Bilincim tekrar yerine gelip uyandığımda onu hissedemedim. Sıcaklığını veya suratıma üflediği nefesini.. Tüm olanların bir rüyadan ibaret olmasından korkarak gözlerimi açtığımda çantasını topluyordu. Derin bir nefes aldığımda " İyi misin?" diye sordu.
" Evet. Yola devam mı ediyoruz?"
" Şimdi başlarsak iki saate çıkışa ulaşmış oluruz. Artık daha az boşluk var."
Yattığım yerden kalktım. Ne zaman duracağımızı bilemediğim için biraz su içtim ve yerdeki iplerimi topladım. Üçümüzünde suratından yorgunluk akıyordu ve hepimizin istediği tek bir şey vardı , tek bir amaç. Bu lanet yerden bir an önce çıkmak. Boşluktan önce Colin atladı ve kendini çekmeye başladı.
Aramızdaki mesafeyi ayarladıktan sonra ben de kendimi bıraktım ve çekmeye başladım. Sıra Aaron'a gelince onun da aynı şeyi yaptığını duyabiliyordum. İşte yeniden başlamıştık. Ellerimdeki , dün gece kurumuş olan kanlara baktım. Birkaç dakika içinde yeniden kanayacaklarını biliyordum.
İçimden dün gece Aaron'un okuduğu şiiri tekrarladım. Ne kadar güzel olduğunu bir kere daha anlayınca kafamı aşağıya eğip ona baktım. Ona ne zaman baksam ya da ne zaman onu düşünsem hep aynı şapşal gülümseme yüzümdeki yerini alıyordu. Ona baktığımı fark edince " Bir şey mi oldu?" diye sordu.
" Sana bakmak için bir sebebe mi ihtiyacım var?"
" Yok tabi. Dünki gibi ipi elinden kaçırsan ne güzel olur biliyor musun.."
" Düşmemi mi istiyorsun?"
" Kucağıma düşmeni istiyorum."
Colin biraz yukarıda tuhaf sesler çıkarınca önüme döndüm ve kendimi çekmeye devam ettim. Bu çocuğa en kısa zamanda birini bulmak gerekiyordu. O ukala , sinir bozucu , çekilmez.. Tanrım sanırım Aqua'yı tarif etmiştim. Resmen Aqua'nın erkek versiyonu birkaç metre üstümde duruyordu.
2 Saat Sonra
Colin başını aşağıya eğdi ve " Dağ burda bitiyor." diye bağırdı. Aaron gülümserken " Pekala ordaki boşluktan içeriye gir ve bizi bekle." dediğinde çıkışa geldiğimizi anlamıştım. Kafamı tekrar yukarıya kaldırdığımda Colin kaybolmuştu. Biraz daha gittikten sonra boşluğu ve içinde iplerini çözmeye çalışan Colin'i gördüm ve bende ona katıldım. Ben kendi iplerimle boğuşurken Aaron'da yanımıza geldi.
Bana doğru yaklaşıp belimdeki ipe uzandı ve tam düğümleri çözecekti ki kulakları sağır eden bir ses irkilmemize sebep oldu. Dağın içinden yani az önce yukarı tırmandığımız yerden sesler gelmeye başlamıştı. Koşan adımlar dağın içinde yankılanıyordu. Koştuklarına göre boşluklardan birinin içinde olmalıydılar. Aaron eliyle ağzımı kapatıp beni duvara yaslarken " Tek bir kelime bile etme." dedi.
belimden bıçağı çekip aldı ve ipi kesip kenara koydu. Colin'in iplerinide aldı ve daha sonra kendininkileride kesti. Bizi bulmuşlar mıydı? Colin'de sessizce durmuş etrafı dinliyordu. Aaron eğilip boşluktan baktıktan sonra neredeyse duyulmayacak kadar kısık bir sesle " Buratı tek bilen ben değilmişim. Bazıları boşluklarda bizi arıyor. Bazılarıda iplerde." diye fısıldadı. Colin sinirle etrafında dönerken " Bunu nasıl düşünemedik acaba!" diye fısıldadı ama resmen kavga ediyorlardı. Belimdeki bıçağa uzanıp boşluğun çıkışına doğru yürüdüm.
Onlar kavga etmekle meşgulken aşağıya baktım. Bize kendilerini belli etmemek için gener kullanmıyorlardı ama iplerin sallandığını görebiliyordum. Bıçağı iplere sürterken oluşan titreşimler onlara gitmiş olmalıydı ki biri " Mike! İpleri titretme!" diye fısıldadı. Colin ve Aaron bunu duymadılar ama ben daha hızlı bir şekilde bıçağı iplere sürtmeye devam ettim. Aşağıdan sesler gelmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Fiksi Remaja- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...