Gerçekten Gitmişti

22K 798 61
                                    

" Bugün amaçları bizi öldürmek değildi. Açık bir mesaj vermekti. "

" Anlamıyorum."

" Sırtındaki şey sağa sola savrularak yapılmış bir bıçak yarası değil Adena! Jason sırtına mektup yazmış. Bir mesaj.."

Olduğum yerde durdum. Durduğumu görünce bileğimden yakalayıp yürümeye devam etmemi sağladı. İnsanlar tuhaf bakışlarla bize bakarlarken ne halde olabileceğimizi ancak o zaman düşündüm. Korkunç görünüyor olmalıydık. Muhtemelen tüm kan elbiseye geçmişti. Bacaklarımda ve kollarımda kurumuş kan izleri vardı. Birkaç kişi parmağıyla beni işaret etmeye başlayınca " Merak etmeyin. Sahne arkasında çalışıyorduk ve bunlarda sadece boya." diyebildim.

Saçma bir yalandı. Dylan başını sallarken " İnandıklarını sanmıyorum." dedi ve sırtımı kapatmam için ceketini bana verdi. Yürürken bile canım acırken ve sırtımda apaçık oraya kazınmış bir mesaj dururken buna inanmaları zordu. İnsanlar bana çarptıkça bağırmamak için dişlerimi sıkıyordum. Dışarıya çıktığımızda sırtıma çarpan soğukla irkildim ama temiz hava iyi gelmişti. Otoparka doğru gittik. Dylan etrafına bakınırken ona yaklaşıp " Bak bunu Aaron'a söylemeyelim tamam mı?" diye sordum.

" Neyi?"

"Suratımı nasıl olsa görecek. Sırtımı bilmesine ve endişelenmesine gerek yok."

" Bence söylemeliyiz."

" Lütfen Dylan."

Ellerini başına koyup etrafına bakındı. Her nefes alışverişi soğuk havada buhar etkisi yapıyordu. Yorulmuş bir şekilde " Sen nasıl istersen." dediğinde Aaron'u bulmak için arabaların arasında dolaşmaya başladım. Birkaç sıra ilerledim. Dylan'da tam aksi tarafı aramak için harekete geçti. 6 sıra kadar ilerlelmiştim ki belime dolanan kolları ve onun sıcaklığını hissettim. Sırtımın acımasıyla kollarından kurtulup ona döndüm ve sıkıca sarıldım. Bir anda birkaç saat içinde yaşadığım tüm acılar , herşey birikmişde gözlerimden akıyormuşcasına ağlamaya başladım ama işin doğrusu ona sarılabildiğim , tekrar dokunabildiğim için rahatlamıştım. Daha da sıkı sarılırken sırtımın acısı daha da arttı am birşey söylemedim. Saçlarımı öperken " Çok korktum. Nerdeydin? Yüzüne ne oldu?" diye sorularını sıraladı. Başımı sallarken sadece " Lütfen burdan gidelim." diyebildim.

" Adena neler oldu?"

" Anlatacağım. Lütfen gidelim."

" Ağlama.."

" Ağlamayı kesersem gidecek miyiz?"

" Kesmesen de gideceğiz. Sadece seni böyle görmek istemiyorum."

Ellerimi sırtından çektim ve suratımı sildim. Beni şöyle bir süzdükten sonra tek kaşını kaldırırken " Bu kimin ceketi?" diye sordu. Böyle bir anda bunu sorması gülümsememe sebep oldu. Arkamızda durmuş bizi izleyen Dylan'ı işaret ettiğimde gördüğü şeye inanamadığı belliydi. O da benim kadar şaşırmıştı. Hatta benden daha fazla. Birbirlerine sarıldılar. Onca yıl öldüğünü sandığı arkadaşı , bir nevi kardeşini bulmuş olmanın verdiği sevinçle bir süre sarıldılar ve bende bu anı bozmak istemedim. Dylan'ın gözleri yaşlı bir şekilde ona sarılırken " Kristen'ı götürdüler." dediğini duydum. Onlar öyle sarılırken bende annemi karşımda gördüğümü hayal ettim. Aslında ölmediğini.. Ama bu imkansız olduğuna inandığım , bildiğim tek şeydi.

Hayal etmekten kendimi alamıyordum. Tekrar buraya döndüğümü ve annemi sahnede gördüğümü düşündüm. Ama küçükken gelmeye bayıldığım , sahnede ordan oraya koşup dans ettiğim ve annemi izlediğim bu güvenli güzel yer şimdi Jason tarafından katledilmişti. Hayatımda değer verdiğim ne kadar şey varsa bir bir hafızamdan siliniyordu sanki. Onları oldukları gibi tutmak için çabalamak yorucuydu.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin