6. Bölüm "Yeniden"

513 37 6
                                    

Not:Multimedyada Nisan'ın düğünde giyeceği elbiseler var.

••

"Uyanıyor, uyanıyor! Gözlerini açtı!"

İlk hissedebildiğim, alnımda ve boynumda aralıksız dolaşan soğuk eller olmuştu. Gözlerimi araladığım an gözkapaklarımda korkunç bir sızı hissettim. Ellerim yatağın yumuşaklığını buldu ve başımı yastıkta huzursuzca hareket ettirdim. "Ne oldu bana?" Güç bela konuşabilmiştim, boğazım kurumuştu.

"Ne olduğunu sen söyleyeceksin," dedi Miraç. Yatağımın kenarında oturmuş, alnımda ve boynumda ıslak bir bez dolaştırıyordu. "Geldiğimizde yerde yatıyordun."

"Yerde mi?" Gözlerimi hayretle açtım. Olanları hatırlamaya çalıştıkça sanki daha kötü bir ağrı hissediyordum. Çınar... Çınar nereye gitmişti?

"Evet, yerde yatıyordun. Sürekli titriyordun. Ateşin düştü sayılır, kendine gelmen iyi oldu."

Bakışlarımı Miraç'ın birkaç adım gerisinde duran Selim'e çevirdim. Ona baktığımı görünce yanıma geldi ve ayak ucuma oturdu. "Korkuttun bizi minik kuş. Şimdi nasıl hissediyorsun kendini? Başın dönüyor mu?"

"Hayır," diye fısıldadım. Ellerimi boğazıma götürdüm ve yutkunmaya çalıştım. "Başım dönmüyor ama ağrım var."

"Üşütmüşsün sen," dedi Miraç. Başını iki yana salladı ve sitem etti. "Ama hastalanman normal. Allah bilir geceyi nerede geçirdin?"

Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Miraç dün gece Tuna'nın yanında kalmadığımı biliyordu. Tabi artık Selim de öğrenmişti. İyi ama nasıl anlamışlardı? "Sen...nereden biliyorsun?"

Miraç gözlerini devirdi ve alnımdaki ıslak beze eliyle bastırdı. "Seni iki yıldır görmüyor olmam yalan söylediğini anlamayacağım anlamına gelmiyor. Dün gece nerede olduğunu sorgulamayacağım. İçki içmişsin, onu da fark etmediğimi sanma."

Dirseklerimi yatağa bastırarak doğrulmaya çalıştım. Selim arkamdaki yastığı düzeltti ve tekrar oturdu. "Nereye gitti?" diye fısıldadım. Konuşurken boğazımdaki acı daha da katlanılmaz bir hal alıyordu. "Onu görmediniz mi?"

Miraç dudaklarını yukarı doğru kıvırdı. İlgisizce, "Kimi?" diye sordu. Ah, evet. Çınar'ı görmemişlerdi. Belki de Çınar onlar gelmeden önce gitmişti.

"O yaşıyor," diye fısıldadım. Bunu söylemek o kadar tuhaf ve imkansız geliyordu ki... Çınar yaşıyordu. Bana dokunuşu, saçlarımın arasına karışan nefesi, hiç değişmemiş kokusu hala benimleydi. Gözlerimi kapatsam o anı tekrar yaşayamaz mıydım? "Çınar buraya geldi," dedim sabırsızlanarak. "Kapı açıktı. Eve hırsız girdi sandım ama hırsız değildi. O geldi. Benimle konuştu. Onun sesini duydum inanabiliyor musunuz?"

Gergin bir sessizlik oldu. Miraç'ın dudakları aralıktı ve Selim'e göz ucuyla baktı. Bakışlarındaki tedirginliği anlamak hiç zor olmamıştı. Şimdi ikisi de bana bakıyordu. Sanki sihirli ellerle cisimleri hareket ettirmişim, ölüyü diriltmişim gibi bakıyorlardı. Muhtemelen delirdiğimi düşünüyorlardı. Eh, haksız da sayılmazlardı.

"İnanmıyorsunuz tabi," dedim gözlerimi devirerek. Ayak ucumdaki yorganı hızlıca ittirdim ve yataktan kalktım. Odanın içinde bir sağa bir sola yürüyor, kendimle konuşuyordum. Gerçek olamayacak kadar güzel bir rüyadan uyanmış gibiydim. Kokusunu hissetmesem, bana sarıldığını bilmesem rüya olduğundan emin olabilirdim.

"Şaka yapıyorsun. Bizimle dalga geçiyorsun. Evet, dalga geçiyorsun, değil mi?" Bakışlarımı Miraç'ın korkudan sararmış yüzüne çevirdim ve durdum. "Şaka değil," dedim başımı sağa sola sallayarak. "Size yemin ederim doğru söylüyorum. O buradaydı, bu odadaydı. Bana sarıldı, konuştu. Sesini duydum, ona dokundum."

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin