34. Bölüm "Kız Kardeş"

660 50 0
                                    

Bütün gece karanlığına sığındığım gökyüzü, sabaha karşı güneşin ilk ışınlarıyla aydınlanırken henüz bir dakika bile uyuyamamıştım. Ara sıra böyle uyumadığım, sabaha kadar gökyüzünü izleyip sessizliği dinlediğim geceler olurdu. Bu gece de bu geleneği sürdürmüş, kafamdaki soru işaretlerinden arınmaya çalışmıştım. Çınar kardeşiyle konuştuğu dakikadan beri hiç birimizle doğru düzgün konuşmamış, otele dönünce barda Cenker ile birlikte içmişlerdi. Odaya geldiğinde çok sarhoş olmuştu ve ayakta duracak hali yoktu. Yatağa yattığı gibi de uyumuştu. Onu anlamaya çalışıyordum ama bunu yapmak tahmin ettiğimden daha zor oluyordu. Yıllar sonra ortaya çıkan bir kardeş. Üstelik 16 yaşında genç bir kız. Aynı şey benim başıma gelseydi, Çınar kadar sakin kalabilir miydim hiç bilmiyorum.

Otele döndüğümüzden beri içimde anlamlandıramadığım bir sıkıntı vardı. Bu gece annemleri de arayamamıştım. Çınar'ın kardeşini ararken yanıma çanta almadığım için cep telefonumu Selin'in çantasına koymuş, sonra da orada unutmuştum. Gece fark ettiğim için Selin'i arayıp rahatsız etmek istemedim. Zaten Çınar da benim telefonumun peşine düşecek durumda değildi. Annem aramışsa da Selin'in annemi bir şekilde idare etmiş olmasını umuyordum.

Kahve içtiğim bardağı pencerenin önüne bırakıp göz ucuyla Çınar'a baktım. Derin ve sessiz bir uykudaydı. Onu uyurken izlemek de benim için çok özeldi. Ayağa kalkıp onun yanına uzanmak için harekete geçtim. Saatlerdir oturduğum için bacaklarım ağrımaya başlamıştı. Yatağa uzanıp Çınar'ın sırtına doğru iyice sokuldum. Sırtı bana dönük olduğu için kolumu beline dolayıp burnumu ensesine yapıştırdım. İnsanın içine su serpen o huzurlu kokusunu doya doya içime çektim. Yanına sokulduğumu fark etmiş olacak ki uykusunda bana doğru döndü ve kolunu belime dolayıp beni göğsüne doğru çekti. Çınar bana sarıldığı zaman kendimi güvende, tüm kötülüklerden uzaktaymış gibi hissediyordum. O varken kimse bana zarar veremez, canımı yakamazdı. İnsan, birine aşık olduğu zaman sevdiğinin kolları dünyanın merkezi oluyordu. En azından benim için öyleydi. Çınar'ın kalbi, benim dünyamın merkeziydi. Bugün benim için yaptıkları, sonsuza kadar yanımda kalması için dua etmeme neden olmuştu. Artık Çınar olmadan nasıl nefes alabilirdim, bilmiyordum. Tek bildiğim, beni benim onu sevdiğim kadar sevmediğiydi.  Belki de hiç sevmiyordu. Sevseydi söylemez miydi? Yanımda uyumasına rağmen, beni öpmesine, benimle gülmesine rağmen söylemez miydi sevdiğini?

Çınar'ı sonsuza dek kendi dünyamın merkezinde istiyordum. Tamam, beni sevmeyebilirdi ama yanımda kalmalıydı. Bunun için ne yapmam gerekiyorsa yapardım.

"Nisan," Çınar gözlerini aralayıp mırıldandı. Elini sırtıma dolayıp dudaklarını alnıma bastırdı. "Buradasın."

"Buradayım," dedim gözlerimi kapatarak. "Uyu sevgilim."

Gülümsedi. Ona ilk defa sevgilim demiştim. Karşılığını alamayacağımı bildiğim halde kalbimden geçen ilk şeyi söylemiştim. O benim sevgilimdi, sığındığım bir limandı.

••

Birkaç saat sonra gözlerimi yeniden açtığımda kış güneşi yeni güne kavuşmuştu. Çınar da hala derin bir uykudaydı. Başını göğsüme yaslamış, beni kollarıyla iyice sarmalamıştı. Duvardaki saat 07:02'yi gösteriyordu. Gece boyunca sadece 2 saat uyuyabilmiştim. Yataktan kalktım ve duş almak için banyoya yöneldim. Bugün benim burada geçirdiğim son gün olacaktı çünkü annemden en fazla 4 gece için izin alabilmiştim. Çınar ve Cenker olsa da olmasa da biz Selin ile yarın Türkiye'ye dönmek zorundaydık. Umarım Çınar da yanımda olurdu ve herşey planladığımız gibi giderdi.

Sıcak suyun altında geçirdiğim yarım saatten sonra giyinip banyodan çıktım. Saçlarımı da kuruttuktan sonra televizyon karşısına oturdum. Çınar'ı hemen uyandırmak istemiyordum. Saat daha erken sayılırdı. Lobiye inebilir ya da Çınar için odaya kahvaltı hazırlatabilirdim.

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin