9.Bölüm "Gönülçelen"

908 78 13
                                    

Söyleyecek mantıklı bir kelime bulmaya ya da normal bir tepki vermeye çalıştım fakat olmadı. Bulut, gözlerime bakıp bir cevap vermemi beklerken ben sadece susuyordum.

Gözlerimi kaçırıp bizi izleyen topluluğa baktığımda Çınar'ın benim üzerimdeki delici bakışlarını tekrar gördüm. Sonra tek kelime etmeden gittiğini farkettim. Kimse birşey söyleyemeyecek kadar şaşkındı. Bakışlarımı tekrar Bulut'a çevirdim.

"Bulut, bunu sonra konuşsak olur mu?"

Verdiğim cevap Bulut'u biraz hayal kırıklığına uğratmıştı ama bunu belli etmemeye çalışarak "Sen nasıl istersen canım, ben her zaman, her yerde söyleyebilirim." dedi. Ellerimi yavaşça bıraktı ve okulun giriş kapısına yöneldi. Bizimle birlikte herkes sınıfa ilerliyordu. Hepsinin bana baktığını ve birşeyler fısıldadığını görebiliyordum. Bulut, bana içten bir gülümseme gösterdikten sonra Ertan ve Burak'ın yanına gitti. Ben de Miraç'ın yanına gidip onun kulağına fısıldadım.

"Önce lavaboya gidelim mi? Lütfen."

Miraç başını aşağı yukarı salladıktan sonra kalabalığı elinin tersiyle itip beni kurtardı. Lavaboya ilerlerken arkamızda tanıdık kimsenin olup olmadığından emin oldum.

İçeri girer girmez soğuk suyu açtım ve yüzümü yıkamaya başladım. Miraç ellerini göğsünde birleştirmiş sırıtarak beni izliyordu.

"Niye öyle bakıyorsun Miraç?"

"Nasıl?"

"Sırıtarak, birşey ima ederek."

"Ee, çünkü birşey ima ediyorum Nisan."

Ellerimi kurularken bir yandan olanları tekrar tekrar düşünüyordum.

"Ne ima ediyorsun?"

"Bilmem farkında mısın canım? Az önce bütün okulun gözleri önünde, uzun boylu, sarışın, mavi gözlü, ultra zengin, romantik mi romantik bir erkek sana ilan-ı aşk etti. Bunda hem fikiriz öyle değil mi?"

Saçlarımı tekrardan toplamak için aşağı doğru sarkıtıp sallamaya başladım. Bir yandan Miraç'ın söylediklerini dinliyordum.

"Canım arkadaşım benim, beni öyle bir rahatlattın ki anlatamam." Başımı yerden kaldırdıktan sonra Miraç'a gözlerimi devirdim ve konuşmamı sürdürdüm. "Bunları ben de biliyorum, önemli olan ne yapmam gerektiği."

"Bu bir aşk itirafı Nisan, çıkma teklifi değil. Birşey yapmak zorunda değilsin yani. Zamana bırak."

"Bütün sınıf duydu farkında mısın?"

"Evet ama rahat ol. Kızıl yılan gelmedi henüz."

"Ne farkeder ki? Selin çoktan söylemiştir ona."

"Haklısın. Bana aşk itirafı yapılsa çocuğu sokak ortasında öylece bırakır, gelir önce sana anlatırım."

"Şapşal. Sınıfa nasıl gideceğim şimdi?"

"Yürüyerek."

"Miraç sus tamam!"

"Sakin ol biraz. Utanması gereken kişi Bulut. Sen bir tepki vermedin."

"Doğru söylüyorsun."

Sınıfa doğru ilerlerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Derin derin nefes alıp veriyordum. Tam kapıdan gireceğim sırada güçlü bir sarsıntıyla geriledim. Gözlerimi çarptığım o sert göğüsün sahibine çevirdim.

Çınar'dı bu.

Gözlerinden ateş çıkacak gibi öfkeliydi. Dudakları birbirine sıkıca kenetlenmişti ve tıpkı benim gibi derin derin soluyordu.

Nisan Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin