Birazdan tüm gerçekler açığa çıkacaktı. Çınar niye Bulut'un yanında olmamı istemiyor, öğrenmeme az kalmıştı.
Bulut'un annesi Leman Hanım'ın arabasındaydım. Leman Hanım benimle birşey konuşmak istediğini belirtmişti. Çınar da beni dışarıda bekliyordu. Onun beni bekliyor olması içimi rahatlatıyordu. Zaten rahatlamaya ihtiyacım vardı çünkü bulunduğum durumdan dolayı fazla gergindim. Leman Hanım soğuk ve sert bakışlarla gözlerini üzerimde gezdiriyordu. Bakışlarıyla bile beni küçük düşürüyordu. Buraya kadar sırf benimle konuşmak için takip etmişti bizi. Ne konuşacağını çok merak ediyordum.
"Sizi dinliyorum Leman Hanım." diyerek konuşmayı başlatmak istediğimi belirttim.
Leman Hanım arkasına yaslanarak bacak bacak üstüne attı ve ellerini dizine koydu.
"Ne kadar da zavallı görünüyorsun. Mirasımızın ortağına bakıyorum da, küçük, çelimsiz, üstelik perişan bir kız çocuğu görüyorum karşımda."
Leman Hanım'ın söyledikleri şaşkınlıktan ağzımın açık kalmasına neden oldu.
"A-anlayamadım." diyerek kekeledim.
"Anlayamassın elbette. Ama ben sana ne demek istediğimi çok açık bir dille belirteceğim. Oğlumdan uzak duracaksın."
Leman Hanım'ın üstüne basa basa söylediği bu cümle kalbimi kırmıştı. Bana emir veriyordu. Beni konuşmaya layık bir insan olarak bile görmediği her halinden belliydi.
"Bulut benim çok yakın arkadaşım." dedim. Sesim kendinden emin çıkmıştı ama aslında içimdeki endişeyi gizliyordum.
"Yakın arkadaşın öyle mi? Ben hiç öyle duymadım. Senin niyetinin ne olduğunu biliyorum küçük hanım. Daha fazla rol yapma, oyun bitti."
"Anlaşıldı. Başkasından duyduklarınızla hareket ederek beni incitmeye çalışıyorsunuz."
Leman Hanım ufak bir kahkaha patlattı. Bir an gözüme o kadar itici gelmişti ki, Bulut'un bu kadının oğlu olduğundan şüphe duydum.
"Seni incitmeye çalışıyorum öyle mi? İnan seni incitmek için çalışmama gerek yok."
"Neden bizi takip ediyordunuz? Bana hakaret etmek için mi? Söyleyecekleriniz bunlar mı?"
"Bak Nisan, oğlumun aptallığı yüzünden ortağımız olmana engel olamadım. Ama sen bununla yetinmeyip bir de oğluma göz dikmişsin."
"Göz dikmek mi?" diye bağırdım. Öfkeden ellerim titriyordu. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?"
"Ne düşündüğümü duydun. Ne istediğimi de artık biliyorsun."
"Bana emir veremessiniz Leman Hanım. Sırf siz istiyorsunuz diye Bulut'un arkadaşlığından vazgeçemem."
"Sen bilirsin tatlım. Sen bunu bir uyarı olarak algılarsan fena olmaz."
Hızla yerimden kalkıp kapının koluna uzandım. Leman Hanım, kolunu bileğimin üstüne koyunca bakışlarımı ona çevirdim.
"Ha bu arada Nisan, duyduğuma göre baban yıllar önce çok acı bir şekilde ölmüş. Annen de uzun zamandır yalnız. Bana kalırsa annenin yanından ayrılma, zavallı kadının başına bir iş gelmesin."
Bu kadının yüzü ve sesi midemi bulandırmaya başlamıştı. Kolumu hızla çekip arabanın kapısını açtım. Son kez ona bakıp "Ben sizi uyarıyorum, bir daha sakın beni annemle tehdit etmeyin." dedim. Büyük siyah arabanın yanından hızlı adımlarla ayrılırken, içimde bastıramadığım bir nefret oluşmuştu bu kadına karşı.