Birinin beni sarsmasıyla uyandım. Sally'de babamda başımda duruyorlardı ve odamda , yatağımdaydım. Gözlerimi ovuşturarak onlara baktım. Babam saçlarımı okşarken '' Erken yatmışsın canım herşey yolunda mı?'' diye sordu.
Saate baktığımda 22.30 olduğunu gördüm. Başımı evet anlamında sallayıp '' Yemek nasıldı?'' diye sordum. Sally gülümserken '' İyiydi. Uykun açılmasın uyu sonra konuşuruz.'' dedi ve ikiside odamdan çıktılar. Onlar çıkar çıkmaz kalkıp yüzümü yıkadım ve olanları düşünmeye başladım. Tüm olanlar bir rüyamıydı. Bu sefer de onların içinde bulunduğu farklı rüyalar mı görmeye başlamıştım? Acaba şizofren mi olmuştum? Rüyamda gördüğüm insanların gerçek olduğunu hayal edip okulda onlarla mı konuşuyordum? Tamam sakin olmalıydım. Tabiki de öyle değildi. Bundan emindim. Aaron'un varlığını şimdi bile hissedebiliyordum yani herhangi bir halüsinasyon falan olamazdı. Yanımda değilken bile burda gibiydi. Herşeyi başa sarmayı denedim.
Film izliyorduk. Otomatik Portakal. Ve ben uyuya kaldım. Yani beni buraya Aaron taşımıştı. Beni kucağına almış olması mı daha korkutucuydu yoksa odama girmiş olması mı karar veremiyordum. Hiçbir şey hatırlamadığımı düşündüğüm sırada kesik kesik görüntüler beynime doluştu.
Onları kovalamak istercesine başımı ovuşturduğumda başımın yan tarafında bir şişlik olduğunu fark ettim. Bastırınca acıdığı için elimi hemen çekip hatırlamaya çalıştım. Gözümün önüne gelen görüntüler çok saçma ve mantıksızdı. Hoş Aaron rüyalarımda gördüğüm insanlardan biriydi ve akşam burda beraber yemek yemiştik bu daha mantıksızdı ama yine de şu an hatırladıklarım gerçek olamazdı.
Onu hatırlıyordum ve elinde kocaman bir bıçak tuttuğunu. Gözlerimin içine baktığını hatırlıyorum. Ses yok.. Sadece belli görüntüler. Ama çok saçmaydı çünkü görüntüler gerçek olsa bile yaşıyordum. Yani bana bir şey yapmamıştı. Peki görüntüler gerçek miydi? Bıçakla bana doğru tehditkar bir şekilde yürümesi. Tabiki de değildi. Saçmalıyordum. İşte bu bir rüya olabilirdi.
Gerçek olmama olasılığı yüksekti. Muhtemelen bu saçma sahneleri hatırlıyor olmamın sebebi ve yaşadığımı zannetmemin sebebi o sırada ' Otomatik Portakal' ı izliyor olmamızdı. Çünkü sonuçta filmde şiddet içeren sahnelerden tutun tacize kadar çoğu şey vardı ve muhtemelen bilinçaltım bana sanki olanlar benim başıma gelmiş gibi aktarıyordu. Ayrıca son zamanlarda fazla korku filmi ve polisiye roman okumuştum. Bunlara bir son vermeliydim. Çünkü eğer Aaron gerçekten elinde bir bıçakla karşımda durmuş olsaydı herhalde şu an ölmüş olurdum. Neden zihnim bu kadar kolay etkilenip saçma görüntülerle kendini yoruyordu ki?
Neden uyuya kaldığım sorusuna ise cevap bulamıyordum ama sonra aklıma dank etti. Muhtemelen baş ağrısı için aldığım ilaçtandı. Gün içinde fazlasıyla kahve içmiştim ve genelde o tip ilaçlar kafeinle karışınca yan etki yapıyorlardı. Kimilerinde baş dönmesi ya da mide bulantısı olarak ortaya çıkardı. Sanırım benim de uykumun gelmesine sebep olmuştu.
Bir süre ' Otomatik Portakal'ın bilinç altıma yerleştirdiği şeyleri değiştirmek ve rüyamda kabus görmemek için en sevdiğim romandan birkaç sayfa okudum. Daha doğrusu bölüm. Saat 1'i geçerken uyumaya çalıştım ama yine de olanları unutamıyordum. Gördüklerimi ya da gördüğümü sandıklarımı...
En sevdiğim romanı okumak işe yaramamıştı. Tüm gece kabuslarımda Aaron'la uğraşmıştım ve zihnimin neden onu böyle bir katil karakteriyle örtüştürdüğünü anlayamıyordum. Evet onu ilk gördüğüm andan diğer tüm anlara itibaren bana çok korkutucu gelmişti ama bu yine de birini katil olarak rüyanda görmenin bahanesi değildi.
Sabah kalkınca yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi giyindim ve bu sefer kahvaltıda kafienden uzak durmaya karar verdim. Yanıma baş ağrısı için olan ilaçlarımı da alıp evden çıktım. Sally ve babamın arabaları hala garajadydı. Dün ki yemek ağır geçmiş olacak ki hala uyanamamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...