Multimedyaki şarkıyı bölüm sonunda dinleyebilirsiniz.
••
"O şerefsizi geberteceğim," dedi Çınar. Burnundan soluyordu. Salonun içinde bir o tarafa, bir bu tarafa hızlı adımlarla yürüyordu. "Onu da, oğlunu da geberteceğim."
"Bulut'un ne suçu var ki?" dedim sesimin nazik çıkmasına gayret ederek. O an bana öyle bir baktı ki bu soruyu hiç sormamış olmayı diledim.
"Sakin ol," dedi Cenker oturduğu yerden. Dakikalar önce Çınar Kaya Bey'e saldırdığında Cenker gelmiş, ikisini ayırmayı başarmıştı. "Bunu sana ödeteceğim," demişti Kaya Bey gitmeden önce. Çınar'ı fazlasıyla tahrik ediyordu. "Şu adamın derdi neymiş, bir türlü öğrenemedik." diye yakındı Cenker.
Çınar öfkeyle başını aşağı yukarı salladı. "Öğreneceğim, az kaldı. Hem de öyle bir öğreneceğim ki hayatı boyunca aklına kazınacak."
"Herşeyi ben berbat ettim," dedi Tuna. "Eğer yakalanmasaydım o adam buraya gelmeyecekti."
"Ne bekliyordun ki?" dedi Çınar kardeşine sesini yükselterek. "Artık Amsterdam'da değilsin. Kafana göre hareket edemezsin. Kaya'nın peşine düşmek sana mı kaldı?"
"Bu yaşıma gelene dek kimseden izin almadım," dedi Tuna. "Kendimi korumasını da, istediğimi almasını da biliyorum."
"Tekrar ediyorum," dedi Çınar işaret parmağını Tuna'ya doğrultarak. "Burası Amsterdam değil. Ve sen daha 16 yaşındasın. Eğer bir kez daha kafana göre iş yaparsan bu kadar nazik olmayacağım."
"Hayatıma aniden giren bir ağabey benim düşüncelerimi ve karakterimi değiştiremez," dedi Tuna. Oturduğu yerden kalktı ve yukarı çıkmak için merdivenlere yöneldi.
"Bunu zamanla göreceğiz," diye bağırdı. "Böyle başına buyruk olduğun sürece peşine daha fazla adam takacağım, haberin olsun."
Tuna cevap vermeden yukarı çıkınca yüzümü buruşturup Çınar'a baktım. "Üzerine çok gitmiyor musun Çınar? Birbirinize daha yeni yeni alışıyorsunuz."
"Sen karışma," dedi gözlerini yüzüme sabitleyerek. Onun soğuk bakışları içimi burktu. "Sevgilim olman kız kardeşimle aramdaki ilişkiye karışabileceğin anlamına gelmiyor."
Hiçbir şey söylemedim, söyleyemedim. Bakışlarımı dizlerime çevirdim ve bir süre boş boş baktım. Haklıydı, aramızdaki mesafeyi çoğu zaman unutuyordum. Sınırlar, sırlar, sıfatlar aklımdan uçup gidiyordu. Biz hiçbir zaman normal olmamıştık.
"Bu bebek de neyin nesi?" diye bağırdı Tuna yukarıdan. Umut! Umut'u unutmuştuk. "Geliyorum Tuna," diye seslendim nerdivenlere koşarken. "Ufaklığı sakın ürkütme."
••
Çınar'ın yatağında Umut'un yanına uzanmış, uykuya dalmayı bekliyordum. Benim için yeterince zor bir gün olmuştu. Çınar'a kırgınlığım aklımı da, kalbimi de karıştırıyordu. Beni asla sevmeyecekti. Aramızdaki bu mesafe asla son bulmayacaktı.
Kapının sessizce açıldığını duyunca gözlerimi kapattım. Kimin geldiğini göremiyordum ama Çınar'dan başkası gelmiş olamazdı. Birkaç dakika sonra arkamdaki boşluğa uzandığını fark ettim. Kolunu belime dolayıp burnunu enseme doğru yaklaştırdı. "Özür dilerim," diye fısıldadı. Bir cevap beklediği için değil, uyuduğumu düşündüğü için özür diliyordu. Çınar için birşeyleri gizli yapmak daha kolaydı. Bunun sebebini bilmiyordum ama öğrenmem için fırsat vermiyordu. Belki de duygularını dile getirmekten korkuyordu. Birileri onun kalbini kırmıştı ve o günden beri Çınar da kalbini koruyabilmek için o soğuk, karanlık maskesini takmıştı. "İyi uykular, güzelim."