Düello

22.5K 749 52
                                    

Evimin önüne gelmiştik. Dylan arkaya dönüp bana gülümserken " Defterde adresin olarak burası yazıyordu." dedi. Başımı salladım ve arabadan indim. Onlarında indiğini görünce " Benimle kalmanıza gerek yok." dedim.

" Aaron burda değilken seni yalnız bırakamam. Hem böyle birşey yaparsam öğrendiği an beni doğrar."

" Bunu öğrenebilir mi ki?"

" Adena , ona bir şey olmamıştır."

" Umarım. Hem yalnız olmayacağım. Birazdan Leslie'yi ararım. Benimle kalır."

" Ve o kim oluyor?"

" Bizden biri. Benim az sayıdaki arkadaşlarımdan biri."

" Peki madem öyle.. Numaramı telefonuna kaydettim istediğin zaman beni ya da Kristen'ı arayabilirsin."

" Tamam. Siz nerde kalacaksınız?"

" Merak etme biz başımızın çaresine bakarız. Sen iyi ol yeter ve Aaron'dan bir haber alırsan.."

" Sana da haber veririm."

" Teşekkürler. Kendine dikkat et."

Başımı salladım. Beni bu kadar düşünmeleri gerçekten hoştu. Onların arabayla uzaklaşmasını izledikten sonra içeriye girdim ve koltuğa oturdum. Koltuğu bile özlemiştim. Bu evi özleyeceğim aklıma gelmezdi ama olanlardan sonra kendi evimde olmak iyi hissettirmişti. Telefonumu çıkardım ama Leslie'yi aramak yerine parmaklarım istemsizce Aaron'un numarasının üstüne gitti.

Telefon uzun bir süre çaldıktan sonra beni sesli mesaja yönlendirdiğinde ne zaman ağlamaya başladığımı bilmiyordum bile. Sesi duyduktan sonra bir süre ne söyleceğimi bilemez bir şekilde durdum ve kısık bir sesle " Aaron nerdesin? Umarım iyisindir yoksa.. Beni böyle , yalnız bıraktığın için sana ne kadar kızgınım tahmin bile edemezsin. Lütfen geri dön. Kristen olanları anlattı ve verdiğin o aptal taş bana sadece hayal olan seni gösteriyor. Benim seni görmem lazım. Gerçek seni. Lütfen en azından beni ara. İyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var. Seni seviyorum." dedim.

Telefonu kapatıp suratımı yanımdaki yastığa bastırıp sessiz hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Kendimi toparladıktan sonra tekrar telefonuma baktım. Leslie ve Eric beni o kadar çok aramışlardı ki. Hatta tuhaf olan Aqua bile aramıştı. Bir anda kapı kırılırcasına tekmelenince yerimden fırladım. Kapıyı açtığımda birinin üstüme atlamasıyla kalbim korkuyla çarptı ama bu tanıdık kokuyu alınca gevşedim. Leslie.

Ağlamaktan dağılmış suratımı görünce endişeyle bana baktı. Bense gözlerimi ondan çekip arkasında , onunla gelmiş olan Harry , Eric hatta orda olduğuna inanamadığım Aqua'ya baktım. Hepsinin bana dönmüş bakışları altında ezilirken gözlerimden akan yaşları tutamayıp Leslie'ye birkez daha sarıldım ve " O gitti. Aaron gitti." diye fısıldadım. İçeriye geçip kapıyı kapatırken beni biran bile bırakmadı.

Ona sarılmayı bırakınca doğruca yukarıya çıktım. Kimsenin bu suratımı bir daha görmesini istemiyordum. İnsanlar önünde ağlamak problem değildi. Problem onların o acıyan bakışları altında ezilmekti. Soğuk suyla yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. Karşımda incinmiş , çaresiz bir kız vardı. Bitmiş , en sevdiği oyuncağını kaybetmiş. Havluyu alıp sinirle suratıma bastırırken öfkeme hakim olamadım ve havlu bir anda alev aldı. Yere atıp üstüne basarak alevleri söndürdüm ve havluyuda çöpe atıp tuvaletten çıktım. Tam merdivenin son basamadığından inecektim ki duymamı istemedikleri birşekilde konuştuklarını duydum.

Leslie saçlarını toplarken sinirle " Adena'ya Jason'ın kaçtığını nasıl söyleyeceğiz?" diye sordu. Eric kendini koltuğa bırakırken gözleri bir an ıslanmış yastığa kaydı ama sonra Leslie'ye dönüp " Burası artık güvenli değil. Onu , İrina'nın yanına götürmeliyiz." dedi.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin