Not: Multimedyadaki şarkıyı belirttiğim yerde açmanızı tavsiye ederim.
••
Gözlerimi hızlıca kapatıp açtım.
Tanıdık bir görüntü, tanıdık bir gürültü ve artık alıştığım o kaybetmişlik hissi... Çınar'ın kulaklarımda çınlayan sesi... Bir zamanlar sevdiğim adamın yaşadığı evi sarıp sarmalamış simsiyah duman...
"İyi misin?" İyi miyim? Ne hissettiğimi bile bilmiyorum. Canım yanıyor mu? Yoksa gerçekten de kaybetmek benim kötü bir alışkanlığım haline mi geldi?
"İyiyim," dedim neredeyse duyulmayacak bir sesle. Cenker ve Tuna'nın yanındaydım. Geçmişin hatrı sayılır bir kısmının yok oluşunu birlikte izliyorduk. Siyah her yerdeydi. Ciğerlerimizi yakan kül bulutu her yerdeydi. Bir parçamızı daha kaybetmiştik. Çınar'ın geride kalan bir anısını daha yitirmiştik birlikte. Ne tuhaftı, bu kez içimden ağlamak bile gelmemişti. Sadece olup biteni izliyor, beynimin içini cevapsız sorularla dolduruyordum.
"Bunu kim neden yapar ki?" Göz ucuyla Tuna'ya baktım. Haklıydı. Bu sorunun cevabını öğrenmek için ben de yanıp tutuşuyordum. Çünkü iki yıl önce ölen bir adamın evinin küle dönmesi normal bir şey değildi. Tabi gerçekten ölüyse, diye düşündüm. Bu düşünce benim yeni bataklığım olmuştu. Düşündükçe bir türlü kurtulamıyor, daha da dibe batıyordum.
"Elbet öğreneceğiz," dedi Cenker. Bizi teselli etmek için güçlü görünmeye çalışıyordu. "Şimdilik sadece bu yangının kasıtlı çıkarıldığından eminiz. Her kim yaptıysa bir şekilde ortaya çıkacak."
"Birbirimizi kandırmayalım," dedi Tuna. Önce bana, sonra Cenker'e baktı. "Herkes birbirinin aklından geçeni bilmesine rağmen söylemiyor."
"Çınar öldü," diye fısıldadım. "Eğer düşündüğümü sandığınız şey buysa yanılıyorsunuz. Ben sizin gibi değilim. Akıl sağlığımı henüz yitirmedim yani. Ölü bir adamın yangın çıkarabileceğini hiç sanmıyorum."
Cenker kollarını göğsünde birleştirdi ve bana bakarak başını sağa sola salladı. "Bence sen de inanıyorsun Nisan. Artık bize oynamasan, birlikte hareket etsek nasıl olur?"
"Oynadığım falan yok," dedim ellerimi havaya kaldırıp sağa sola açarak. "Bir bakın kendinize, etrafınıza... İki yıl oldu Cenker, iki yıl... Çınar hayatta olsaydı bir yolunu bulup geri dönerdi."
"Seni aradığımda sesindeki o inancı duydum. Senden sesli bir cevap istemiyorum Nisan. Buraya gelerek istediğim cevabı verdin zaten."
"Cenker yapma bunu," diye sızlandım. Söylemek istediklerim dilimin ucunda birikmişti ve ben kendimi tutamayıp itiraf etmekten korkuyordum. İnsanlara zayıf görünmek bu zamana kadar beni hep yıpratmıştı. Hissettiklerimin önüne bu yüzden duvarlar örmüştüm. "Ben gerçekten kendimi böyle bir umuda kaptırmak istemiyorum."
"Sana anlattıklarımıza inanmıyor musun?" diye sordu Cenker. Bana bakarken gözlerinde oluşan o hayreti görebiliyordum. "O kadarı tesadüf olamaz," diye ekledi. Çınar'ın hayatta olduğuna gerçekten inanıyordu. Açıkçası onların inancı beni de büyülüyordu. İstemesem de, karşı koymaya çalışsam da kendimi kaptırdığımı biliyordum.
"Belgin Hanım nasıl?" diye sordum. Cenker'in konuyu değiştirmesini umut ediyordum. Neyse ki daha fazla üstüme gelmedi ve bakışlarını benden uzaklaştırıp polislerle konuşan Belgin Hanım'a çevirdi. "Ayakta kalmaya çalışıyor işte," diyerek iç geçirdi. "Hem oğlu gibi sevdiği yeğenini, hem de kocasını aynı gün kaybetti. Şimdi de bunlarla uğraşıyor işte."
![](https://img.wattpad.com/cover/42822891-288-k205798.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Güneşi
Ficção AdolescenteNisan Güneşi ve Nisan Güneşi 2 burada yayınlanmıştır.