10.Bölüm "Sevgilim"

860 66 10
                                    


"Senin amacın ne Çınar?" diye bağırdım. Beni arabasına zorla bindirmiş, bilmediğim bir yere götürüyordu. Üstelik bana bir açıklama yapma zahmetinde bulunmuyordu. Defalarca sormama rağmen hala bir cevap alamamıştım.

"Sana diyorum Çınar!" diyerek tekrar sesimi yükselttim. Ben bağırdıkça Çınar gaza daha çok basıyordu ve hızlanıyordu. Bu hızla bir yere çarpsak kesinlikle ölürdük.

"Lütfen Çınar, biraz yavaş." dediğim an Çınar hafif hafif frene bastı ve yavaşlamaya başladı. Derin bir nefes aldım ve arkama yaslandım. 10 dakika sonra Çınar arabayı büyük bir parkın kenarında durdurdu ve aşağı indi. İnerken de "Beni burada bekle." dedi. Ses tonuna bakılırsa arabadan inmemem için uyarıyordu beni. Sadece başımı sallamakla yetindim. Çınar'ın gidişini izlerken içime bir korku düşmüştü. Etrafımız zifiri karanlıktı. Başımı ellerimin arasına aldım ve gözlerimi kapattım. Sonra radyoyu açmak aklıma geldi. Müzik sayesinde sakinleşebileceğimi düşündüm. Radyonun açma kapama tuşuna bastığımda büyük bir cızırtı koptu. Bu ses bana korku filmlerini anımsatmıştı. Önce televizyon ya da radyo bozulur, cızırtı sesi gelirdi. Sonra da elektrikler giderdi. Hayır, hayır olamaz! Ben ölmek istemiyordum.

Çantamdan telefonumu çıkarıp Miraç'ı aramaya çalıştım fakat lanet olsun ki telefon çekmiyordu. Ne demeye buraya getirmişti Çınar beni? Üstelik kendisi beni karanlıkta bırakıp gidiyordu.

Bekledikçe korkum daha da artıyordu. Acaba Çınar'ın peşinden gitsem onu bulabilir miydim? En iyisi inmekti. Burada korkudan ölmektense Çınar'ı bulup onun saçmalıklarını çekmeye razıydım.

Arabanın kapısı yavaşça açıp aşağı indim. İndiğim saniyeden itibaren soğuk hava tüylerimin ürpermesine neden olmuştu. Ellerimle omuzlarımı sıvazlayarak ısınmaya çalıştım. Arabanın yanında birkaç dakika bekledim. Çınar hala ortalarda yoktu. Onun gittiği yöne doğru hızlı ama tedbirli adımlarla yürümeye başladım. Bir yandan da sesimi duyurmaya çalışıyordum. Önce fısıltıyla konuştum.

"Çınar?"

Birkaç kez tekrarladıktan sonra beni duymadığını anlayınca sesimin şiddetini artırdım.

"Çınar?"

Omuzlarımda hissettiğim iki el ile çığlık atarak arkama döndüm. Korkudan deliye dönmüştüm ama neyseki omzuma dokunan Çınar'dı. Bu kadar korktuğumu görünce şaşkınlıkla yüzüme baktı.

"Neden bağırıyorsun?

Issız bir parkın kenarında, karanlığın ortasındaydık ve neden bağırdığımı soruyordu. Derin bir nefes verdikten sonra gözlerimi devirip arabaya yürümeye başladım. Bir yandan da Çınar'a cevap veriyordum.

"Korktuğum için olabilir mi?"

Çınar, cevap vermeden beni takip etti ve benden sonra arabaya bindi. Hala bana bir açıklama yapmıyordu.

"Niye buraya geldik Çınar?" diye sordum. Arabayı çok hızlı kullanıyordu ve bu midemin bulanmasına neden oluyordu.

"Eğer son model arabana kusmamı istemiyorsan biraz yavaşla." diyerek uyardım onu. Demek ki umrunda değildi, hala son gaz gitmeye devam ediyordu.
Karnım ağrımaya başlamıştı ve kusmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Çınar, lütfen yavaş." dedim tekrar. Sesim cılız ve boğuk çıkmıştı. Bu kez gerçekten kötü olduğumu farkederek biraz yavaşladı.

"İyi misin?" diye sordu. Ses tonuna bakılırsa gerçekten endişelenmişti.

"Arkadaşlarımla eğlenirken bir anda beni sürükleyerek arabaya bindiriyorsun. Sonra bilmediğim, ıssız bir yere getirip beni arabada yalnız bırakıyorsun. Üstelik hiçbir soruma cevap vermiyorsun. Gerçekten çok iyiyim Çınar!"

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin