'' Seni bu kadar sinirlendirecek ne yaptığını merak ediyorum. Hoş sinirlenmesi çok da zor biri değilsin ama..''
'' Beni öptü.''
Hepsi bir süre gözlerini üzerimde dolaştırıp durdu ve Eric omzumun biraz aşağısını işaret ederken '' Bunun da sebebini anlamış olduk.'' dedi. Omzumun biraz altındaki ufak kesiğe baktım. Kan akmamıştı ya da ben hiçbir şey hissetmemiştim ama bir kesik vardı ve dokununca gerçekten çok acımıştı.
'' Bu da ne böyle?''
'' Bu bir iz.. Böyle şeyler.. Yani insanlarla yakınlaşmalar olduğunda bunun gibi yaralar ortaya çıkar. Yarına bir şey kalmaz ama bu aynı zamanda senin kokunu da etkiliyor ki bu da Meriallerin senin eğitimdeki biri olduğunu anlamasını kolaylaştırır.''
'' Koku mu? Ne bunlar av köpeği mi?''
'' Hayır ama.. Yani seni belli ediyor. O yüzden eğitimin tamamlanana en azından ilerleyene kadar böyle şeyler yapmamalısın.''
Ağzımı açıp birşey söyleyeceğim sırada Aqua araya girdi ve gülerek '' Yani Stephan'ın biraz sabretmesi lazım.'' dedi. Gözlerimi devirdiğim sırada Aaron'un ayağa kalkıp mutfağa doğru giderken '' Evet mesela ölene kadar.'' diye fısıldadığını duydum. Biraz sonra sanki kendi evinde geziyormuş gibi rahatlıkla aldığı su bardağıyla geri geldi.
Ayrıca bu konuda Stephan'la da konuşmam lazımdı. Lanet olsun ki iddayı kaybetmiştim. Stephan'a onunla o şekilde ilgilenmediğimi söylemem lazımdı. İş başka yerlere gitmeden bunu halletmeliydim. Gerçekten onun sadece arkadaş olmak isteyeceğine inanmakla aptallık etmiştim ama en sinir olduğum şey beni öpmek için üzerime abanması değil , iddayı kaybetmiş olmamdı. Eric bana bakarak '' Eğitimine zaman kaybetmeden başlamamız lazım.'' dediğinde bu işin hiçte hoşuma gitmeyeceğini tahmin edebiliyordum.
'' Bu eğitimi nerde vermeyi planlıyorsunuz?''
'' Yandaki orman olabilir.''
'' Bence olmayadabilir. Oraya girmek istemiyorum.''
Aqua yeniden lafa karıştı ve '' Prensesimiz yer de beğenemedi.'' diye fısıldadı. Bu kızın benimle derdi neydi bilemiyordum ama ona sataşmaya da korkuyordum. Sonuçta Eric onun suyu kontrol edebildiğini söylemişti ve normalde mecazi anlamda kullandığımız ' Bir kaşık suda boğmak ' cümlesini gerçek hayata geçirebilecek olan biri gibi duruyordu. Ayrıca onunla ne kadar az iletişim kurabilirsem o kadar iyiydi. Bu yüzden konuşmaktan olan Eric'e döndüm.
'' Söz konusu olan hayatın. O yüzden o ormana girme fikrine de , okulunu aksatma fikrine de alışsan iyi olur.''
'' Babam okulumu aksattığımı öğrendiğinde ne olacak?''
'' Neyseki şu an burada değil. Sonra düşünebiliriz.''
'' Saat kaçta ve ormanın neresine geleceğim?''
'' Bugün gittiğimiz yere. Saat sabah 10.00' da.''
Başımı sallarken hepsi birden ayağa kalktı. Leslie omzumu ovarken '' Uyusan iyi olur. Yarın zor olacak.'' dedi ve kapıya doğru yürüdü. Kapının açılma sesini duydum. Aaron ilk defa kendi isteğiyle ve de en önce çıkmıştı. Diğerleride çıkarken Eric'i kolundan yakalayıp kenara çektim.
'' Peki eğitimi kim verecek?''
'' Kim hangi elementden sorumluysa o.. ''
'' İçimden bir ses su elementinden sonra acil yardıma ihtiyacım olacağını söylüyor. Bu kızın benimle derdi ne?''
Gülerken '' Seni kıskandığındandır.'' dedi. Bundan daha saçma birşey duymamıştım. Dalga mı geçiyor diye suratına baktım ama gayet ciddi görünüyordu..
'' Beni mi? Kız peri masallarından fırlamış gibi.. Benim neremi kıskanacak?''
'' Sen ve Aaron'u.. Aaron'un sana olan ilgisini kıskanıyordur. Hele senin yüzünden Stephan'ı dövdüğünü düşünürsek..''
'' Aqua, Aaron'dan mı hoşlanıyor.''
'' Onlar kısa bir süre çıktılar sanırım. Aralarında her zaman mesafe vardı zaten ama sonra tamamen bitti. Bu arada dediklerimde ciddiyim. Kimseyle o anlamda temas halinde olma tamam mı?''
Başımı salladığımda kızarmış olabileceğimi düşündüm. O da kapıdan çıkınca kapıyı kapatıp derin bir nefes aldım. Tüm bunların gerçek olduğuna inanamıyordum çünkü hepsi o kadar saçmaydı ki.. Nasıl bu kadar sakin kalabildiğime anlam veremiyordum ama çıldırmanın da bir işe yaramayacağını biliyordum. Kendi kendime bir an için durup düşünce güldüm. Bunlar gerçek olamazdı.
Bir süre koltuğa oturup tüm gece olanları düşündüm ve gülmeye devam ettim çünkü çok mantıksızdı.. Hala anlam veremiyordum. Karnımın guruldamasıyla yeniden güldüm. Onca şey oluyordu ama hala iştahlı olabiliyordum. En azından bu bugün başıma gelen en normal şeydi. Yerimden kalkıp mutfağa gittim. Işıkları açtığımda ödüm koparken aklıma sadece iki kelime geliyordu. Yeter Artık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...