştü. Sevgili olduğumuz yalanına gerçekten inanmış mıydı, emin değildim. Dün akşamdan önce inanmıyorsa da, artık şüphesi olduğunu sanmıyordum. Çünkü ben bile inanmıştım. Özgür öyle gerçek ve içten davranmıştı ki, bana sarıldığı an hislerinin yalınlığıyla yüzleşmiştim. Özgür bana değer veriyordu, bunun farkındaydım. Ve kalbim, Özgür'ün hislerine karşılık veremediği için kendimi suçlu hissediyordum. Botlarımı çıkardım ve ayaklarımı da salıncağın üstüne uzattım. Hava nasıl bu kadar yumuşak olabilirdi, buna inanamıyordum. Dün yola çıkmadan önce kar bile yağmıştı, buraya ise kış henüz uğramamıştı.
"Günaydın."
Kahvemin son yudumunu aldığımda, onun sesini duydum ve boş kupayı kucağıma düşürdüm. Onun geldiğini hiç fark etmemiştim, irkildim. "Sana da," dedim, yüzüne bakmamaya gayret ederek.
"İyi ki kahveni bitirmeni beklemişim," dedi gülümseyerek. "Yanacaktın yoksa." Ayaklarımın ucuna oturunca vücudumu daha dik bir pozisyona getirip toparlandım. Ödümü koparmıştı ama belli etmemeye çalıştım. Farklı bir yöne bakarak ondan rahatsız olduğumu anlatmaya çalışıyordum. Söylediklerine cevap vermedim.
"Seni de uyku tutmamış galiba," dedi. Ayaklarıyla yerden destek alarak salıncağı harekete geçirdi. Kollarını göğsünde birleştirmiş, arkasına yaslanmıştı. "Gökyüzünde hala yıldız var, inanabiliyor musun?"
"Yani?" dedim sorgulayıcı bir biçimde. "Bu senin buraya gelme nedenini açıklar mı?"
Güldü. "Gökyüzünde yıldız olması mı?"