Sakin Ol Be!

17.5K 627 14
                                    

Kapıdan çıkıp koridorda yürümeye başladığımızda dışarısının bir sürü merialle dolu olduğunu gördüm. Gerçi normal , merial bölgesindeydik. Herkes benzer kıyafetler giymişti ve kollarında bizimkiler gibi saatler vardı. Colin bana doğru eğilip " Ana merkeze geçmemiz lazım. Orda David'i buluruz bende masa başına geçip bilgileri alırım. Başlıyoruz." dedi. Derin bir nefes aldım.

Tam o sırada yanımızdan geçen bir adam durdu ve gülümseyerek omzuma dokundu.

" Hey Lucy nasılsın?"

" İyiyim Bob sen?"

" Bende. Ana merkezde David'i gördüm. Seni arıyordu. Seni de Albert.. Umarım yolculuğunuz iyi geçmiştir."

" Teşekkürler."

Adamın adını biliyor oluşum şaşırtmıştı beni. Gerçekten zihnim kadının hafızasındaki bilgilerle doluydu. Bahsettiği şeyi de o zaman anladım. Albert ve ben bir görev için yukarı çıkmıştık ve yeni dönmüştük ama görevin ne olduğunu tam olarak seçemiyordum. Colin gülümserken " Madem David bizi görmek istemiş hadi gidelim." dedi.

" Nasıl gideceğiz."

" İpsum volatım."

" Latince bilmediğimi anlamış olman lazım. "

" Uçan araba.. Oraya gitmek için uçan bir araba bulmamız lazım."

Biraz ilerledikten sonra karşımda gördüğüm manzara ağzımı bir karış açık bırakmıştı. Resmen normal bir şehirde hatta New York'ta gibiydim. Apayrı bir dünya vardı burada. Sanki yukarıdaki şehiri olduğu gibi aşağıya taşımışlardı. Binalar , gökdelenler , köprüler.. ve yukarıdaki insanlar altlarındaki bu dünyadan tamamen habersiz dolaşırlarken burada uçan arabalar kullanılıyordu.

Colin beni çekiştirirken " Burası merial bölgesi. En azından New York'un altındaki." dedi.

" Aman Tanrım."

" Merial aileler güvenlikleri için genelde burda kalırlar ama yukarda yaşamayı seçenlerde oluyor. "

" Lutz bölgesinde böyle bir şey var mı? Ben hiç görmedim."

" Var tabi. Bunun daha bile büyüğü olmalı. Tabi senin görme fırsatın olmadı.

Kaldırımların orda bilet gişesi gibi bir şey gördük. Oraya yaklaştık ve Colin zaten bu konuları bildiği için herşeyi halletti. Adama gülümseyerek " Volatumu almaya geldik." dedi ve kimlik kartını gösterdi. Adam gülümseyerek " Seni yeniden görmek güzel Albert. David seni.." diye söze başladı ama Colin " Biliyorum. Bizi arıyor. Onun yanına gidiyoruz." diyerek sözünü kesti.

Biraz yürüdükten sonra önümüze siyah büyük bir volatum - kısaca volatum deniyormuş- çıktı ve çok güzeldi. Tekerlekleri yoktu ve havada duruyordu. Gerçekten birazdan uçan bir arabaya binecek olduğuma inanamıyordum. Kendimi tutamayarak " Bizim orda da var mı?" diye bağırdığımda sinirle bana dönerek " Evet var ve biraz daha bağırırsan insanlar anlayacak." dedi.

" Ben kullanabilir miyim?" diye sorduğumda gülümseyerek sürücü kısmına geçti ve " Üzgünüm hayatım , yaşamayı seviyorum." dedi. Belki de haklıydı sonuçta normal araba kullanırken bile bazen zorlanan bir insandım. Hele havada uçacak olan bir arabayı kullanmak beni aşardı. Yanındaki koltuğa oturdum. O kadar rahattı ki.. sanki bulutların üzerinde yolculuk etmek gibiydi. Aynı uçakta olmak gibiydi. O sürmeye devam ederken uzun zamandır kafamda olan sorularımdan bazılarını dile getirmeye karar verdim ve " Aaron'u nerden tanıyorsun?" diye sordum.

" Onunla burada karşılaştık."

" Ne yani o bizimleyken de onun merial olduğunu biliyor muydun?"

" Onun bizden olduğunu bilmiyordum. Lutzlarla çok iç içe yaşamam yani seninle tanışmadan önce gelişmelerden pek haberim olmazdı. Burdayken bana oldukça yardım etmişti hatta birkaç kere David'den bile korumuştu. Karışım için beden sağlamıştı."

" Yani o zaman bile tam olarak meriallerden , David'den yana değild."

" Hayır David'i sevdiğinden burda durduğunu sanmıyorum. Onu tutan başka şeyler olmalıydı."

Ettiği yemin tabikide.. Yine de bunu Colin'le paylaşmama gerek yoktu. Herşeyi bilmesine de gerek yoktu. Etraftaki bahçeli iki katlı güzel evlere baktım. İnsanlar evlerinde , bahçelerinde oturuyorlardı ve burdaki hayat tamamen yukarıdakinin aynısı gibi görünüyordu.

Karşımızdaki görkemli siyah binaya baktım. Tamamen camdan yapılmasına rağmen içeriyi hiçbir şekilde göremiyordunuz.

" Orası David'in evi mi?"

" Evi ve ofisi. "

" Bizi bekliyor dimi?"

" Evet. Ayrıca böyle göründüğüne bakma her şey oldukça güvenli. Kimse kolay kolay içeri giremez. Her şey kilit altında tutuluyor. Tüm dosyalar ve kapılar şifreli ama.."

" Şifreyi bildiğine eminim."

" Aylık olarak şifreler değişir ama üstüm zekam sayesinde burdaki gelişmelerden haberdar olabiliyorum."

Ukalalık yapmadan beş dakika konuşamıyordu. Araba yavaşları ve David'in görkemli evi aynı zamanda ofisi önünde durduk. Kapıdaki adamlar anahtarları alıp bize selam verdiler ve içeri geçmemiz için kenara çekildiler. Kendimi üstün görevli bir ajan gibi hissediyordum. Hoş , içinde bulunduğumuz durum bundan pek de farklı değğildi. Lobi gibi bir yere geldik ve muhtemelen sekreteri olan bir kadın bize gülümseyerek baktı. Bana doğru gelirken " Lucy! Hoşgeldin. David sizi evinde bekliyor." dedi.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin