İçeriye geçip üzerime daha kalın birşeyler giyerken ısınmaya çalıştım. Koltuğa geri oturup uzandım ve başımı yastığa yaslarken camdan dışarıya baktım. Hiçbir şey yapmamış olmama rağmen yorgun hissediyordum. Gözlerimi kapatırken uyuyakalacağımı tahmin etmemiştim.
Uyandığımda evde Aaron'un varlığının yarattığı bir sıcaklık vardı. Yanımda oturmuş gözünü bile kırpmadan beni izliyordu. Muhtemelen derin bri uykudan uyanmış bir bebek gibi görünüyordum ve kimbilir ne zamandır beni izliyordu bilmiyorum ama gülümsedim. Oldukça ciddi görünüyordu. Sanki bu evden çıkan Aaron'la geri dönen Aaron arasında dağlar kadar fark vardı. Olduğum yerde doğrulup " Bir şey mi oldu?" diye sordum. Sonunda kendisine gelirken arkasına yaslandı ve " Sadece düşünüyorum." dedi. Kendimde bu cesareti nerden bulduğunu bilemediğim bir şekilde oturduğum yerden kalkıp yanına gittim ve kucağına oturdum. Parmaklarımı saçlarının arasında dolaştırırken cevabı bilmeme rağmen " Neyi?" diye sordum. Bu akşam herkese olanları söylemek herşeyi değiştirecekti ve muhtemelen tek düşünebildiği buydu.
" Her şeyi."
" Bu akşamı mı? Ne olacağını?"
" Bilemiyorum."
" Bir şey olmayacak"
" Adena.. Eğer düşündüğüm gibi olursa İrina beni öldürmeye karar verecektir."
" Korkuyor musun?"
" Korktuğum şey ölüm değil. Ölüm eski bir dost gibi.. Sık sık ziyaretime gelen ama hiçbir zaman beni yanında götürmeyen eski bir dost."
" Öyleyse neden korkuyorsun?"
" Eskiden kaybedecek bir şeyim yoktu. Artık herşey değişti. Sana.. bu kadar kısa bir sürede böyle olacağını düşünmemiştim. Eğer gidersem , seni bir daha asla görememekten korkuyorum."
Başımı alnına yasladım. Kalbinin atışlarını hissedebiliyordum. Derin bir nefes alırken " Birini sevmenin insana böyle şeyler yaptığını bilmiyordum. Her gün başka biri için uyanmanın ne demek olduğunu bilmiyordum. " dedi. Böyle hissettiğini bilmiyordum.
Gözlerindeki koşulsuz sevgi her bakışlarımız birleştiğinde içime işliyordu sanki. Bende artık onu kaybetmeyi göze alamazdım. Onlarında bunu anlamasını sağlamaktan başka yapabileceğim birşey yoktu. Aaron'a dokundukları an , tamamlanmaları için başka birini aramalarını söylerdim ve bunu göze alabileceklerini sanmıyordum. En azından bize zaman kazandırırdı. Saat giderek yaklaşıyordu. Yelkovanın akrepi kovalarcasına geçen her dakika beni daha da korkutuyordu. Orada öyle sessizce oturduk. Ve sessizlik daha önce hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.
Kapının çalmasıyla irkildim. Dakikalar hiç olmadığı kadar hızlı geçmişti. Yerimden kalkıp korkak adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Hepsi beraber gelmiş olmalıydı. Bu sefer yanlarında Jason'ı da görünce şaşırdım. Antremanlarımızdan hiçbirine gelmemişti ama sanırım Eric'in de dediği gibi sınav hakkında konuşacağımız için herkesin bir arada olması gerekiyordu.
İçeriye geçtiktlerinde Aaron'u orda görünce kısa bir an için şaşırdılar.. Herkes yerine oturduğunda odayı mutlak bir sesslik kaplamıştı. Kimse hiçbir şey söylemiyor birbirine bakmıyordu bile. Sanki bir cenaze evindeymişiz gibi. Herkes gergin , resmi , tuhaf görünüyordu. Neyse ki Eric'te bu sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki konuşmaya başladı.
" Sana sınav hakkında herşeyi anlatırken hepimizin beraber olmasını istedim."
" Bunu görebiliyorum. Hadi. Anlat."
" Bu sınav bitince bizden biri olacaksın."
Aqua camdan dışarı bakarken umursamaz bir şekilde " Ya da bitiremeyeceksin." dediğinde Leslie sinirli bir şekilde ona çenesini kapamasını söyledi. İşte bundan haber yoktu. Eric'e dönerken " Bitiremeyecek miyim?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...