39. Bölüm ''İki Kelime''

595 42 4
                                    

"Merhaba baba," dedim elimi hafifçe kaldırarak. Yağmur çiselemeye devam ediyordu. Gökyüzü kasvetli, karanlıktı.

Diz çöktüm. "Ben geldim," dedim ellerimi toprağın üzerine bastırdığımda. "Küçük kızın geldi."

Soğuk ve nemli toprak içimi titretmişti. Babam üşümüyor muydu? Parmaklarımı toprağın altına soktum. "Sana birini getirdim," dedim gülümsemeye çalışarak. Çınar'a döndüm. "Sevdiğim adamla tanışmanı istedim baba."

Çınar tepki vermedi. Bana birkaç adım daha yaklaştıktan sonra gözlerini babamın mezarına sabitledi. Birşey söylemek ister gibiydi ama susuyordu.

Bakışlarımı babamın mezar taşına çevirdim. Orhan Akın... "Sana kötü bir haberim var baba," diye fısıldadım. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözlerimi kısa süreliğine kapattım. "Ben aşık oldum."

Çınar'ın elini saçlarımda hissettim. Başımı yavaşça okşadı. "Nisan," dedi şaşırmış bir şekilde. Sanki bilmiyordu ona aşık olduğumu...

Ona aldırış etmeden hep yaptığım gibi babamla konuşmaya devam ettim. "Hayallerime ulaşmama çok az kaldı baba. Yine geleceğim. Haftaya sonuçlar açıklandığında yine geleceğim," dedim.

Yağmur hızlanmaya başladı. Bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğinde yüzüme damlayan yağmur taneleri yüzünden gözlerimi hızlı hızlı kırptım.

"Gitmemiz gerekiyor," dedi Çınar. "Anlaşılan yağmur bugün bize rahat vermeyecek."

Başımı salladım. "Artık biliyorsun babacığım," dedim çekingen bir sesle. "Çınar beni hiç incitmeyecek."

"Baban nasıl biriydi?" diye sordu Çınar. Bir yandan da elini uzatıp ayağa kalkmam için yardım etti.

"Babam," dedim gülümseyerek. "Mükemmel bir adamdı. Bizi öyle çok severdi ki onun yanında kıyamet kopsa kendimizi güvende hissederdik."

"Muhtemelen benimle birlikte olmanı hiç istemezdi," dedi başını aşağı yukarı sallayarak.

"Onunla konuş," dedim babamın mezarını işaret ederek. "Beni incitmeyeceğini söyle."

Çınar tek kaşını şüpheyle kaldırdı. "Nisan, babanla nasıl konuşabilirim?" Uzanıp elimi tuttu. "Yani hayatta olsaydı belki konuşabilirdim ama..."

"Konuş," dedim tekrar. "Babam bizi duyabiliyor, görebiliyor, hissedebiliyor Çınar. Tıpkı senin annen ve baban gibi."

"Ne söyleyeyim?" dedi Çınar kafası karışmış bir halde. Gözlerimi devirdim. "Onu da mı ben söyleyeceğim?"

"Tamam," dedi Çınar. Hafifçe öksürerek boğazını temizledi. Ellerini cebine soktu. Tekrar "Tamam," dedi. "Kızınızı koruyacağıma dair söz veriyorum."

Çınar'ın bu kafası karışmış ve telaşlanmış hali beni gülümsetmişti. "Oldu mu?" dedi bana dönerek. Memnun olmuş bir şekilde başımı salladım. "Dua ettikten sonra gidebiliriz," Duraksadım. "Şey, senin annen ve babanı da görebilir miyim?"

"Hayır," dedi Çınar net bir şekilde. Yüzü birden ciddiyete bürünmüştü. "Şimdi hiç sırası değil."

"Neden?" diye sordum beni terslememesini umut ederek. "Belki sınavının iyi geçtiğini anlatmak ya da dua etmek istersin."

"Benim duam biraz farklı," dedi Çınar iç çekerek. "Annemi ve babamı anmak için bazı hesapları kapatıyorum."

"Nasıl yani?"

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin