Mesafeler

28.3K 1.1K 28
                                    

Gece tüm karanlığıyla her tarafı örttüğünde ne kadar yorgun olduğumu yeni yeni anlıyordum. Eski ben tüm bunlar karşısında yataktan bile çıkamayacak bir halde olurdu ama sanırım tüm bu değişimler beni bu yönden de etkiliyordu. Sanırım artık daha zor yoruluyor daha enerjik oluyordum. Bu iyi birşeydi. Enerji şu an ihtiyacım olan milyonlarca şeyden sadece biriydi.

Yatağıma girene kadar uyumayı ne kadar özlediğimi fark etmemiştim. Başımı yastığa koyduğum anda uyuyacağımdan emindim ama öyle olmadı. Aksine bozulmuş bir plak misali hep aynı şeyler kafamın içinde dönüp duruyordu. Hatırlıyor , gülümsüyor ve sonra daha çok hatırlıyordum. Şimdi ne olacak sorusu sürekli beynimin içinde beni içten dışa yiyip bitiriyordu ama sanırım bunun cevabını birtek zaman verebilirdi.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştığım sırada merdivenlerin gıcırdadığını duydum. Eskiden olsa bunun rüzgar olduğunu düşünüp huzur içinde uyumaya devam ederdim ama artık böyle bir seçenek mümkün değildi. Olduğum yerden doğrulurken son zamanlarda hissettiğim güvensizlikle komidinime sakladığım bıçağa sarıldım.

Yataktan kalkıp kapının arkasına geçtim ve nefes almayı bile keserek sessiz olduğumdan emin oldum. Yerdeki parkeler birinin ağırlığı altında ses çıkarmaya devam ederken artık adımlarını bile duyabiliyordum. Tüm evde yankılanıyordu sanki. Bıçağı daha sıkı tutarken kapı açıldı. Öne doğru atlayıp bıçağı savurdum ama bir el sert bir şekilde kolumu tutunca bu hiçbir şeye yaramadı. Karanlıkta karşımdaki kişinin kim olduğunu çözmeye çalıştığım sırada odamın ışıkları yandı. Bıçağı elimden bırakırken derin bir nefes aldım.

" Tanrı aşkına Aaron! Korkudan ölecektim. Delirdin mi sen? Evimde ne işin var?!"

" Tanıştığımızdan beri bu soruyu soruyorsun ama hala bir cevap alamadın öyle değil mi?"

" Evet öyle!"

" O zaman belki de sormaktan vazgeçmelisin."

" Sana inanamıyorum. Beni çok korkuttun."

Masanın üzerine koyduğum bıçağa bakarken " Bunu görebiliyorum." diye mırıldandı. Bu yaptığına inanamıyordum. Kim böylesine düşüncesizce birşey yapardı ki.. Gerçi cevap kanlı ve canlı bir şekilde tam karşımda duruyordu. Alnımda birikmiş terleri silerken yatağıma oturdum ve ona baktım. Sanki burası kendi eviymiş gibi davranıyordu. Yatağımın karşısındaki koltuğa oturduğunda " Buraya bana bebek bakıcılığı yapmaya gelmediysen çekip gider misin?" diye sitem ettim.

" Gidemem."

" Neden? Sadece biraz uyuyup dinlenmek istiyorum."

" Buraya tam da o amaçla geldim. Sana bebek bakıcılığı yapacağım."

" İstersen kapıya da iki tane koruma koyalım. Ne olur ne olmaz."

" Aslında kötü bir fikir değil."

" Dalga geçiyordum. Saçmalamaya başladın. Lütfen git. Beni korumana gerek yok."

" Öyle mi?"

" Öyle."

" O zaman neden kapıyı açtığımda bir tavşan yavrusu gibi yerinden zıpladın?"

Masadaki bıçağı alıp ona doğrulturken " Sen daha önce böyle bir tavşan yavrusu gördün mü?" diye sordum. Sesim beklediğimden daha tehditkar çıkıyordu ama bu onu sadece güldürmüştü. Bıçağı geri komidinin çekmecesine koyup battaniyemin altına girdim ve Aaron'a baktım. Gidecek gibi görünmüyordu.

" Ayrıca ben kimin olduğunu bilmiyordum."

" Benim söylemek istediğim de bu. O herhangi biri olabilirdi ve sen daha bıçak kullanmasını bile bilmiyorsun."

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin